BİRGÜN GAZETESİ: KENDİ KENDİMİZE YETİYORDUK BUGÜN HER ŞEYİ İTHAL EDİYORUZ - 16 TEMMUZ 2018

BİRGÜN GAZETESİ: KENDİ KENDİMİZE YETİYORDUK BUGÜN HER ŞEYİ İTHAL EDİYORUZ - 16 TEMMUZ 2018
MERKEZ
16.07.2018
 

Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Özden Güngör, bu haftaki Pazartesi Söyleşisi’nin konuğu oldu. Geçmişte dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye`nin bugün itibariyle 5 tarım ürünü dışında, tüm tarım ürünlerini ithal ettiğine dikkat çeken Güngör, “Türkiye`nin 2017 yılında gerçekleştirdiği toplam ithalat değeri yaklaşık 234 milyar doları bulurken, bunun yaklaşık 5 milyar dolarlık kısmını tarım ürünlerine oluşturdu. 2016`da ise Türkiye toplamda 199 milyar dolara varan bir ithalat  kapasitesine sahipken, tarım ürünlerinin bu kapasite içindeki değeri 4 milyar dolar seviyesinde idi. En son duyduğunuz Antep fıstığı. Biz 155 bin ton Antepfıstığı üretiyoruz, bunun 120 bin tonunu tüketiyoruz, yani 35bin ton fazlamız var ama dışarıdan ithal ediyoruz. Akıl alır bir şey değil” ifadesini kullandı.

Her gün yeni bir zam haberi ile başlıyoruz güne. Hele ki geçmişte, tarımda kendi kendine yeten ilkelerden biri olarak bilinen Türkiye`nin tarım ürünlerinin geldiği nokta içler acısı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Hakikaten hangi alana elimizi atarsanız atın ülkenin durumu hiç iyi değil. Turizm, iç borç, dış borç, komşu ülkelerle ilişkileri, ABD ile ilişkiler hiç durumunda değil. Dolar ve Avro almış başını gitmiş. Doların yükselmesi, enflasyon demektir gelir seviyesinin düşmesi demektir. Tarımda 1980`de uygulamaya konan neo-liberal politikalarla çöküş başladı. Birçok fabrikasının satılması, özelleştirilmesi o sürecin ürünüdür. Tohumumuzdan tükettiğimiz ürünümüze  kadar her şeyi ithal etmeye başladık, ithalatçı duruma düştük. Ama enkazı AKP yarattı. AKP iktidarının başlangıcı olan 2002`den bu zamana kadarki 16 yıllık periyot içerisinde mal varlarımızın büyük bir kısmını satıldı. Bizim izlenimiz, hükümetin tarımı gözden çıkarmış olduğudur.

Bu süreçte üretime dair tek bir adım atılmadı…

Elbette, tarımda üretim de bir gelişmenin olduğunu görmedim. Dahası, hayvansal vardınız 16 yıllık periyot içerisinde çok büyük oranda düştü. İnek sayımız, koyun sayımız, keçi sayımız düştü. Ve bugün dışarıdan canlı hayvan ithal ediyoruz. Et ithal ediyoruz ama et fiyatlarını da bir türlü kontrol edemiyoruz, tutamıyoruz. Son beş yıldaki canlı sığır ithalatımızın %31’ini Uruguay`dan, % 15`ini Brezilya`da %10’unu Macaristan`dan olmak üzere 25 farklı ülkeden gerçekleştirdik. Aşırı ithalatımız nedeniyle artık yakın çevremiz ve Avrupa`dan hayvan bulamıyoruz, bu nedenle Güney Amerika`dan hayvan ithali ağırlık kazandı. 3bin küsür endemik bitkimiz var. Biz her türlü tarımın yapılacağı, her türlü bitkinin yetişebileceği ülkede yaşıyoruz. Ama son duruma baktığımızda pamuk, mısır, soya fasulyesi aklınıza gelebilecek buğdaydan tutumda aklınıza gelebilecek her türlü ürünü biz ithal ediyoruz.

Hangi ürünü ne kadar idare ediyoruz, son rakamları paylaşabilir misiniz?

Örneğin pamuk bizim için çok büyük ayıbımız. Adana ve Şanlıurfa`nın en önemli ürünü olan Aydın,Muş, Diyarbakır`da yetiştirdiniz pamuğu ithal etmemiz söz konusu olabilir mi? Ama maalesef oluyor, biz her sene 1 milyar dolarlık pamuk ithal ediyoruz. Öte yandan buğday… Biz bir buğday ülkesiyiz ama bugün her yıl 4 ila 5 milyon ton buğday ithal ediyoruz. Her yıl Rusya`dan Ukrayna`dan burada alıyoruz. Peki neden dışarıdan burada yolluyoruz? Çünkü tarım alanları daralmış. Türkiye`de tarım alanları son 16 yıl içerisinde 26.5 milyon tekrardan 23 milyon hektar alana düştü. Bir başka deyişle, 3.5 milyon hektar tarım alanı gitti, betonlaştı. TOKİ evleri yapıldı, tarım alanları amacı dışına çıkarıldı. Bununla ilgili Ziraat Mühendisi Odası olarak, son 5 yılda 150 dava açtık. Topraklarımızı korunmak için “Toprak Koruma kurulları” kurdular ama bu kurul “korumama” kurulu gibi çalışıyor

Az önce pamuk ve buğday ithalatımızı anlatıyordunuz, peki bugün itibariyle tarımda kaç kalem ithal ediyoruz,ne duruma geldik?

Fıstık, fındık, üzüm, kayısı ile narenciye dışında her şeyi ithal ediyoruz. Son 16 yılda, tarımda 185 milyar dolar ithal parası ödedik. 185 milyar dolar! Bugün dolar ne kadar olduysa çarpın işte onunla. Bir de dış borç faizi ödedik. Doların bu kadar yükselmesinin nedeni de bundan kaynaklanıyor. Her şeyimizİ dolarla yapıyoruz. Dünyada fındık üretiminin % 76’sını biz üretiyoruz. Fakat fındık üreticisi memnun değil. Fındık üreticisi zor durumda. Çünkü kâr elde edemiyorlar. Fındık, Antepfıstığı, zeytin, üzüm borsaları bizim elimizde değil. Fındık borsasının bugün biri İsviçre`de, diğeri Almanya`da; halbuki üretim merkezi burada!

 Meralarda neler oluyor?

Bundan 20 yıl önce 16 milyon hektar mere alanımız vardı. Bugün devletin resmi kayıtlarına göre 14.6 milyon hektar mera alanı kaldı deniyor ama bizim kayıtlarımıza göre şuan mera alanları 10 milyon hektar alan kalmıştır. Sen mera alanlarını korumazsan, hayvancılığı nasıl geliştireceksin? Çünkü mera alanları ucuz hayvan yem kaynaklarıdır. Şimdi mera alanları ot parasına TOKİ evleri veya tarım dışı başka faaliyetler için yok ediyorsun, dışarıdan yem için GDO’lu soya ithal ediyorsun, mısır ithal ediyorsun hayvanlara bunları veriyorsun. Tabi bunları maliyetle de otomatikman çok yüksek olmaktadır.

Son dönemde gittiğim köylerde, çiftler en çok da yabancı şirketlerin toprakları satın almasından şikayet ediyor…

Maalesef, Türkiye`de yabancılara yapılan toprak satışı tehlikeli boyutlarda. Avrupa`ya gidin, Amerika`ya giden 1cm toprağı satın alamazsınız. Afrika hariç. Afrika gelişmemiş bir ülke, bakir topraklarına karşılık; iç savaşlar, karışıklık, yoksulluk var. Dolayısıyla bugün Sudan, Nijerya başta olmak üzere birçok Afrika ülkesi uluslararası şirketlerin toprak gaspı altında. Toprak gaspı yapan çok uluslu şirketler ülkeler ABD, Çin, İngiltere, Almanya merkezli.  Buralarda 10 milyon hektar üzeri tarım alanları çok ucuza ve 50-100 yıllık sürelerle kiraladılar ya da satın aldılar; üretim yapıyorlar. Neden? Çünkü gelecek yılların mücadelesi gıda, su ve enerji üzerinden olacak. Tarım toprakları her geçen gün daralıyor ama insanların nüfusu artıyor. İnsanların beslenmesi için üretim lazım. Dolayısıyla, emperyalist ülkeler, bu ülkelerden toprak kiralayarak ve bu ülkelerin iş gücünden yararlanarak, orada ürettiklerini kendi vatandaşlarına veriyor, geriye kalanları da daha az gelişmiş ülkeler ihraç ediyor. Biz ne yapıyoruz? Bizim tarım topraklarımızı biz bir kere betonlaştırıyoruz. 3.5 milyon hektar alan, yani bir Belçika büyüklüğünde alanımız gitti. Yabancılara topraklarımızın satışını kolaylaştıran düzenlemeler yapıyoruz. Peki başka bir ülkeden tarım topraklarına alabiliyor musunuz, mümkün değil.

Türkiye`deki tarım topraklarını ağırlıklı olarak hangi ülkeler, nerelerden yapıyor?

Yabancıların Türkiye`de toprak edilmesi ile ilgili net bilgilere ulaşmak mümkün değil. Doğrudan yabancıları kendi adları ile aldıkları topraklara ilişkin bilgilere ulaşabilse de, bunların ortaklar, şirketler aracılığıyla aldıkları toprakları bilmek çok mümkün görünmüyor. Şirketinin ortakları ve ortaklık paydalarını bilmemiz her zaman mümkün değil. Başlangıçta araziyi satın alan şirketlerin el değiştirmesi de satın almaların takibini zorlaştıran bir unsur. En çok toprak alınan yerler Çukurova, GAP bölgesi ile verimli İç Anadolu toprakları. Çünkü çifçinin üretme gücü kalmadı, girdi maliyetleri çok yüksek. Gübre, işçi, sulama, mazot yüksek, her şeyden önce bu girdi maliyetleri ile üretim yapamıyoruz zaten çiftçi.Üretim yapamadığı için de borç alıyor.

 Bu borçların seviyesi nedir?

Bugün çiftçi kayıt sistemine kayıt olan 1,7 milyon çiftçi üretimi var. Toplam üreticisi ise 3 milyona yakın seviyededir. Enteresan bir bilgi vereyim, kayıtlı çiftçilerden görüyoruz ki, çiftçinin en az % 90’ı bankalara borçlu durumdadır. Borçlu bir adam para kazanamazsa tabii ki satacak tarlasını çünkü tek güvencesi bu. Zira bankalar haciz koyuyor borcunu ödeyemediği için. Peki satın alacak adamın parası var mı? Maalesef onun da yok. Peki kime satıyor? İşte tam bu aşamada Türk ortaklı yabancı şirketler geliyor ve çiftçinin tarlasını satın alıyor. TMMOB’un kayıtlarını incelediğimizde, Türkiye`de son dönemde yabancı birçok çalışanın geldiğini gördük. Bunlar bizim mühendis ihtiyacımız olduğundan gelmedi. Bunlar bu Türk ortaklı yabancı şirketlerin ya müdürleri ya da sahipleri ya da ortaklarıdır.

Toprak Koruma Kurulları tam olarak ne işi ne işe yarıyor gerçekten?

Adı üstünde Toprak Koruma Kurulları;  tarım topraklarını kurumayı amaç edinmesi gerekirken, tarım topraklarının amaç dışına çıkmasının aracısı olarak görev yapıyor. Her ilde kurulan, başkanlığını valinin yaptığı bu kurulun 9 üyesi var. Kurul üyesinden 6-7 tanesi zaten Valinin kendi elemanı. Kolaylıkla birinci sınıf tarım arazisi amaç dışına çıkarıyorlar. En son, üzülerek söylüyorum, Eskişehir`deki termik santrali, aslında 1. sınıf tarım arazisi. Yani 1. sınıf tarım arazisini, birçok rapora ve bilirkişi görüşüne rağmen termik santral yapıyorlar. Bakın şehir hastaneleriyle anlaşmalar var. Garanti verecek hastaneler kurdular şehir dışında. Yine köprüler, havaalanları yapıyorlar. Peki bunların çoğu nereye yapılıyor? Bunların çoğu, alternatif alan arayışına girilmeden, 1. sınıf tarım arazisine yapılıyor.

Toprak Mahsulleri Ofisi’nin bir bir satıldığı ortaya çıktı. Bu durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Faaliyet konuları ile ilgili olmak üzere, yurt içinde ve yurt dışında her türlü alım, satım, nakliyat, imalat, depolama ve muhafaza  işleri için şirket ve kooperatifler kurmak veya bu amaçla kurulan ortaklıklara katılmak gibi birçok faaliyet alanı var. Bu depoları yenilemek, modernize etmek yerine satılmasını uygun bulmuyorum. Bunlar üreticinin aleyhine gelişmelerdir.

Tohumda durum nedir? Zira son dönemde en çok konuştuğumuz konulardan biri de ithal tohum…

Bugün tohumumuz gelişiyor diyoruz ama kullandığımız tohumun % 80’i ithal tohumlar, dışarıdan geliyor. Patates tohumununda, pamuk tohumunun da % 80’i ithal. Bir tek iyi dediniz buğday tohumu. Tarım teşkilatlarının yaptığı çalışmalarla ithal oranı çok düşük olan tohumda. Yani buğday konusunda gelişme var. Pirinç, çeltik konusunda bir gelişme var. Onun dışındaki tohumların tamamının büyük bir bölümü dışarıdan ithal geliyor.

 (BİRGÜN GAZETESİ- Meltem YILMAZ)

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen tıklayınız.

 

Okunma Sayısı: 970
Fotoğraf Galerisi