ÇARPIK KENTLEŞME VE DOĞA KATLİAMLARINI, DOĞA AFFETMİYOR!
14 Temmuz 2021 tarihinde Rize ve ilçelerinde yaşanan ve 6 yurttaşımızın hayatını kaybettiği, 2 yurttaşımızın ise hâlâ kayıp olduğu sel felaketine ilişkin, TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi.
YAŞANAN SELLER DOĞAL AFET DEĞİLDİR!
Yapılan bilimsel çalışmalar, ülkemizin de içinde yer aldığı Doğu Akdeniz Havzasının, iklim değişikliğine karşı en duyarlı alanlar arasında bulunduğunu göstermektedir. İklim Değişikliğinin temel göstergesi olan sıcaklık bölgesel olarak farklılıklar gösterse de küresel ölçekte artmıştır. Sıcaklığa bağlı olarak da yağışlarda düzensizlikler ve şiddet artışları yaşanmaktadır.
Türkiye yıllık ortalama sıcaklıkları özellikle son yirmi yılda ortalamaların üzerinde gerçekleşmiştir. Bu artışa bağlı olarak yağışlarda düzensizlikler yaşanmakta, yağış şiddet tekerrürlerinde yüksek değerler ve yeni ekstremler görülmektedir. Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgesi olan Doğu Karadeniz Bölgesinin, özellikle Temmuz ve Ağustos aylarında çok şiddetli yağışlara maruz kaldığı, sel, taşkın ve heyelan gibi afetlerin hemen hemen her yıl yaşandığı bilinmektedir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yıllık olarak hazırlanan meteorolojik karakterli ve doğa kaynaklı afetler raporlarına göre 2000’li yıllardan itibaren afet sayılarında önemli artışlar yaşandığı görülmektedir. Yapılan istatistikler, özellikle son 3 yılda Şiddetli Yağış ve Sellerin önemli ölçüde arttığını göstermektedir.
Rize’de yaşanan şiddetli yağış sonucu oluşan sel felaketinde 6 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 2 vatandaşımızın ise kayıp olduğunu üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. Ne yazık ki, yaklaşık bir yıl önce, 22 Ağustos 2020 günü Giresun’da yaşanan sel felaketinde de 16 yurttaşımız hayatını kaybetmişti.
Hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına baş sağlığı diliyor, kayıp olarak bildirilen vatandaşlarımıza bir an önce ulaşılmasını bekliyoruz.
Son yıllarda yaşanan sel felaketlerinin temel nedenleri, iklim değişikliğinden ziyade, insan kaynaklı doğa tahribatları, yanlış su politikaları, HES’ler, plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile merkezi ve yerel yönetimlerin kentleri rant politikalarına teslim etmesidir.
Dereler üzerinde, birbirinin peşi sıra onlarca HES kurularak, doğal akış engellenmektedir. Bu nedenle; yanlış su yönetimi ve HES politikaları sonlandırılmalıdır.
Çarpık kentleşme sonucu, dere taşkın alanları ve dere yatakları yapılaşmaya açılmıştır. Dere yatakları acilen rehabilite edilmeli, heyelan riski olan alanlar yapılaşmaya açılmamalı bu alanlar üzerindeki mevcut yapılar kaldırılmalı ve tekrar yapılaşmaya açılmaması için Anayasal korumaya alınmalıdır.
Öte yandan büyük bir yanlış olan Karadeniz sahil yolu yüksek eğimle gelen suyun drenajını engellemekte, meydana gelen su baskınları pek çok vatandaşımızın ölümüne sebep olmaktayken Karadeniz Bölgesindeki 11 ilden geçerek Sakarya’ya ulaşan sahil yolunun devamının yapılması olsa olsa aymazlıktır.
Hızlı nüfus artışından dolayı kentlerimizin altyapısı yetersizdir. Özellikle büyük kentlerimizde bulunan birleşik kanalizasyon sistemleri aşırı yağışlarda yetersiz kalmaktadır. Büyükşehirler başta olmak üzere, tüm yerleşim birimlerinde ayrık sistem kanalizasyon altyapısı oluşturulması için yerel yönetimlere yeterli kaynak ayrılmalıdır.
Doğa katliamları devam ettikçe, yerleşim birimlerimiz rant politikalarına teslim edilerek beton ve asfalt yoğunluğu arttırıldıkça sel ve taşkınların olması kaçınılmazdır.
Emin Koramaz
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı