BAŞKENT GAZETESİ: GIDA KRİZİ KAPIDA- 4 ŞUBAT 2021
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Türkiye'nin dört tarafından Ankara'ya gelen, Tarım Kredi ve banka borcu nedeniyle mağdur olan çiftçilerle düzenlediği toplantıda, "Tarım sektörünün yapısal sorunlarının çözümü için neoliberal tarım politikaları yerine kamucu tarım politikasına dönülmeli. Üretim ve üreticiler desteklenmeli, aksi takdirde salgının da etkisiyle bir gıda krizi yaşanacaktır." dedi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Türkiye’nin dört tarafından Ankara’ya gelen, Tarım Kredi ve banka borcu nedeniyle mağdur olan çiftçiler ile birlikte Ziraat Mühendisleri Odası Mehmet Yüceler Eğitim Salonu’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya; ZMO Oda Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Oda Yönetim Kurulu Üyeleri; Caner Aksakal, Mehtap Ercan Bilgen, Züleyha Oğuz, Nevzat Özer ile çok sayıda çiftçi de katıldı. Toplantıda konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, tarım sektörünün yapısal sorunlarının çözümü için neoliberal tarım politikaları yerine kamucu tarım politikasına dönülmesi gerektiğini ifade ederek, “Tarım sektörü büyük oranda doğa koşullarına bağlı olması nedeniyle tüm dünyada korunan, desteklenen bir sektördür. Kovid-19 salgınında, insanların ilk önce market raflarına koşarak gıda stoğu yapması, bugünlerde dünya ölçeğinde ve ülkemizde yaşanan pandeminin insanların sağlık hakkını ortaya koydu. Bunun yanında pandemi yeterli ve dengeli beslenme ile bağışıklık sisteminin güçlenerek sağlıklı yaşayabilmesi için temiz su, sağlıklı gıdaya erişiminin gerekliliğini bir kez daha göstermiştir. Salgın döneminde en fazla gündeme gelen kavramlar gıda egemenliği, gıda güvencesi ve gıda güvenliği olmuştur.” diye konuştu. Suiçmez, pandemi süreci tüm dünyada yeterli gıdayı üretmenin ve güvenli gıdaya ulaşmanın önemini daha da artırdığını belirterek, “Kovid-19 salgını küresel düzeyde uygulanan tarım ve gıda politikalarının değişmemesi halinde dünyada bir gıda kıtlığı ve gıda krizi yaşanacağını açıkça göstermiştir.” dedi. Ülkemizde yerli üretimin ve üreticinin korunmasına dair somut adımların atılmadığını aktaran Suiçmez sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemi sürecinde ülkeler kendi üretimlerini ve stoklarını artırmaya çalışmakta, sınırlarını kapatmakta, ihracat yasakları koymakta, dış ticaret hacmi daralmakta, korumacılık önlemleri artmaktadır. Ülkemizde ise söylem dışında maalesef yerli üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik somut politikalar uygulamaya konulmamaktadır. 1980’li yıllardan sonra uygulanan dış odaklara bağımlı, desteklerin kaldırılması ve azaltılmasına, dışalıma, özelleştirmelere dayalı tarım politikalarının ülkemizde kronikleşen tarım ve gıda sektörünün sorunlarını günümüzde de çözemediği ortadadır. Özelleştirmeler sonrası özel sektörün kâr mantığına ve yerli yabancı tekellere bırakılan gübrede bugünlerde dışarıya bağımlılığın da artan etkisiyle gübrede yüksek fiyat sorunu ile karşılaşmaktayız. Dünya Bankası Yapısal Uyum programlarıyla özelleştirme kapsamına alınan T.C. Ziraat bankası bugün çiftçi bankası olmaktan çıkmıştır. İşlevsizleştirilen Tarım kredi kooperatifleri devlet güdümlü yönetim yapısı ile bugün çiftçi ortaklarına ucuz girdi ve düşük kredi sağlamamaktadır. İşlevsizleştirilen TARİŞ; FİSKOBİRLİK; MARMARABİRLİK; ÇUKOBİRLİK gibi Tarım Satış Kooperatifleri devreden çıkınca, fındıktan pamuğa, zeytinten ayçiçek yağına piyasa kontrolsüz özel sektöre ve piyasa mantığına bırakılmış, kamunun düzenleme ve denetleme görevinden çekilmesi bugün üreticiye düşük gelir tüketiciye yüksek fiyat olarak yansımaktadır.”
Üretimin ve üreticilerin desteklenmesi gerektiğine dikkat çeken Suiçmez şunları söyledi: “Bu olumsuz gidişe dur demek zorundayız. Her koşulda üretmeye devam etmek, üretimi ve üretenleri desteklemek zorundayız. Bugün Ankara’ya 5’inci kez gelen üreticimizin, çiftçimizin sesini duymak, sorunlarını ivedilikle çözmek zorundayız. Çünkü üreticinin sorunun aynı zamanda tüketicinin sorunudur. Soruna bir bütün olarak bakmak için kamu yönetimini, Tarım ve Orman Bakanlığını göreve davet ediyoruz. Ülkemizde önceki yıllarda olduğu gibi pandemi sürecinde de yapısal sorunları çözmek yerine ‘yerli ve milli’ söylemi dışında maalesef yerli üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik somut ekonomik desteklere dayalı üretim seferberliğine yönelik kamucu tarım politikaları uygulamaya konulmamaktadır. Ülke düzeyinde tarımsal üretim seferberliği ilan edilmesi çağrımız karşılık bulmamış, 7 üründe 21 ilde yüzde 75 tohum hibesi ile ek tarım arazilerini tarıma açma gibi gıda arzı sorununu çözmeyecek projeler gündeme gelmiştir. Gıdada kendimize yeterliyiz, stoklarımız yeterli söylemleri arasında sürekli dışalım yoluna gidilmesi, aslında ciddi gıda arzı sorunu yaşadığımızın bir göstergesidir.”
Çiftçinin borç batağından kurtarılması gerektiğine vurgu yapan Suiçmez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemi sürecinde yeterli desteği zamanında alamayan, dövizi bağlı girdi fiyatları artışıyla üretim maliyetleri sürekli artan, dışalım baskısıyla ürün fiyatlarının maliyetini karşılayamadığı günümüzde, aldığı krediyi geri ödemekte zorlanan çiftçimizin ipotekli malları üzerinde öncelikle Tarım Kredi Kooperatifleri haciz işlemine başlamıştır. Çiftçinin kamu ve özel bankalara, kooperatiflere, bayilere olan toplam borcu 200 milyon TL düzeyine yükselmiştir. BBDK verilerine göre 2016 yılında 71.5 milyar TL olan toplam nakdi kredi 2020 sonunda 138 milyar TL’ye çıkmıştır. Takipteki borç miktarı 5 milyar TL düzeyindedir. Çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası başta olmak üzere borçlarının yeniden yapılandırılması ile ilgili bir düzenlemeye yapılmayıp, TKK tarafından icra işleminin 3 ay ötelenmesi gündeme geldi. Kısa dönemli faiz ertelemeleri ya da haciz işlemlerinin 3 ay ertelenmesi çiftçinin borç batağında yaşadığı kısır döngüyü aşabilmesi için yeterli değildir. Özetle; üreticinin kâr ederek üretimde bulunamaması ve öz sermayesini artıramaması halinde kredi borç döngüsünde üretim araçlarına el konulması sorunu aşılamayacaktır.”
MAZOT DESTEĞİ AZALTILMAMALI
Çiftçiye yapılan mazot desteğinin azaltılmasının kabul edilemez olduğunu belirten Suiçmez, şu ifadelerde bulundu: “Mazot desteği 2020 yılında 2 milyar 901 milyon TL iken 2021 yılında 2 milyar 724 milyon TL’ye düşürülmüştür. Yurt dışına bağımlı olduğumuz mazotta dövizdeki ciddi artışa karşın desteğin yüzde 6.1 oranında azaltılması kabul edilemez. Gübre desteği 2020 yılında 840 milyon TL iken 2021 yılında 788 milyon TL’ye düşürülmüştür. Kesinti oranı yüzde 6.2’dir. Hayvancılık desteği 2020 yılında 6 milyar 862 milyon TL iken 2021 yılında 6 milyar 324 milyon lira TL’ye düşürülmüştür. Hayvancılık desteklerinde kesinti oranı yüzde 9,6 düzeyindedir. Tarımsal desteklerin zamanında ödenmemesi, en az 1 yıl sonradan ödenmesi, geliri banka ve piyasa borcuna giden üreticimizin üretimden uzaklaşması sonucunu doğurmaktadır. Oysa üretim artışını ve tarımsal üretim planlamasını yönlendirmesi gereken desteklerin amacına ulaşması için desteklerin ürün ekiminden önce, yeterli, zamanında ve kesintisiz ödenmesi gerekmektedir. Dünyada ve ülkemizdeki gıda fiyatlarının fahiş artışı bir sonuçtur. Bu sonuca yol açan etkenler irdelenmeden gıda fiyatlarındaki dönemsel ya da sürekli yüksek artış sorunu çözülemez.”
TARIMSAL ÜRETİM PLANLAMASI
Suiçmez üretici ve çiftçi için çözüm önerilerini de şu şekilde sıraladı: “Stratejik bir sektör olan tarım sektörünü korumalı ve somut önlemlerle üretim ekonomisine geçilmelidir. 5488 sayılı Tarım Kanunu gereği, bütçeden tarıma ayrılan kaynak, 2021 yılı bütçesi ve sonraki yıllar için gayrisafi millî hâsılanın en az yüzde 1 düzeyine yükseltilmelidir. 2019 yılı destekleme ödemeleri tüm illerimiz için derhal ödenmeli, 2020 destekleme ödemeleri ise 2021 yılı bitmeden ödenmelidir. Tarımsal desteklerin yönlendiriciliğinde ivedilikle ülkesel ve bölgesel Tarımsal Üretim Planlamasına geçilmelidir. Dövizdeki artışa paralel artan girdi fiyatlarındaki kaçınılmaz yükselişi önlemek ve üretime kesintisiz devam etmek için gübre, tohum, ilaç, yem, mazot, elektrik gibi temel girdilerin maliyetleri düşürülmeli, tarımsal girdilere destek verilmeli, yüzde 1 olacak şekilde KDV/ÖTV indirimi dahil üreticiyi ve üretimi rahatlatıcı önlemler ivedilikle alınmalı, ek ekonomik destekler açıklanmalıdır. Üreticilerimizin kamu ve özel bankalar ile Tarım Kredi Kooperatiflerinden aldıkları krediler yapılandırılmalı, faiz silinmesi yanında, anapara için kredinin alındığı dönemin faiz koşullarıyla 5 yıla yayılan yapılandırma gündeme gelmelidir.” Suiçmez diğer önerileri ise şöyle aktardı: “Çiftçilerin BAĞKUR ve SSK borçları ertelenmelidir. Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri tarım işletmelerini de kapsamalıdır. Tarımsal sulama yatırımları artırılmalı, elektrik ve su için çiftçi borçları yapılandırılmalıdır. Tarımsal girdilerin üretilmesi ve üreticiye ulaştırılması konusunda ülkemiz için farklı seçenekler aranmalı, öncelikle tarımsal ilaç ve gübre olmak üzere yerli girdi üretimine yönelik gerekli ar-ge çalışmaları hızlandırılmalı ve süreç koşulsuz desteklenmelidir. Tarım sektörü tümüyle serbest piyasaya, yerli yabancı tekellerin, gıda tedarikinde zincir marketlerin kâr mantığına bırakılamayacak bir sektördür. Tarımsal kamu yönetiminin asli görevleri hatırlanmalı ve gecikmeden korumacı politikalar yaşama geçirilmelidir. Çözüm; küçük aile işletmelerinin borç batağından kurtarılıp ürettiğinden kâr edecek şekilde tarımsal üretime devamının sağlanmasıdır. Üreticilerimiz üreterek büyüdüğü, tüketicilerimizin ucuz sağlıklı ve yeterli beslenebildiği bir ülke için, çiftçilerimizin sesinin duyulması sorunlarımızın çözümünü sağlar.”
GIDA FİYATINDAKİ ARTIŞIN NEDENİ
Suiçmez, ülkemiz özelinde gıda fiyatlarındaki artış nedenlerini ise şöyle sıraladı:
Doğa koşullarına bağlı üretimin kuraklık, sel, don gibi iklime bağlı dönemsel ve bölgesel değişikliklerden etkilenmesine bağlı üretim azlığı
Pandemi gibi küresel şokların üretimdeki arza, tüketimdeki talebe, tedarik zincirindeki kırılmalara, mevsimlik işgücü piyasasına, uluslararası ticarete etkisiyle oluşan fiyatların etkisi
Genel ekonomi politikaları içerinde tarım sektörüne biçilen rol ve ayrılan payların miktarıDünyada tarımsal girdi, gıda tedarik zinciri ve gıda sanayinde var olan tekelci yapı ve ülkemizdeki güçlü etkisi
Ülkemizde tarım sektörünün kronikleşen yapısal sorunlarının çözülememiş olması
Türkiye’de güncel ve sağlıklı veri yetersizliğinde gerekli planlama, proje ve projeksiyonların yapılamaması
Tarım dışı amaçlı arazi kullanımının artması ve/veya yanlış tarım politikaları nedeniyle çiftçinin üretimden vazgeçmesi nedeniyle üretim alanlarının azalmasına bağlı üretim azlığı
Etki analizi yapılmış tarımsal desteklerle ülkesel ve bölgesel düzeyde yönlendirilmesi gereken tarımsal üretim planlamasının olmayışı, arz talep dengesizliği sonucu yurt içine arz edilen üretim miktarının azlığı
Ülkemizde yetersiz miktarda ve zamanında ödenmeyen destek miktarları nedeniyle çiftçimizin dünya çiftçileri ile rekabet edemeyişi
Haber: Zehra ŞAHİNDOKUYUCU
Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.