BİR YILDIZ PARLIYOR - ÇAĞ ANKARA GAZETESİ
“Tarımla ilgili yasalar İngilizce geliyor, tercüme ediliyor, yasalaşıp Meclisten çıkıyor”
ÇAĞ ANKARA - "24-31 Ocak tarihleri arasında Adalet ve Demokrasi Haftası" düzenlendi Uğur Mumcu adına. Toplantılara Çankaya Belediyesi ev sahipliği yaptı. Etkinliklerin omurgasını araştırmacı gazeteci Uğur Mumcu‘nun düşünceleri oluşturdu. Etkinliklere, devrimci, yurtsever, Atatürkçü, korkusuz gazeteci Mumcu‘nun anıtına çelenk koyarak başlandı. Ankara‘daki tüm ilerici, demokrat sendika, dernek ve vakıflar katıldı.
EĞİT-DER‘in katkısıyla düzenlenen söyleşiye, konuşmacı olarak Dernek Başkanı Ali Rıza ile CHP Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı katıldı. Eğitimin toplumsal önemini tarihten örneklerle açıklayan Dernek Başkanı, şöyle konuştu:
"Fransız Devrimiyle eğitimin önemi öne çıkmıştır. Özgürlük, eşitlik, kardeşlik düşüncelerinin kitlelere ulaşması için eğitimin her insan için doğuştan kazanılan bir hak olduğu, devletin vatandaşlarının bu haklarını kullanabilmesi doğrultusunda görevli olduğu anayasal güvence altına alınmıştır. Ayrıca eğitimin devlet okullarında ve parasız verilmesi de teminat altına alınmıştır."
"Otokrasiyi ve teokrasiyi yıkan, emperyalistleri ülkeden kovan, M. Kemal‘in liderliğindeki Anadolu hareketi de Cumhuriyeti kurduktan sonra eğitim seferberliği başlatmış, ‘İrfanı hür, fikri hür, vicdanı hür‘ yeni kuşakların yetişmesini sağlayacak altyapıyı hazırlamaya yönelmiştir. Halkevleri ve Köy Enstitüleri bu hazırlıkların ürünüdür. Böylece vatandaşların ümmet ve kul olmaktan çıkıp yurttaş olmaları için ilk adım atılmıştır. Ne var ki M. Kemal öldükten sonra, çağdaş, ulusal, bireyin yeteneklerini geliştirici, beceri ve maharet sahibi kılan demokratik bir bilinç kazanmasını amaçlayan eğitimin yerini ‘medrese eğitimini‘ amaçlayan çağ dışı bir eğitim politikası gündeme sokulmuştur. AKP bu gidişe daha bir hız kazandırmış ve halkın bilinçlenmesinden korkmuştur."
Mustafa Gazalcı da, eğitim politikasındaki bu geriye gidişin nedenlerini açıkladı ve bu konuda CHP olarak Meclis içinde ve dışında verdikleri demokratik savaşımı örnekleriyle dile getirdi. Sözlerini şöyle noktaladı; "Eğitim bir iktidar sorunudur. Her iktidar kendi dünya görüşüne uygun bir eğitim politikasını gündeme getirir. AKP, ülkemizi karanlıklara sürüklemek istiyor. Dur demenin yolu, örgütlenip iktidara gelmekten geçmektedir. CHP bunun için var. Destekleyin ve CHP‘yi iktidara taşıyın. M. Kemal‘in döneminde uygulamaya konulan çağdaş, demokratik bireyleri ustalaştıran ve yönetime ağırlığını koyan ulusal, evrensel ve her kademede parasız eğitimi gündeme sokalım, ezilenin ezenin olmadığı bir dünyayı birlikte yaratalım."
Diğer Söyleşi: "Meczup Yaratma ve Diğerleri" söyleşisinin konuşmacısı, ülkemizde "Sivil Örümceğin Ağında" adlı yapıtıyla haklı bir ün kazanan Mustafa Yıldırım‘dı; Sömürücülerin, halkların dikkatlerini başka noktalara çekerek nasıl sömürdüklerini, halkları birbirlerine düşman ettiğini, kimleri ‘Truva atı‘ olarak kullandığını, bu konuda Soros‘un ülkemizdeki atlarının kimler olduğunu açıkladı ve uzun uzun alkışlandı.
Av. Hasan Ürel‘in yönettiği "Çağdaş Hukuka Direnen Köktendincilik" adlı panele Prof. Dr. Fazıl Sağlam, Prof. Dr. Ahmet Mumcu ve eski milletvekillerinden M. Kemal Palaoğlu konuşmacı olarak katıldılar. Konuşmacılar, "Cumhuriyetimizin temelini oluşturan, hukukun üstünlüğü, laiklik, yargıç ve güvencesi, kuvvetler ayrımı, AKP tarafından çiğnenmektedir. Hukukun üstünlüğü terk edildi, teokratik dünya görüşü egemen kılınmak istenmektedir. Bu cumhuriyetimiz için çok tehlikeli bir gidiştir. Ülke ortaçağ karanlığına sürüklenmek isteniyor. Bu hukuk anlayışıyla Türkiye‘nin AB‘ye girmesi, çağdaşlaşması, güvenç içinde bir toplum hedefine ulaşması, bağımsızlığını koruması mümkün olamaz. Atatürk ilkelerine dönmedikçe, demokratik, çağdaş ve hukukun üstünlüğüne inanan ilerici bir toplum yaratmamız mümkün değildir. Hep beraber bu hedefe kilitlenelim. Başka bir biçimde bağımsızlığımızı, ulusal egemenliğimizi korumamız olanaksızdır. Hukuksuz bir toplum, sürüden farksızdır. Hukuka sarılalım, kurtuluş orada. O olmadan, M. Kemal‘in hedeflediği ‘muassır medeniyet seviyesini yakalayamayız" düşüncesini dile getirdiler.
Söyleşilerin en renklisi, doyurucusu, dinleyicilerin düşüncelerini alt-üst edeni ise Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın‘ın "Tarikat, Siyaset, Ticaret Kıskacında Türk Tarımı" konusunda yaptığı konuşmaydı. Beyaz perdeye yansıttığı grafikler, istatistik rakamlarla şaşkına çevirdi dinleyicileri. Bilimin teknolojiyle, yurt sevgisiyle sıcacık bir yürekle, ışıl ışıl beyinle birleşince yarattığı korkunç etkinin ne demek olduğunu Günaydın‘ı dinleyince insan bir kez daha anlıyor. Tarikat, siyaset kıskacında Türk tarımının bugünkü görüntüsünü hem beyaz perdeye yansıttı, hem de bu soygun ve talanı, ülke topraklarının parsel parsel satıldığını, tarımsal değerlerimizin emperyalistlere nasıl peşkeş çekildiğini, köylünün alın teri ve emeğinin sömürücülerle nasıl paylaşıldığını örnekleriyle gözler önüne serdi.
Bursa‘da topraklarımızın nasıl ABD şirketlerinin emrine tahsis edildiğini, yargı bu talana engel olunca yasalarla bu barikatların nasıl aşılmak istendiğini, özellikle Başbakan‘a Başkan Bush‘un bu doğrultuda neler söylediğini, Bursa AKP‘li milletvekillerinin Meclis‘teki çaba ve gayretlerini slaytlarla gösterince dinleyicilerin deyim yerindeyse "kanları dondu." Türk tarımı gerçekten yok edilmiş. Şeker fabrikalarımız yok pahasına satılmış. Fındık, pamuk ve şekerpancarı üreticilerimizin perişan edildiğini ve bir avuç haramzadenin kasalarının, cüzdanlarının şişirilmesi uğruna perişan edildiğini anlatırken, dinleyiciler hem ağlıyor, hem de çılgınca alkışlıyorlardı, bu genç, yüreği insan ve yurt sevgisiyle dolup taşan mühendisi!..
Tarih tanıktır ki; "Gece ne kadar karanlık olursa olsun, bir yıldız parlar." Gerçekten Günaydın parlayan bir yıldızdı. Ne iyi ki senin gibi yurtseverler var Atatürk‘ün gençleri arasında. Bu sözler sevgi, gözyaşları ve alkışlarla birleşiyor, salonun tavanını çınlatıyordu.
"Victor Hugo, bir şiirinde, ‘Sen beni medcezir san/Ben tufanım" diyor. İnanıyoruz ki Günaydın‘ların beyinlerinden yansıyan ışık dalgaları uyuyan tarım emekçilerine tufan olacak, Ordu‘da (Fındık mitingi) olduğu gibi sel olup emperyalistlerin gemilerini zıngır zıngır sallayacak ve alabora edecektir."
Bu sözler ve "Selam olsun Uğur Mumcu gibi canını halkının yoluna koyanlara ve selam olsun yüreği insan, yurt sevgisiyle dolup taşanlara" sözleri yüzlerce dinleyici tarafından ayakta alkışlanıyordu. Coşku sel olmuştu.