ÇEVRECİNİN DANİSKASI BAKIN NE YAPIYOR?-EVRENSEL 16.3.2009
Gerek ülkemizde gerekse tüm dünyada dillendirilen su sorununa karşı Dünya Su Forumu küresel politikaları belirliyor. Çözüm: Su kaynaklarının özelleştirilmesi ve suya zam yapılması! Kaynaklarımızın daha etkin ve verimli kullanılması için de bu forum, 16-22 Mart tarihleri arasında ülkemizde yapılacak.
AHMET ATALIK TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İst. Şb. Bşk.
Su tasarrufu konusunda bizlere hep nasıl diş fırçalayacağımız, çamaşır yıkayacağımız, sifonu kullanacağımız, hatta banyo yapacağımız filan anlatıldı. Bu tedbirlerin hepsi kentsel su kullanımına yöneliktir ve toplam su kullanımımızdaki oranı sadece yüzde 16‘dır. Oysa suyumuzun yüzde 72‘sini tarımda kullanıyoruz. Nasıl kullanıyoruz, bir bakalım.
Ülkemizde yüzde 92 oranında yüzey sulama yöntemleri kullanılıyor. Bu yöntemde bitki, tarlaya verilen suyun ancak yüzde 40‘ından yararlanabiliyor. Yani yetişme periyodu boyunca bitkiye ihtiyacı olan 1 ton suyu verebilmek için tarlaya 2.5 ton su vermek gerekiyor. Suyun ziyan edilmesinden başka bakın daha neler oluyor; bitki, besin maddelerini kök bölgesinden uzaklaştırarak toprağı verimsizleştiriyor ve taban suyunu kirletiyor. Erozyona neden olarak yine toprağı verimsizleştiriyor ve yüzey su kaynaklarını kirletiyor. Ayrıca toprakta tuzlanmaya ve ilerleyen aşamalarda çölleşmeye neden olabiliyor. Bu sefer toprakta yeterli nem olsa da tuz nedeniyle bitki yararlanamıyor.
Oysa yağmurlama sulamada bitki, suyun yüzde 70‘inden, damla sulamada ise yüzde 90‘ından faydalanabiliyor. Sulama sahalarımızda yüzey sulama yöntemleri yerine yağmurlama ve damla sulama gibi basınçlı sulama yöntemleri uygulansa, yılda yaklaşık 10 milyar metreküp su tasarrufu sağlanabilecek. Günümüzde sanayide ve kentlerimizde kullanılan yıllık su miktarımızın 12 milyar metreküp olduğu dikkate alındığında, tarımsal sulamada yöntem değişikliğiyle sağlanan tasarrufun önemi daha iyi anlaşılacaktır. Peki, bu konuda suçlu çiftçi mi? Hayır; devlet bu sulama tesislerini inşa etti.
Kendisini çevrecinin daniskası olarak tanımlayan Başbakanımız ne yapıyor? Hemen konuya el attı ve çiftçiye damla sulama kredisi sağlandı. Bu sistem nasıl kuruluyor? Mesleği önemli değil, bir defter kağıdına boruları ifade eden çizgiler çiziliyor ve bu kağıt parçasıyla kredi alınıyor. Sonrasında da projeci uzman boruları çiftçiye bırakıyor; "Sen kuruverirsin" temennisiyle yoluna devam ediyor. Çiftçi, meyve bahçesine 3 metre yüksekten su damlatmaya çalışıyor, su toprağa ulaşmadan buharlaşıp gidiyor tabii. Çiftçi de "Bu mu tavsiye ettiğiniz sulama?" diye, haklı olarak sitemde bulunuyor.
Bu arada çevrecinin daniskası, kırsal alana sulama da dahil altyapı yatırımları götüren uzman kuruluş Köy Hizmetleri‘ni de 2005‘te kapattı. DSİ ise son 15 yıldır Dünya Bankası‘nın tavsiyesi ile tesis ettiği sulama sahalarının yüzde 96‘sını kullanıcılarına devretti ve artık hizmet götürmüyor. Artık kırsal alana sulama yatırımları götüren DSİ ve Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü yok.
Su tasarrufu sağlayacağız diye topraklarımızı tümüyle çölleştirmemiz tehlikesi de var. Sulama yöntemleri, gönlümüzden geçene göre değil iklim, topoğrafya, su kaynağı, ekilecek bitki çeşidine göre değişiyor. Örneğin, sulama suyunda tuzluluk sorunu varsa damla sulama, toprağın kendisinde tuzluluk problemi varsa yağmurlama sulama kullanılması gerekir. Şayet konu çiftçinin inisiyatifine bırakılır, doğru yöntem seçilmezse, topraklarımızın çölleşmesinin sorumlusu çiftçi değil, çevrecinin daniskası olur.
Sorunun kaynağı ve çözümü belli iken, ülkenin bunu başarabilecek son derece deneyimli kadroları varken, AKP iktidarı, yanlışlarını devam ettirmekte ve tercihini Dünya Su Forumu‘ndan yana kullanmaktadır.