ÇORUM İL TEMSİLCİMİZ KURAKLIK İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI YAPTI

KONYA
17.03.2014
 

 

Son günlerde gerek yazılı ve görsel basında kurak geçen yaz ve günümüzdeki yağış azlığından gündeme gelen kuraklık ile ilgili zaman zaman yazılı ve görsel basından gelen duruma ilşkin değerlendirmeler odamızca da yapılmış olup, genel bir değerlendirme için basın açıklması yapma gereği duyulmuştur.

TÜİK`in 2013 yılı verilerine göre ülkemizin toplam tarım alanı 38,4 milyon hektardır. Bunun %53,6`sı işlenen tarım alanlarından, %38`i çayır ve mera arazilerinden, %8,4`ü meyveler, içecek ve baharat bitkileri alanından oluşmaktadır. İşlenen tarım alanlarımızın %56`lık kısmında tahıl ekimi yapılmakta olup tahıl alanlarının da %67,4`ünde buğday tarımı yapılmaktadır. Tahıl üretiminin de yaklaşık %60`ını buğday tek başına oluşturmaktadır.

Yeni tarım yılı Ekim 2013 tarihi itibarı ile başlamıştır. Mevsim itibarıyla en yaygın ekimi yapılan tarım ürünlerimiz ise serin iklim tahıllarıdır. TÜİK`in 2013 yılı verilerine göre ülkemizde buğday ekim alanlarının %25`i sulu tarım arazilerinden, %75`i ise kuru tarım arazilerinden oluşmaktadır. Buna karşın üretimin %37`si sulu tarım arazilerinden elde edilirken, %63`ü kuru tarım arazilerinden sağlanmıştır. Buğday tarımımızın çok büyük bir bölümünün kuru tarım arazileri üzerinde yapılıyor olmasından dolayı bu alanlara düşen yağışın miktarı, şekli ve periyodu büyük önem arz etmektedir.

Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü kuraklığı üç safha altında incelemektedir; meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklık. Meteorolojik kuraklık, yağış miktarında uzun yıllar ortalamalarına göre meydana gelen azalma olarak tanımlanmaktadır. Tarımsal kuraklıkta ise toprakta bitkinin kök bölgesi içinde bitkinin yararlanabileceği suyun miktarı esas alınmaktadır. Bitkilerin su ihtiyacını karşılayacak miktardaki suyun toprakta bulunmadığı süreler tarımsal açıdan kurak olarak belirtilmektedir. Ülkemizde buğday ekim zamanı bölgelere göre farklılıklar göstermekle birlikte Eylül-Aralık ayları aralığında, yoğunluklu olarak da Ekim-Kasım ayları içinde yapılmaktadır. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre 2013 yılı Sonbahar mevsimi (Eylül-Ekim-Kasım) yağışlarında normaline göre %14, geçen yıl Sonbahar yağışına göre %3 azalma görülmüştür. 

Tüm bu verilerin sonucu olarak barajlardaki doluluk oranlarımızın geçen yılın gerisinde kaldığı görülmektedir. Yine yeraltı su rezervlerindeki düşüşler ve kar yağışının olmaması nedeniyle yaz aylarında tarımda ve içme-kullanma suyunda sıkıntı yaşanacağı olgusu bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır.

Türkiye genelinde beklenen kar yağışının bir türlü gerçekleşmemesi de serin iklim tahıllarının gelişimi açısından diğer bir olumsuzluk olarak ortaya çıkmıştır. Ülkemiz genelinde gerek akarsularımızın gerekse göllerimizin su seviyelerinde belirgin düşmeler görülmeye başlanmıştır.

Buğdayın en fazla suya ihtiyaç duyduğu dönemler çimlenme, kardeşlenme, sapa kalkma, başaklanma ve süt olum dönemleridir. Bu nedenle buğdayın çimlenmesini sağlayan yağışların yanında en çok yağışa ihtiyaç duyulan dönemler Mart sonu, Nisan ve Mayıs aylarının başlarıdır. Son günlerde yağan yağışın üründe; istenilen verim ve arzulanan kalitenin yakalanabilmesi için, bu dönemlerde bitkinin suyla buluşmasının yanında suyun toprağa işleme derinliğinin 90 cm yi bulması gerekmektedir.

Tüm kuraklık analizi ve buğdayda oluşturacağı olumsuz etki birlikte değerlendirildiğinde bundan sonra meteorolojik şartlarda hiçbir düzensizlik olmayacağı farz edilse bile çimlenme ve kardeşlenme döneminde yeterince yağış almaması nedeniyle 2014 yılı buğday üretiminde kayıp oluşacağı açıktır. Buğday için son derece önem arz eden ilkbahar yağışlarında da sorun yaşanması durumunda verim düşüşü üst  düzeylere çıkabilecektir. Özellikle süt olum dönemi bu açıdan önemlidir. İlkbaharda ekimleri yapılacak olan sıcak iklim tahılları, kuru baklagiller, yağlı tohumlu bitkiler, yem bitkileri ile sanayi bitkileri tarımında da verim düşmeleri görülebilecektir.

 

Yağışlardaki azalmanın yanında kış sıcaklıklarının uzun süreli mevsim normalinin üzerine çıkarak değişkenlikler yaratması,  özellikle kuzey ilçelerimizde meyve ağaçlarında tomurcukların gelişmesi ve çiçeklenmeye yol açmıştır. Sahada yaptığımız gözlemlerde İlimizde de sert çekirdekli ağaçlarda  %30 ile %70 arasında değişen oranlarda çiçeklenme olduğu gözlenmiştir. Bundan sonra yaşanabilecek en önemli risk sonbahar ve kışın sıcak geçmesi nedeniyle sezonun bir ay  kadar öne gelmesi nedeniyle yaşanabilecek ilkbahar geç donların meyve üretimimizde azalma ve kalite bozukluğuna yol açması olasılığıdır. Ağırlıklı olarak meraya dayalı hayvancılık yapılan köylerimizde  yeterli kar yağışının gerçekleşmemesi, bazılarına ise hiç kar düşmemiş olması hayvancılığın da 2014 yılında zorlu geçeceğini bize göstermektedir.

Tüm bu göstergeler ışığında; su kaynaklarımızı doğru kullanmak, su havzalarımızı kirletmemek, suyu tasarruflu kullanmak özellikle suyun %70‘inin kullanıldığı tarımda basınçlı sulama sistemlerine geçişi hızlandırmak gereklidir.  

 Necati GÜL

 

ZMO İl Temsilcisi

Okunma Sayısı: 227