CACIK BİLE TEKLİKEDE-12.03.2009-CUMHURİYET

MERKEZ
12.03.2009
 

GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Cacık Bile Tehlikede...
Yöneticilerimizin ve uygulayıcılarımızın ağzından neredeyse bal damlıyor.
Bir yandan Türkiye‘nin en demokratik, yargı bağımsızlığının en üst düzeyde var olduğu, ekonominin tıkırında gittiği bir ülke olduğunu söylüyorlar.
Ardından da Türkiye‘yi kurtarma girişimlerini anlatıyorlar.
Tabii en başta da Türkiye‘yi laiklikten kurtarma çabaları ve bunun için yürütülen işbirliği gündeme geliyor.
Bana sorarsanız artık kanıksayanlar nedeniyle böylesine sorunlarımız yok sayılabilir(!).
O nedenle de en önemli sorun olarak ortaya "cacık yapamama tehlikesi" çıkıyor.
Yazılıp çizilenlerden öğrendiğimize göre Gıda Kodeksi‘nde yoğurtla ilgili bir değişiklik yapılmış ve bu değişiklik, uzmanlardan oluşan alt komisyonda onaylanmamasına karşın üst komisyonda onaylanıvermiş.
Ziraat Mühendisleri Odası, yapılanın bir skandal olduğunu belirterek ilgililerin dikkatini çekmeye çalışıyor.
Zaten aynı zamanda bir skandallar ülkesine döndüğümüz için etkili olacağını sanmıyorum.
Ama, büyüklerimizden hangisinin oğulcuğunun, yeni yönteme göre içine çeşitli katkı maddelerinin konulmasını da kolaylaştıran değişiklikten yararlanmaya niyetlendiğini doğrusu merak ediyorum.

·•• Türkiye‘deki büyük çoğunluğun hayvansal proteinden yoksun bir beslenme yöntemini uygulamak zorunda olduğunu biliyoruz.

Büyüklerimiz, yoğurttaki protein miktarını azaltarak bu beslenme rejimine yeni katkılarda bulunduklarını galiba anlamak istemiyorlar.
Bu yaklaşım "Cacık yiyip de ne yapacaklar. Zaten Türkiye sayemizde cacık gibi oldu" düşüncesinden kaynaklanmış olabilir mi?

·•• Dikkat ediyorsunuzdur. Türkiye‘de artık şakalar bile acıtmaya başlamış durumda. Ama gelin şakayı sürdürmeye çalışalım.

Başkan Obama ile Dışişleri Bakanı Bayan Clinton, hop oturup hop kalkmış ve densizlik yapan Washington Post‘a bir iyilik yapmaya niyetlenmişlerdir.
Gazete, Bayan Bakan‘ın Ankara ziyaretinde iktidara yağcılık yapmasının, Amerikan‘ın siyaset geleneğine ve sunuş bölümünde imzası bulunan insan Hakları Raporu‘na yakışmadığını yazmış.
Bayan Bakanı eleştirirken, Türkiye‘nin durumunu da ele alıp veryansın etmiş.
Türkiye‘de çıkan bir gazete yazmış olsaydı, hem 301 ‘inci maddeden suç ihbarı, hem de yüklüce bir tazminat davası gündeme gelirdi. Amerikalı liderler dünyayı yönetmeye soyunmuşlar ama dünyadan haberleri yok.

·•• Önceki gün ifade özgürlüğünü savunma yolunda bir silahlı saldıraya kurban giden Çetin Emeç‘i, aramızdan ayrılışının 19‘uncu yılında bir kez daha andık.

Çetin Bey‘in ardıllarından Ertuğrul Özkök konuşmasında bir gerçeği de şöyle vurguladı: "Son bir iki yıldır gazeteci öldürmeye teşebbüs yok ama, gazete öldürmeye tam teşebbüs var.
Hem de suçüstü gözler önüne serildi." 1957‘de yazı işleri müdürüm olan Emeç‘i özlemle anıyor ve saygı sunuyorum.

Okunma Sayısı: 734