ÇALIŞMA BAKANLIĞI VE HÜKÜMETİ UYARIYORUZ! İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ALANI YAP-BOZ TAHTASI DEĞİLDİR! İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ PAZARLAMAKTAN VAZGEÇİN!

ÇALIŞMA BAKANLIĞI VE HÜKÜMETİ UYARIYORUZ! İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ALANI YAP-BOZ TAHTASI DEĞİLDİR! İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ PAZARLAMAKTAN VAZGEÇİN!
ANTALYA
29.12.2010
 

 

BASINA VE KAMUOYUNA

ÇALIŞMA BAKANLIĞI VE HÜKÜMETİ UYARIYORUZ!

İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ALANI YAP-BOZ TAHTASI DEĞİLDİR!

İŞÇİ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİ PAZARLAMAKTAN VAZGEÇİN!

  

Bilindiği gibi yaşam hakkı; insanların en temel, en doğal hakkı, vazgeçilmezidir. Doğal olarak bu alanda düzenleme yapacak olanların, bu en temel hakkı koruyucu, sağlıklı yaşamı destekleyici kararlar alması ve uygulaması beklenir.

Son SGK istatistiklerine göre; halen kayıtlı birmilyonotuzaltı bin işyerinin %97‘si 1-49 arasında işçinin çalıştığı yerler olup, ölümcül iş kazalarının %98‘i KOBİ‘lerde meydana gelmekte ve ne acıdır ki yasal kapsam dışında kalan en çok sıkıntılı bu alanda en ufak bir düzenleme getirilmemiştir.

6009 sayılı Torba yasa ve sonrasında 27 Kasım 2010 tarihinde çıkan yönetmelik tam tersini yapmakta, İşçi sağlığını ve güvenliğini Pazar haline, can pazarına dönüştürmekte ve taşeron OSGB (ortak sağlık güvenlik birim)‘lerinin  rant hırsına, insafına bırakmaktadır. Bunun bedelini ise işçilerimiz kanlarıyla, canlarıyla ödemektedir.  Soruyoruz bu hangi akla, hangi vicdana sığar? İş hayatını işçi sağlığı ve güvenliğini düzenlemeyen, aksine daha da karmaşık hale sokan  iş kazalarını, ölümleri  artıracak bu ve benzeri uygulamaların vebalini, sorumluluğunu da  bu alanın gerçek temsilcilerini görmezden gelenler, uyarılarını kulak ardı edenler ödeyeceklerdir, ödettireceğiz.

     Temel yaşam hakkından yola çıkarak bizler, yani bu alanın gerçek temsilcileri olarak görevimiz olan insan sağlığı-işçi sağlığını korumak, ölümleri, iş kazalarını, meslek hastalıklarını önlemek için dün olduğu gibi bugün ve yarın da biran bile tereddüt etmeden tüm gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz. Daha önce de defalarca uyardık. Yine uyarıyoruz! Ölümlü iş kazaları sıralamasında dünya üçüncüsü olan ülkemizde her 5 dakikada bir iş kazası meydana gelip, çalışanlar sapır sapır dökülürken ve de ölürken işçi sağlığı ve güvenliğini pazarlamak hangi vicdana, hangi akla sığar

Çalışma alanında işçiler ve sendikalar, işçi sağlığı alanında hekimler, tabip odaları ve TTB, İş Güvenliği Alanında Mühendisler ve TMMOB yani bizler dışarıda bırakıldık. Hiçbir önerimiz dikkate alınmamıştır.

Peki ne olmuştur?

Çalışma Bakanlığı Antalya‘da 27 Kasım 2010 tarihinde adeta dalga geçer gibi bir çalıştay düzenlemiş, çalışma alanını düzenlemeyi amaçlayan çalıştayın açılışında da yeni bir yönetmelik çıktığını ilan etmesi konuya ne kadar duyarsız olduğunun açık seçik beyanıdır.

Çalışma Bakanlığı adeta hazine bulmuş gibi bu alanı, taşeron OSGB‘lere  pazarlamış, işçi sağlığı ve güvenliği hizmetlerini darmadağın etmiş yıllardan beri tanık olduğumuz hukuk dışı uygulamalarına yenilerini eklemiştir.

Daha önceleri de Hukukun üstünlüğü, adalet tecelli ederek hem TTB hem de TMMOB‘un açtığı davalarla Danıştay Yönetmelikleri iptal etmiştir. Çünkü yapılan düzenlemeler işçi sağlığı ve güvenliği alanının temsilcilerinin içinde olmadığı düzenlemeler olup hukuka, yasalara. Anayasaya, İLO sözleşmelerine aykırıdır.

23 Aralık Perşembe günü Danıştay 8. dairesi Kocaeli Tabip Odası‘nın açtığı davayı sonuçlandırdı.

Ne demiştir hukuk;

1- 6023 sayılı yasanın 4. ve 5. maddeleri yasal ve hukuken geçerlidir. Tabip Odalarının onayı olmadan işyeri hekimliği yapılamaz, yaptırılamaz.

2- işyeri hekimi işyeri sağlık güvenlik birimi (İSGB)‘nde bağımsız olarak çalışabilir. Taşeron OSGB‘lerle mesleki bağımsızlığa ipotek konulamaz.

3- 10 Kasım 2010 tarihindeki bu kararla 6009 sayılı Torba Yasa şeklinde 1 Ağustos 2010 tarih ve 27659 sayılı Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren kanunun bazı kısımları, yani YASAL ÇATI ÇÖKMÜŞTÜR.

4- Bu Torba Yasa‘ya dayanılarak 27 Kasım 2010 tarihinde çıkarılan yönetmelikleri, özellikle işyerlerine hekim önerilmesi ve çalışma onayı verilmesindeki tabip odalarını devre dışı bırakan hükümlerin YASAL BİR DAYANAĞI KALMAMIŞTIR.

5- TTB ve TMMOB‘un Danıştay‘a açtığı dava sonucunda bu yönetmeliklerin yine akıbeti hukuken geçersiz kılınması şeklinde tecelli edecek gibi görünmektedir.

6- Tıp fakültesi mezunu hekimlerin sertifikalandırılması Anayasa‘ya göre Üniversiteler ve Eğitim Hastanelerinin görevidir, bu yüzden yönetmeliklerdeki sertifika eğitimi verilmesi  ile ilgili özel ticari kuruluşlara tanınan yetkileri içeren  maddeler ilk olarak yürütmesi durdurulacak maddelerdir...

Bu yüzden 2003‘ten önce ve sonra sertifika alan işyeri hekimleri ve iş güvenliği mühendisleri/uzmanları, geçtiğimiz sefer olduğu gibi son ana kadar Danıştay‘ın kararını ve TTB ile TMMOB‘un izleyeceği politikaları takip etmeli, ehliyette işyeri hekimliği/uzmanlığı sertifikası da veren, yanında kaplıcalarda İSİG kampı da düzenleyen, iktidarın desteği ve teşvikiyle temel eğitimler için işyeri hekimleri/iş güvenliği mühendis ve uzmanları üzerinden rant hesapları yapıp 2500 TL‘den kapı açan  ‘dershanelere geçen sefer olduğu gibi teveccüh etmemelidirler‘...

Bu yargı kararından sonra Taşeron İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Hizmeti  vermeyi düşünen OSGB şirketleri ile eğitim şirketlerinin ; geçen dönemde olduğu gibi uğrayabileceği maddi ve manevi kayıplarını düşünerek kararlarını bir kez daha gözden geçirmelidirler..

Hal böyle iken, son günlerde çıkarılan yasa ve yönetmelikler gerekçe gösterilerek işyeri hekimliği onay belgesi için başvuran ve halen işyeri hekimliği yapan meslektaşlarımıza, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri ile kimi işverenlerce tabip odaları onayları ve yetkileriyle ilgili gerçek dışı ifadelerde bulunulduğu ve artık tabip odalarından onay alınmasına gerek olmadığı şeklinde görüşler dile getirilmektedir..

Ancak belirtmek gerekir ki, 6023 Sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu, ilgili diğer düzenlemeler ve mahkeme kararları incelendiğinde, meslek örgütünün yetkileri ile hekimlerin ve hekim çalıştıran kurumların yükümlülükleri açıkça görülmektedir.

Bu çerçevede, işverenler ve hekimlerin yasalar karşısındaki sorumlulukları ile Türk Tabipleri Birliği‘nin görev ve yetkileri  hakkındaki hükümlerini bir kere daha hatırlatmakta yarar görüyoruz,, Aksi davranışlar karşısında bugüne kadar olduğu gibi meşru ve yasal her türlü müdahale ve mücadeleyi sürdüreceğimizi bilmenizi isteriz.

Antalya‘daki işçi sağlığı ve güvenliği alanını temsil eden Sendikalar ve TMMOB yöneticileri ile birlikte hareket eden TTB ve Antalya Tabip Odası bugün olduğu gibi bundan sonra da inancı, mücadeleci azmi, kararlılığı ve çelikleşmiş iradesiyle dik durmaya devam edecek. populizm ve pragmatizmden uzak, ilkeli çalışmalarına devam edecek ve onur mücadelesinden asla taviz vermeyecektir.

Hekim yada işveren olarak tabip odasını, meslek odalarını by-pass ederek devre dışı bırakmak isteyenlerle yani bu alanın gerçek sahiplerini, olmazsa olmazlarını, sendikalarını görmezden gelenlerle, baskı altına almaya çalışanlarla içerisinde mesleki bağımsızlığın olmadığı, işçi sağlığı ve iş güvenliğini pazar haline getiren, bilgi kirliliği yaratarak işvereni kendileriyle anlaşmaya zorlayan OSGB‘ler ve onlarla işbirliği yapanlarla, sonuna kadar mücadele edeceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın.

 

DESTEKLEYEN KURULUŞLAR

ANTALYA TABİP ODASI                                                                       TMMOB ADINA

BÜRO EMEKÇİLERİ SENDİKASI                                                     ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASI

DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU                         KİMYA MÜHENDİSLERİ ODASI

SOSYAL İŞ SENDİKASI                                                                 MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI                     ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI

TÜRK SAĞLIK-SEN                                                                       ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI

TÜRKİYE İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU

ANTALYA İŞ SAĞLIĞI İŞ GÜVENLİĞİ DERNEĞİ

 

 

Okunma Sayısı: 1171
Fotoğraf Galerisi