BAŞKENT GAZETESİ: "YÖNETMELİK HER AÇIDAN YANLIŞ VE HUKUKA AYKIRI"- 23 TEMMUZ 2020
TMMOB ZMO Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, "Bitki koruma ilaçlarının zehir olarak tüketilmemesi için ziraat mühendisleri dışında ilgisiz farklı mesleklere satış ve uygulama yetkisi verilmemelidir. Ziraat Mühendislerinin Yasa, Tüzük ve Yönetmelikle düzenlenmiş hak ve hükümleri yok sayılarak, keyfi Yönetmelik değişikliği ile mesleki alandaki hakların ilgisiz bir kesime istihdam yaratma ya da siyasi çıkar sağlama amacıyla yasa dışı düzenlenmesi her açıdan yanlıştır ve hukuka aykırıdır." dedi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, 18 Temmuz 2020 tarihli ve 31189 sayılı Resmi Gazete`de yayınlanan Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmeliğin 12’nci maddesinin birinci fıkrasında yapılan değişiklikle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Suiçmez, “Söz konusu değişiklikle bitki koruma ürünlerinin toptan veya perakende satışını yapmak amacıyla bitki koruma ürünleri bayi veya toptancı izin belgesi almak için Bakanlığa müracaatta bulunabilecek meslekler arasına; doğrudan ilgili ve tek yetkili olması gereken Ziraat Mühendisi dışında; daha önce maddeye eklenen Eczacı, Kimya Mühendisi/Kimyager, bitki sağlığı ile ilgili dersleri alarak mezun olmuş Tekniker veya Ziraat Teknisyeni meslek alanları yanına; bu kez de "Orman Mühendisi/Orman Endüstri Mühendisi" eklendi. Ülkemizde eğitim ve istihdam planlamasının birlikte yapılmaması nedeniyle hem eğitim alanında hem de istihdam alanında çok ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Böylesi bir ortamda iktidara yakınlığını her ortamda gündeme getiren bir meslek odasının üyelerinin istihdamına yönelik tek taraflı taleplerinin, doğrudan ilgili meslek disiplini ve meslek odasının yasal hak ve yetkileri yok sayılarak, mevcut kamu yönetimince keyfi biçimde yürürlüğe konulması kabul edilemez bir durumdur ve hukuki olarak sorunludur.” diye konuştu.
Ziraat Mühendisleri Odası’nın kamu ve toplum yararı için çok sayıda davalar açtığını hatırlatan Suiçmez şunları söyledi: “Odamız, Anayasanın 135. maddesindeki "kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu" niteliği gereği, kamuyu ve toplum sağlığını koruma adına bilimsel doğru kararlar alma ve ödünsüz uygulama ilkesi gereği, bitki koruma ve bitki koruma ürünleri/yöntemleri konusunda 2000`li yıllardan beri çok sık yapılan ve bu alanda ülkemizde istikrarlı ve korumacı bir sistem kurulmasını engelleyen yönetmelik değişikliklerine karşı çok sayıda dava açmıştır. Davaların temel gerekçelerinden birisi, yönetmeliğe esas önceki yasalar yanında, 2010 tarih ve 5996 sayılı ‘Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu"nda düzenlenmemiş hükümlerin, yönetmelik değişiklikleri ile yaşama geçirilmesi yanlışıdır. Bu konuda belirleyici ilke aslında en üst norm olan Anayasa’dır. En son 13 Şubat 2019 tarih 30685 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmelik’in bazı maddelerinin öncelikle yürütülmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açtığımız dava henüz sonuçlanmamıştır. Tamamlanma aşamasındaki dosyaya halen her türlü bilgi, belge, beyan sunma hakkımız vardır. Bu konuda hukuka aykırı mevzuat düzenlemeleri yapabilen kamu yöneticilerinin de yanlış iş ve işlemleri hakkında ivedilikle soruşturulmaları bir gerekliliktir.”
PANDEMİ SÜRECİ
Pandemi sürecine de değinen Suiçmez, “Bu süreçte dünyada ve ülkemizde öne çıkan iki temel sektör, sağlık ve tarım sektörüdür. Tarım sektörünün devamlılığı sağlanamazsa yaşanacak gıda krizinin ve açlığın boyutları bugün tüm dünyanın gündemindedir ve gelişmiş ülkeler dahil pek çok ülkede ciddi kalıcı yeni çözüm önerileri geliştirilmektedir. Salgın döneminde gündeme gelen başlıca temel hak ve kavramlar, sağlık hakkı kadar, gıda egemenliği, gıda güvencesi ve gıda güvenliğidir.” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Tarımsal üretimin artırılması ve devamlılığının sağlanması için üretim, işleme, depolama ve tüketim aşamalarında bitki koruma önlemleri olmazsa olmaz koşuldur. Bitki koruma ürünlerinin üretimi, toptan ve perakende satışı, tanıtımı ve fiili uygulanmasının bu konuda eğitim almış uzman kişilerce yapılması bir zorunluluktur. Bitki koruma uygulamaları sadece tarım ilaçlarının kullanıldığı kimyasal mücadele uygulamaları ile de sınırlı değildir. Bilimsel alan adı ‘bitki koruma’ olsa da ve ülkemizde yalnızca Ziraat Fakülteleri`nde okutulsa da, çevrenin, toprağın, bitkilerin, hayvanların, ilacı fiilen kullananların ve ilaç kullanılmış ürünleri tüketenlerin korunması açısından zirai ilaç kullanım alanını düzenleyen yönetmelikte, ‘ülkemizde zehir mi yiyoruz, ürün üzerindeki ilaç kalıntısı nasıl temizlenir, zehiri bari biz yemeyelim’ gibi halkımızın doğal olarak yakından takip ettiği bir alanda, ‘bitki koruma ürün bayiliği’ sadece ticari bir işletme olarak görülmemelidir.”
Suiçmez, “İhraç edilen ürünlerin ilaç kalıntısı nedeniyle geri gönderilmesi ve farklı limitler nedeniyle iç piyasada tüketilmesi de bu yönetmelikle ilgili ayrı ciddi bir sorun alanıdır. Ülkemizdeki mevcut bitkisel ilaç satış bayilerinin çözülemeyen sorunları arasında; reçete sorunu, pestisitlerin ruhsatlandırma alanları ve dozları, gübre ruhsatı ile satılan pestisitler, etiket fiyatı denetim, sahte ve kaçak ilaçlar, üreticinin eğitim ve gelir seviyesi düşüklüğü, mesai saatleri, kâr marjının düşüklüğü, uzun vadeli satış ve tahsilat zorluğu, karekod programları, sermaye yetersizliği, ürün fiyatlarının belirsizliği, ilaçların kullanım süreleri, fide, gübre, tohum satışları gibi bugün de yaşanan birçok ciddi sorunları mevcuttur. Belki de bu konudaki en önemli sorun bitki koruma ilaçlarında çok büyük oranda dışarıya bağımlılık sorununun çözülememesidir. Bu sorunlar ortada iken, ‘kalan pastayı yandaşlara dağıtmaya devam ediyor’ anlayışını şiddetle kınıyoruz.” ifadelerinde bulundu.
Suiçmez, bitki koruma konusunda bayilik yetkisinin Orman Mühendisi ve Orman Endüstri Mühendislerine verilmemesi gerektiğini hatırlatarak şunları söyledi: “Orman Mühendisliği ve Orman Endüstri Mühendisliği eğitimi verilen fakültelerde ilgili alanla ilgili sadece konu uzmanlığına yetmeyen bir "Orman Koruma" dersi verilmektedir. Orman bitkileri ile tarım alanındaki bitkiler birbirinden tamamen farklı olup her ekosistemin ve bitkinin sorunları ve mücadele yöntemleri de farklıdır. Herkese keyfi olarak serbest ‘zehir satma’ yetkisinin verilmesi ile bu konuda yanlış ve tehlikeli uygulamalara yol açılması kaçınılmazdır. Orman ve tarım alanlarındaki bitkisel üretim sorunlarına neden olan etmenler birbirinden çok farklı olup, ormanlarda ve tarım alanlarında kullanılan mücadele yöntemleri de tamamen farklıdır. Ormanlarda da entomolojik ve fitopatolojik sorunlar varken, tarım alanlarında ayrıca büyük oranda yaşanan ve kesinlikle çözülmesi gereken ek sorun yabancı ot sorunudur. Konu uzmanına gerekli eğitimi verilen yabancı ot, bu konuda öneride bulunamayacak ve ilgi alanına girmeyecek ormancılık mesleğinin konusu ve sorunu değildir.”
KALICI ÇÖZÜM İÇİN…
Suiçmez bu aşamada, sorunun kalıcı çözümü için yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
-Ziraat Mühendisliği dışındaki mesleklerin doğrudan ilgili olmadığı zirai ilaç bayiliği, çiftçiye uygulamalı eğitim dahil olmak üzere yeniden değerlendirilmeli ve dolaylı bağ aramaksızın diğer meslek disiplinlerine verilen mevcut yetki belgeleri iptal edilmelidir. Bakanlık, yasaya aykırı bir biçimde serbest çalışan Ziraat Mühendislerinin TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası`na üye zorunluluğunu göz ardı etmemeli, yasa gereği bitki koruma ürünlerinde bayi ya da toptancı izin belgesi almak isteyen Ziraat Mühendislerinin meslek odasına üye olduğunu gösterir belgenin başvuru sırasında bayi ya da toptancılık yapacakları ildeki il müdürlüklerince istenilmesini zorunlu kılmalıdır. Oda, mevzuatı gereği bu konuda yanlış iş ve işlem yapan üyelerini denetleyebilmelidir.
-Kamunun, kamu kurum ya da kuruluşlarına bağlı olmadan serbest hizmet faaliyeti sürdüren Oda üyesi olması zorunlu bayi ya da toptancılar için sınav düzenleme yetki ve görevleri bulunmamaktadır. Dayanak kanunun uygulanmasını göstermesi gereken yönetmelikle kanunda olmayan bir düzenleme getirilemeyeceği için Ziraat Mühendisleri için sınav zorunluluğu derhal kaldırılmalıdır.
-Sahte ve kaçak bitkisel üretim girdilerinin üretim, pazarlanma ve satışındaki sorunlarına ilişkin kamusal denetimler etkinleştirilerek, yasak sahte ucuz kontrolsüz ilaç kullanımına izin verilmemelidir. Kamunun derhal bu konuda da ek istihdam yaratması gündemde olmalıdır.
-İnternetten bitkisel ilaç satış uygulama yasağı somut önlemlerle yaşama geçirilmelidir.
-Ülkemiz koşulları ve tarımsal üretim deseni dikkate alınarak AB`de yasaklanan tarımsal ilaçlar bir an önce ülkemizde alternatiflerinin bulunması koşuluyla ivedilikle yasaklanmalıdır. Bu konuda kendi ölçütlerimizi oluşturma çabaları hızlandırılmalı ve özgürce karar verme mekanizmaları oluşturulmalıdır.
-Mevcut ruhsatlandırma ölçütleri gözden geçirilerek direnç kazanma sorunu nedeniyle etkinliğini yitiren ilaçların yeniden doz ve etkinlik denemeleri yapılarak yetersiz bulunanların ruhsatları iptal edilmelidir. Ar-Ge çalışmaları öncelikle kamu olarak hızlandırılmalıdır.
-Bitkisel üretimdeki ilaç kalıntısı ve diğer sorunların entegre mücadele uygulamaları kapsamında çözülmesi amacıyla, biyolojik ve kültürel mücadele ürünlerine verilen destekler arttırılmalıdır.
Haber: Zehra ŞAHİNDOKUYUCU
Haber kaynağına ulşamal için lütfen TIKLAYINIZ.