BİRGÜN GAZETESİ: KÜRESEL TEKELLERİN ELİYLE YARATILAN GERÇEK: AÇLIK ORDULARI- 16 EKİM 2024

BİRGÜN GAZETESİ: KÜRESEL TEKELLERİN ELİYLE YARATILAN GERÇEK: AÇLIK ORDULARI- 16 EKİM 2024
MERKEZ
16.10.2024

Dünya Gıda Günü’ne yüz milyonlarca insan açlık tehlikesiyle girdi. Başta Afrika olmak üzere 2 milyarı aşkın kişi ise gıda güvenliğinden oldukça uzak. Türkiye küresel gıda tekellerinin eline bırakıldı. Tarımın bitme noktasına gelmesi aylardır gıda enflasyonunu artırdı ve en çok yoksulları etkiledi.

 

Bugün Dünya Gıda Günü ancak dünyada gıdaya erişim zorlaşıyor. 2023’te 733 milyon kişi aç kalırken, 2,33 milyar kişi de gıda güvenliğinden uzak beslendi. Türkiye’deki yüksek gıda enflasyonu yurttaşları taklit gıdalara mecbur bıraktı, kriz en çok yoksulları vurdu.

Araştırmalarda gıda güvencesizliği ve kötü beslenmeyle karşı karşıya kalanların sayısında endişe verici bir artış yaşandığı görülüyor.

Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Raporu’na göre 2023’te yaklaşık 733 milyon kişi açlıkla karşı karşıya kaldı. 2030’da yarısı Afrika'da olmak üzere yaklaşık 582 milyon kişinin kronik olarak yetersiz beslenme sorunu yaşayacağı uyarısında bulunan rapordan öne çıkanlar şu şekilde:

• 713 ila 757 milyon kişi yetersiz beslendi

• 2,33 milyar kişi gıda güvencesizliği yaşadı

• 864 milyondan fazla kişi bir günü ya da daha uzun süreyi aç geçirdi

Dünya Gıda Güvenliği ve Beslenme Durumu Raporu’na göre 2022’de ise yaklaşık 691 ila 783 milyon kişi açlıkla karşı karşıya kaldı. Rapora göre 2022’de 600 milyon kişi yetersiz beslendi, 2,4 milyar kişi gıda güvencesizliği yaşadı.

Türkiye’de küresel şirketlerin gıda endüstrisini ele geçirmesi, tarımın yok edilmesi güvenli gıda üretiminin en temel sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Ülkedeki yüksek gıda enflasyonu nedeniyle alım gücü düşen yurttaşlar ucuz ürünlere yöneliyor. Böylece taklit ve tağşiş ürünlerle hem dolandırılıyor hem de sağlıklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalıyorlar.

Oysa Gıda Hakkı, 1948 tarihli Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nden beri en temel insan haklarından biri olarak tanımlanıyor. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’ye göre ise yeterli gıda hakkı, her erkek, kadın ve çocuğun her zaman yeterli gıdaya veya bu gıdayı temin edecek araçlara fiziksel ve ekonomik olarak erişebildiği zaman gerçekleşebiliyor. Okullarda öğrencilere ücretsiz öğün verilmesi için yürütülen mücadele Türkiye’de gelinen karanlık tabloyu gözler önüne seriyor.

EN YOKSULLAR GIDAYI EN PAHALIYA ALIYOR

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Eylül 2024 döneminde gıda enflasyonunu yüzde 43,7 olarak açıkladı. Ancak bu enflasyon gerçek gıda enflasyonunu yansıtmaktan oldukça uzak bir oran. DİSK-AR’ın TÜİK verilerinden yararlanarak yaptığı hesaplamaya göre emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 60,3’e yükseldi. Üçüncü yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 48,8 olurken, düşük gelirli ikinci yüzde 20’lik grubun gıda enflasyonu yüzde 61,1 ve en yoksul yüzde 20’lik gelir grubun gıda enflasyonu ise yüzde 77,7 olarak gerçekleşti. Yüksek gelir gruplarının daha düşük gıda enflasyonu hissettiği görülüyor. Dördüncü (yüksek) yüzde 20’lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 42,7 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 30,8 oldu. Böylece en yoksul gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 78 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 31 düzeyinde kaldı. Bu durum enflasyonun gelir gruplarına, farklı toplumsal kesim ve sınıflara göre önemli ölçüde farklı hissedildiğini ortaya koyuyor.

Dünya Gıda Günü’nde BirGün’e değerlendirme yapan uzmanlar hem gıda üretiminde hem de halkın sağlıklı, besleyici gıdaya ulaşabilmeleri için yeni politikalar üretilmesi gerektiğine dikkat çekti. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO)Başkanı Baki Remzi Suiçmez de sağlıklı, yeterli ve ucuz gıdaya erişimin sorunlu olduğunu vurguladı. “Tarımda ve gıdada giderek artan sorunların kalıcı çözümü için üretimi ve üreticiyi koruyan kamucu tarım politikaları belirlenmelidir” diyen Suiçmez, “Gıda tedarik zincirleri üretici ve tüketici kooperatifleri üzerinden daraltılmalı, üreticinin kar ederken tüketicinin ucuz, yeterli, sağlıklı gıdaya erişmesi sağlanmalıdır. Bunlar gerçekleşirse ülkemiz tarımda ve gıdada hak ettiği yere gelebilir” ifadelerini kullandı.

KÜRESEL KITLIK TEHDİDİ YÜKSELDİ

Küresel Gıda Krizi Raporu’na göre, "felaket/kıtlık" düzeyiyle karşı karşıya kalan ya da kalması beklenen insan sayısı 2023’te 705 bin iken, 2024’te 1,9 milyona ulaştı. İsrail saldırısı altındaki Gazze, Küresel Gıda Krizi Raporu tarihindeki "en şiddetli gıda krizi çeken yer" oldu. Ağustos 2024 itibarıyla 1 milyondan fazla insanı gıdaya erişimde "acil durum" düzeyinde olan ülkeler Sudan (8,5 milyon kişi) ve Afganistan (3,6 milyon kişi) olarak öne çıktı.

***



AÇLIĞI BİTİRECEK POLİTİKALAR LAZIM

BirGün gazetesi yazarı, araştırmacı Özge Güneş, “Gıda temel bir insan hakkı olmasına karşın gıdaya erişim dünyadaki en acil sorunlardan biri” diye konuştu. Güneş, şunları kaydetti: “Özellikle toplumun yoksul kesimleri için gıdaya erişim ciddi bir sorun. Bugün gıdayı üreten çiftçilerin dahi yeterli beslenemediği bir düzen oluşmuş durumda. Bunun sebebi gıda sisteminin, tohumdan sofraya piyasa rasyoneline göre düzenleniyor olması. Üretimdeki piyasa hakimiyeti sonrasında da devam ediyor. Aracılar, tüccarlar, market zincirleri gibi birçok aktörün devreye girdiği bir tedarik süreci var. Tarımın neoliberal küreselleşmesi, dağıtımın büyük kısmını kontrol eden çok az sayıdaki çokuluslu şirkete aşırı bağımlılığa yol açıyor. Bu sorunlar toplumun güvenli, besleyici ve yeterli gıdaya erişimini garanti altına alacak politikalar geliştirilmesiyle çözülebilir. Tarım politikaları, açlığı sonlandırmayı ve nüfusu beslemeyi hedeflemeli.”

KÖYLÜ HAKLARI BİLDİRİSİ UYGULAMAYA GEÇİRİLMELİ

Çiftçiler Sendikası (Çiftçi-Sen) Genel Başkanı Ali Bülent Erdem, küresel sermayenin aile tarımı yapan küçük çiftçileri istemediğini ifade ederek, “Gıda, üretim girdilerinin sağlanmasına, pazarlanmasına, üretimine kadar küresel tarım ve gıda şirketlerinin eline geçiyor. Gıdanın şirketlerin eline geçmesi demek aslında halkın elinden çıkması demek” dedi. Erdem, şöyle konuştu: “Gıda, küresel şirketlerin eline geçtiğinde bir tehdit aracına dönüşüyor. Rusya-Ukrayna ve Gazze savaşında gıdanın önemini gördük. İsrail’in Gazze’de tarım ve sulama alanlarının yüzde 70’ini bombaladığı belirtiliyor. Amerika, Irak’a girdiğinde Irak’ın yerel tohumlarına el koydu. Bunun sebebi, gıdayı ele geçirmenin yolunun tohumları ve tarımı ele geçirmek olması. Açlık korkusu yaşayan insanlara her şeyi yaptırırsınız. Küresel saldırılara karşı dünyadaki küçük çiftçiler kendi örgütlerini kurarak mücadele ediyor, halkın gıda sisteminde egemenliğini inşa etmeye çalışıyorlar. Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen “Köylü Hakları” Türkiye’de iç hukuk düzenlenerek hayata geçirilmelidir. Güvenli gıdaya erişimin ilk adımı bu olabilir.”

UCUZ İSE UZAKLAŞIN

Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Üzümcü, son dönemde sıkça karşılaşılan taklit ve tağşiş ürünlerin önlenmesi için Tarım ve Orman Bakanlığı denetimlerinin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Üzümcü, “Taklit ve tağşiş gıdada en büyük darbe, yoksul kesimlere geliyor. Türkiye’deki gıda enflasyonu acilen düşürülmeli ve halkın pahalılık ortamında ucuz gıdaya yönelmesi engellenmelidir. Tüketiciler, hammaddesinden daha ucuz bir ürün gördüklerinde şüphe etmeliler ve uzak durmalılar” dedi.






Haber: Tuğçe ÇELİK 

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ. 

Okunma Sayısı: 80
Fotoğraf Galerisi