BIRAK DAĞINIK KALSIN!..- 02 ŞUBAT 2018
Basın Açıklaması - BIRAK DAĞINIK KALSIN!..
Başında birkaç saç kalmış orta yaşlı bir müşteri berber e girer ve berber koltuğuna oturur. Berber e "saçlarımın ucundan biraz keser misiniz iyi görünmesini istiyorum" der. Berber müşterinin başına farklı açılardan bakar, kafada üç tel saç vardır. Çaresiz tarağı bir eline ve makası diğer eline alır. Müşteriye gevrekçe gülerek sorar "Saçlarınızı sağa mı tarıyordunuz" tarağı üç tel saç üzerinde gezdirir "pıt" bir tel saç kopar. Tekrar sorar "sola mı" "pıt" ikinci tel saçta kopmuştur. Artık müşterinin başında tek tel saç kalmıştır. Aynada kendini gören müşteri hışımla koltuktan kalkar ve yüksek sesle "BIRAK DAĞINIK KALSIN" der.
Yeniyurt ve arkadaşları "Kızılırmak deltası sulak alan yönetim planı 2008-2012"Çevre ve Orman Bakanlığı Ankara (KDYP),(2008) çalışmalarında Kızılırmak Deltasını şu şekilde tanımlamaktadırlar, "Uluslararası öneme sahip alan" özelliği taşıyan ve bu özelliği ile Karadeniz Bölgesi`ndeki 1998 yılında "Ramsar Alanı" içine giren, tek sulak alandır. Karadeniz`e özgü nadir ve içerdiği habitat tiplerini iyi temsil eder nitelikte olması, çok sayıda nesli tehlike altında olan bitki ve hayvan türüne ev sahipliği yapması, çok sayıda canlı türünün Karadeniz`deki en önemli yaşam alanlarından biri olması, birçok kuş ve iç su balığı türünün hayatlarının belirli dönemlerinde yoğunlaştıkları alan olması, yıl boyunca 20 binden fazla su kuşu barındırması, tehlike altındaki balıkların yaşam döngülerinin kritik dönemlerini bu alanda geçirmeleri, çok sayıda kuşa ev sahipliği yapması ve mersin balıklarının %1`inden çoğunu üreme döneminde barındırdığı için Ramsar Alanı olarak kabul edilmektedir.
Kızılırmak Deltası Ramsar Alanı`nda ‘Bafra Balık Gölleri` adı verilen 20 adet birbirine bağlantılı göller velagünler bulunmaktadır. Alan içerisinde göllerin derinliği 1-3 metre arasında değişmektedir.Kızılırmak Deltası Ramsar Alanı, göç sırasında Karadeniz`i doğrudan aşan kuş türleri için hayati önem taşımaktadır. Bu alan, Karadeniz`i geçen kuşların göç öncesi uçuş hazırlığı ve göç sonrası dinlenebildikleri, beslenebildikleri ve korunabildikleri alandır. İlkbaharda Karadeniz`i geçmek üzere uzun bir yolculuğun hazırlığını yaptıkları ve sonbahar göçlerinde ise Karadeniz`i aşan kuş türlerinin Karadeniz kıyısında sığınabilecekleri en önemli sulak alandır.Alanda bugüne kadar 341 kuş türü tespit edilmiş ve bunlarında Türkiye`deki kuşların yaklaşık %70`ine denk geldiği görülmüştür. Önemli göç yollarından biri olan deltada kuş gözlemi, kuş sayımı ve kuş halkalama çalışmaları devam etmektedir.
Uğurlu ve arkadaşları 2008 yılında yayınladıkları bir makalede; Sulak alan su kuşlarının yanı sıra mersin balıkları gibi nadir içsu balıkları içinde önemli bir yaşam alanıdır. Rus mersini, karaca mersin (Acipensergueldenstaedtii), sivrişka(Acipenserstellatus), kolan balığı, alman mersin balığı (Acipensersturio) ve mersin morinası (Husohuso) deltada yaşayan ve nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan balık türleridir. Alanda yaşayan dişli sazancık(Aphaniusdanfordii) türü ise ülkemizde endemik bir balık türüdür. Cernek Gölü`nde yer alan balık türleri pullu sazan(Cyprinuscarpio), sudak(Sanderlucioperca), kefal (Mugilcephalus), tüp burunlu kaya balığı(Proterorhinusmarmoratus), tatlısu kaya balığı(Neogobiusfluviatilis), ince dudaklı kefal(Lizaramada), rus kefali(Mugilsoiuy), söğüt balığı(Vimbavimba), tuna inci balığı (Chalcalburnuschalcoides), havuz balığı(Carassiuscarassius), tatlısu kefali(Leuciscuscephalus), kızılkanat(Scardiniuserythrophthalmus)`dır. Bilgilerini vermişlerdir. Ekonomik değeri olan balıklar av sezonunda avlanarak su ürünleri kooperatifi kontrolünde pazara sunulmaktadır.
Göllerin kıyısı ve çevresi yoğun olarak kamışlarla(Scirpuslacustris, Typhaangustifolia, Phragmitesaustralis) kaplıdır. Kooperatif kontrolünde sulak alandaki bu kamışlar belli sezonlarda kesilip kurutulup pazarlanmaktadır. Dolayısıyla, balıkçılığın yanı sırakamış kesimi ile yöre ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır.Göllerin çevresi ve sulak alan, biyoçeşitlilik bakımından çok zengin olduğu için doğa eğitimi için bir açık hava laboratuvarı gibidir. Bu nedenle kuş gözlemciliği, yürüyüş ve kampçılık faaliyetleri için doğaseverler tarafından ilgi görmektedir. Tüm bu özellikleri nedeniyle sulak alan Türkiye‘nin en zengin biyoçeşitliliğe sahip sulak alanlarından biridir.
Bu alanda bulunan manda varlığından gerektiği gibi faydalanılamamaktadır. Manda sütü mükemmel bir besin kaynağı olup manda yoğurdu, mozerella peyniri, manda kaymağı, kaymaklı lokum, kaymaklı şeker ve dondurma gibi çok sayıda ürün manda sütünden yapılmaktadır. Manda sadece et ve süt ürünleri için değil sulakalan ekosistemi için de önemlidir. Manda; mera vejetasyonu, göl sedimantasyonu, kuşlar ve balıklar gibi canlı türlerinin yaşamı için sulak alan ekosisteminin önemli parçalarından biridir. Birçok sulak alan bitkisinin yayılımını kontrol etmesi, sazlıkların kendini tazelemesi, sazlıklar ve bataklıklarda kuş türlerinin yuva yapması (korunaklı alanlar oluşması) için de mandaların deltadaki varlığı önem taşımaktadır.Ancak yapılan araştırmalarda deltadaki manda sayısının yıldan yıla azaldığı görülmektedir.
Sulak alandaki yılkı atlarından ve sürüngenlerden söz etmeden geçilemez. Doğa fotoğrafçıları için essiz görüntüler vermektedirler.
Bölge RAMSAR ile hassas koruma bölgesi olarak ele alınmıştır. Peki, nedir hassas koruma bölgesi 2014 yılında yayımlanan Resmi Gazetede tanımlama şöyle verilmektedir: Varsa mutlak koruma bölgesini korumak maksadı ile yoksa sulak alan ekosisteminin mevcut karakterini korumak maksadı ile belirlenen kendi kendine onarım potansiyeli olan, açık su yüzeyleri, lagünler, nehir ağızları, tuzlalar, geçici ve sürekli tatlı ve tuzlu su bataklıkları, sulak çayırlar, sazlıklar ve turbalıklar ile bu ekosistemleri ekolojik olarak destekleyen kumul, kumsal, çalılık, ağaçlık, subasar orman gibi habitatların bozulmadan korunması gereken bölgelerdir.
Bu tanımlamadan ne anlaşılıyor, doğanın kendi kendini koruması değil mi. Peki, biz nasıl anlıyoruz. Koruma amaçlı olarak bir şeyler yapmalı algısıyla yaklaşıyoruz. Bence hatamız da burada başlıyor. Kızılırmak Deltasının oluşumu durdurulmuş durumdadır. Neden mi Barajların tamamlanmasından sonra Kızılırmak`tan gelen sedimantasyon (toprak parçacıkları) barajlar tarafından çöktürülmekte ve sedimantasyondan arınmış su barajı aşmaktadır. Bu durum delta oluşumunu durdurmuştur. Nehirden alınan kum ve çakıl malzeme nehir yatağını derinleştirmekte sulak alanlardaki taban suyunun ve hatta deniz suyunun bölgeyi basarak nehir yatağına akışını sağlamaktadır. Bu ters akış bölgede tuzluluğun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Tuzlanma doğal habitatın yok olarak tuzu seven bitkilerin ortaya çıkmasını oluşturmaktadır. Yine doğa turizmine yardımcı olması amacıyla yapılmış her ne olursa olsun çalışmalar sulak alandaki doğal dengeyi bozmaktadır. Örneğin yol yapımı, örneğin gözlem kuleleri gibi. Bölge doğal dengesi ile yaşadığı sürece doğal yaşam için çekim merkezidir. Her türlü yaban hayatın olduğu yerde motorlu bir aracın geçmesi doğal dengeyi gürültü ve egzoz gazı açısından bozmaktadır. Gözlem kuleleri, doğal arazi yapısına uygun olmalıdır, canlıları rahatsız edici olmamalıdır.
Amatör doğa fotoğrafçısı olan bir arkadaşımla yılda 2-3 kez sulak alanlara gideriz, fotoğraflamak için en uygun zaman süreci sabah gün doğarken ya da akşam gün batarkendir. Gerçekten de çok güzel görüntüler yakalayabilirsiniz. Gelen turistlerde bu görüntüleri yakalamak amacıyla bölgeyi ziyaret etmektedirler amaçları kuşları, bitkileri, sürüngenleri, mandaları, yılkı atlarını ve doğal yaşamı gözlemlemek ve fotoğraflamaktır. Oysa biz bu canlıları yapay yapılarla bölgeden uzaklaştırıyoruz. Hiçbir kuş ve diğer canlı araba sesini duyunca yerinde durmuyor kaçıyor.
2017 yılı sonbaharında akşamüzeri gün batımını fotoğraflamak amacıyla yine arkadaşımla bölgeye gittik. Arabayı giriş kapısına bırakarak yürüyerek fotoğraf çekmeye başladık. Yanımıza köyden olduğunu söyleyen 60`lı yaşlarda bir kişi yaklaştı tam da bir kuşun fotoğrafını çekecektim ki uzaktan seslendi "hey ne yapıyorsunuz orda"bir saattir yerde yatarak beklediğim kuş uçtu gitti. "Fotoğraf çekecektim, kuş senin yüzünden kaçtı" dediğimde "Bizler burayı koruyoruz,sizin kim olduğunuzu bilmem gerekir" dedi. Kimlik açıklaması yapıldıktan sonra bu şekilde yaklaşımının yanlış olduğunu kuşu kaçırdığımızı söyleyince üzüldü ve eline bir taş alarak sazlığa doğru fırlattı onlarca kuş uçuşmaya başladığında "merak etmeyin burada kuş çok" çekin diyerek ayrıldı. Koruma amacıyla yanımıza yaklaşan bu kişi ve bölgede yaşayanların sulak alanların anlamını algılayacak şekilde eğitimden geçirilmesi gerekmektedir.
Bölge ile ilgili birimlerle sulak alanı konuştuğumuzda herkes konuyu adeta gelen ziyaretçilerin korunması olarak algılandığını fark ettik. Alanda yapılan tüm çalışmaların üzülerek söylemek gerekirse insanoğlunu korumak için planlanmış.
Sulak alanların korunması ile ilgili 2 Şubat 1971 yılında oluşturulan RAMSAR anlaşması doğrultusunda bölgemizin de korunmasına önem verilmesi gerekmektedir. Fakat bu koruma algısı alana yol, yapı vb. yapmak değil, doğanın ve doğal yaşamın korunması olarak algılanarak korunması yoluna gidilmelidir. Doğal yaşama müdahale edilmemelidir.
Diğer bir anlatımla sulak alandaki doğa ve doğal yaşamı koruma adı altında süsleme yapmak doğaya zararlı olmaktadır.
Tekin KARA
ZMO Samsun Şube
Yönetim Kurulu Adına
Fotoğraf: Muharrem SÖKMEN tarafından çekilmiştir.