BURSA SU PLATFORMU `DÜNYA SU GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI`
Platform adına basın açıklamasını Şube Başkanımız Doç. Dr. Ertuğrul AKSOY kamuoyu ile paylaştı.
Şubemizin de bileşeni olduğu Bursa Su Platformu Dünya Su Günü nedeniyle 22 Mart 2014 Cumartesi günü BURSA SUYUNA SAHİP ÇIKIYOR "SUSMA SUSUZ KALMA" sloganıyla Doğancı Barajı‘nda yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirildi.
Basın açıklmasını platform bileşenleri adına Şube Başkanımız Doç. Dr. Ertuğrul AKSOY kamuoyu ile paylaştı.
Yürüyüşe ve basın açıklamasına katılan platform bileşeni üyeleri bir kez daha tüm canlılar için suyun bir yaşam hakkı olduğunu, su varlıklarının kamusal varlıklar olduğunu, su hizmetlerinin de kamusal hizmet alanı olduğunu, suyun bir rant aracı yapılarak satılmaması, kirletilmemesi, şişelenmemesi gerektiğini bir kez daha güçlü bir biçimde haykırdı.
Basın açıklaması ve yürüyüşe Bursa Su Platformu bileşeni kurumların yönetici ve üyeleri ile Bursa‘da sularını kirleten mermer ve taş ocaklarına karşı mücadele veren Orhaneli Başköy Köyü‘nün köylüleri katıldılar.
Basın açıklamasına Şubemiz adına Şube Başkanımız Doç. Dr. Ertuğrul AKSOY, Yönetim Kurulu üyelerimiz Sadettin IŞIK, Yrd. Doç. Dr. Barış Bülent AŞIK, Abdullah TAYYAR ve üyelerimiz katılarak destek verdiler.
BURSA SUYUNA SAHİP ÇIKIYOR "SUSMA SUSUZ KALMA"
22 Mart 2014
Türkiye`de son 50 yılın en kurak ve sıcak geçen aylardan sonra son günlerde yağan yağmur ve kar yağışının yeterli olmayacağı susuz bir yaza hazırlıklı olmamız gerektiği, barajlardaki su seviyelerinin hala kritik eşiklerde olduğu bir gerçek.
Ormanların, sulak alanların yok edilişine ek olarak artan fosil yakıt kullanımı, sanayileşme ve şehirleşmenin neden olduğu küresel ısınma, gelecek yıllarda, daha uzun, daha sık kurak ve sıcak dönemleri yaşamamıza neden olacaktır.
1920‘ li yıllardan günümüze yeryüzü ortalama sıcaklığının 0,9 oC artması tüm canlı yaşamı tehdit eder duruma gelmiştir. Mevsimsel dengesizliklerin, kuraklığın şiddetlenmesinin en önemli nedeni iklim değişikliği olup geleceğimizi bu olguya göre planlamamız her damla suyumuzu korumamız ve temiz kalmasını sağlamamız bir zorunluluktur.
Küresel iklim değişikliğine bağlı doğal dengenin, geri dönüşü olmayan bir şekilde insanların da katkılarıyla hızla bozulması; su krizlerinin, kuraklığın, kıtlığın ve açlığın yaşanması açısından hem dünya hem de ülkemizin çok kritik bir eşikte olduğunun göstergesidir.
Ülkemizin 2013 yılı nüfusu (76,66 milyon) ve tüketilebilir su potansiyeli (112 milyar m3) dikkate alındığında, hesaplanan kişi başına yıllık olarak düşen kullanılabilir su miktarı 1460 m3 dür.Bu oran ile Türkiye‘ nin su noksanı bir ülke olarak su zengini (>7000 m3) ülkeler sınıfından çok , su fakiri ülkeler sınıfına (<1000 m3/kişi yıl) yakın olduğumuz bilinmelidir.
Gerçeklerden uzak, uluslararası sermaye tekellerinin, şirketlerin karını, çıkarlarını vatandaşların ve tüm canlıların haklarından , çıkarlarından üstün gören siyasi anlayış , bir yandan küresel iklim değişikliğini derinleştiren, küresel ısınmayı körükleyen, enerji ve ekonomi politikalarını uygulamaya devam eder iken, bir yandan da kuraklıkla mücadele ettiklerini, hiç görmediğimiz, varsa da kağıt üstünde olan ve uygulamaya geçmeyen kuraklıkla mücadele eylem planlarının bulunduğunu hatta, planların A, B, C senaryolarını içerecek biçimde hazırlandığını açıklamaktan utanmamaktadırlar.
Ülkeyi yönetenlerin rant yaratma ve tüm canlılar için yaşam hakkı olan su varlıklarımızı rant aracı görme anlayışlarının, yeni barajlar, havzalar arası taşıma sular, yer altı su kuyuları, su kesintileri gibi önlemlerin her geçen yıl daha fazla derinleşen kuraklığa çözüm olmayacağını, kuraklık ve susuzluğun kader olmadığını ve önerilen çözümlerin sorunu çözmekten çok , kuraklığı daha doğrusu su krizini daha derinleştirdiğini söyleyebiliriz.
Küresel iklim değişikliğine, su krizine, kuraklığa, kıtlığa, açlığa neden olanları durdurmak için, bütün insanlar ile canlı yaşamının hakkı olanı elde etmek için tek yolun halkımızın birlik ve mücadele ruhunu yükseltmekten geçtiğini biliyoruz.
BURSA SUYUNA SAHİP ÇIKIYOR "SUSMA SUSUZ KALMA" sloganıyla DOĞANCI Barajı`ndan 22 Mart Dünya su gününde bir kez daha tüm canlılar için suyun bir yaşam hakkı olduğunu, su varlıklarının kamusal varlıklar olduğunu, su hizmetlerinin de kamusal hizmet alanı olduğunu, suyun bir rant aracı yapılarak satılmaması, kirletilmemesi, şişelenmemesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.
Su, şirketlerin üzerinden kâr elde edeceği bir meta olmadığı gibi devletlerin şiddet ve savaş aracı da olmamalıdır. Su, tüm canlıların hakkı olan bir yaşam kaynağıdır.Su boşa akmaz…
Herkesin suya ulaşmasını güvence altına alan bir gelecek ve bir yönetim anlayışı,
Ülkemizin tüm şehirlerinde suyun tasarruflu kullanılmasını özendirmek için her eve 10 m3 ve altı su kullanımının ücretsiz olmasını,
Ülkemizin bütün yerleşimlerinde çeşmelerden içilebilir nitelikte su akması için gereken çalışmaların yapılmasını ve kontörlü su sayaçlarıyla, suya erişim hakkının ön ödemeli sisteme dönüştürülmesine son verilmesini,
Ormanlarımızın, su kaynaklarımızın ve beslenme havzalarının rant uğruna yok edilmemesini,
Su kaynaklarımıza, beslenme havzalarına, ormanlara zarar veren kaynakların kirlenmesine ve yok edilmesine neden olan taş ve madencilik faaliyetlerinin durdurulmasını ve ruhsatların iptal edilmesini,
Yer altı/yer üstü tüm su kaynaklarının 49 yıllığına özelleştirilmesine veya yerli ve yabancı tekellere satılmasına neden olacak Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan Su Kanununun ve ilgili maddelerinin iptal edilmesini;
SAĞLIKLI ÜRETİM İÇİN, SAĞLIKLI BESLENME İÇİN, SAĞLIKLI NESİLLER İÇİN, TÜM CANLILAR İÇİN, GELECEĞİMİZ İÇİN TEMİZ SU, KİRLETİLMEMİŞ SU İSTİYORUZ.
Dünyada 2 milyar insanın temiz sudan mahrum yaşadığını,
Birleşmiş Milletlere göre; 2025 yılında dünya nüfusunun tahminen 2/3ü temiz ve içilebilir sudan mahrum kalacağını,
Dünyada 2.6 milyar insanın, arıtma tesislerinden geçirilmemiş su kullandığı veya temiz suya erişemediği için, her yıl 6 milyona yakın insanın bulaşıcı hastalıklardan yaşamını yitirdiğini,
Günümüzde her 21 saniyede 1, her 1 dakikada 3, her 1 saatte 171, her 1 günde 1.656 çocuğun kirli sudan kaynaklanan hastalıklar nedeniyle öldüğünü,
Her yıl temiz ve yeterli suya ulaşamadıkları için 5 yaş altı 1,5 milyon çocuğun hastalanarak öldüğünü,
Su zengini değil su azlığı çeken bir ülke olduğumuzu (1460 m3/ kişi yıl ); nüfus artışımız ve iklim koşulları böyle devam eder yakın bir gelecekte su fakiri (1000 m3/kişi yıl daha az) bir ülke olacağımızı,
Her yıl 1 milyondan fazla artan nüfusumuz nedeniyle kişi başına düşen suyumuzun yılda 21 m3 ve daha fazla azaldığını,
Suyun tüm canlıların yaşamak için her gün içmek zorunda olduğu bir sıvı, bir ilaç olduğu BİLİYOR MUSUNUZ ?
Saygılarımızla.
BURSA SU PLATFORMU