ÇUKUROVA ZEYTİNCİLİĞİNDE SON GELİŞMELER VE HEDEFLER PANELİ
Ç.Ü. Ziraat Fakültesi, Şubemiz ve Adana Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü`nün düzenlediği "Çukurova Zeytinciliğinde Son Gelişmeler ve Hedefler" konulu panel yapıldı.
Ç.Ü. Ziraat Fakültesi, Şubemiz ve Adana Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü‘nün düzenlediği "Çukurova Zeytinciliğinde Son Gelişmeler ve Hedefler" konulu panel 13 Ocak 2012 günü Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Akif Kansu Toplantı Salonunda yapıldı.
Prof. Dr. Ömer GEZEREL yönetimindeki panelde; Gazeteci-Yazar Mehmet ACEVİT‘in Doğu Akdeniz Sivil Toplum Platformu adına Çukurova Üniversitesi Zeytin Gen Bahçesi hakkındaki video sunumunun ardından Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Bahçe Bitkileri Araştırmaları Daire Başkanı Dr. Necdet KAPLAN "Türkiye Zeytin Genetik Kaynakları", Zeytin ve Zeytinyağı üreticisi Prof Dr. Yahya LALELİ "Zeytinyağının Sağlık Açısından Önemi ve Zeytinyağında Markalaşma", İzmir/Bornova Zeytincilik Araştırma İstasyonu‘ndan Yük. Zir. Müh. Mehmet ULAŞ "Doğu Akdeniz Bölgesine Uygun Zeytin Çeşitleri ve Kaliteli Zeytinyağı Elde Edilmesi", Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğr. Üyesi Doç. Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA "Çukurova Zeytinciliğinde Olması Gerekenler" konulu sunumları yaptılar. Soruların yanıtlanmasından sonra Yük. Zir. Müh. Mehmet ULAŞ tarafından dinleyicilere Zeytinyağı Tadım Eğitimi verildi.
Panelde Prof. Dr. Ömer Gezerel: 1960‘lı yılların sonlarında Adana‘da bölgeye ait çok çeşidin olduğu bir bahçe bulduğunu ve o yıllarda vaktinin büyük bir bölümünü bu bahçede geçirdiğini, üniversite bünyesinde bir zeytin gen bahçesi kurulması düşüncelerinin 1976 yılında 25-30 da. lık bir alanda gerçekleştiğini, Bakanlığın Bornova Zeytincilik ve Yalova Bahçe Kültürlerin Araştırma Enstitülerinden fidanların getirildiğini, 1976 yılının zeytincilik açısından Çukurova için bir milat olduğunu, Çukurova‘da zeytinciliğin 2000 yılından itibaren atılım yaptığını, Ç.Ü. Zeytin Gen Bahçesinde çok sayıda bilimsel araştırmalar yapıldığını ve Gen Bahçesinin Doğu Akdeniz‘de zeytinciliğin lokomotifi olduğunu, ışık tuttuğunu ve Antalya‘da kurulmakta olan gen merkezine öncülük ettiğini açıkladı.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü Bahçe Bitkileri Araştırmaları Daire Başkanı Dr. Necdet KAPLAN, bugün dünyada 8,9 milyon hektar alandaki 890 milyon zeytin ağacının % 97‘sinin ülkemizin de yer aldığı Akdeniz havzası ülkelerinde bulunduğunu; 2002 yılı ile 2011 yılları arasında toplam zeytin üretimimizin %192, zeytinyağı üretiminin 191.106 tona ulaşarak %194 arttığını söyledi. Zeytin Genetik Kaynakları konusunda ilk çalışmaların, Bornova Zeytincilik Araştırma İstasyonunda "Yerli ve Yabancı Zeytin Çeşitlerinin Özelliklerinin Tespiti ve Koleksiyon Zeytinliğinin Tesisi" Projesi ile 1968 yılında başladığını; halen yerli ve yabancı koleksiyon bahçesinde 89 yerli ve 28 yabancı tescilli çeşit bulunduğunu anlattı. İlk ikisi İspanya (Cordoba) ve Fas (Marakesh) da bulunan dünyadaki zeytin koleksiyonlarından 3. sünün 2011 yılı Kasım ayında İspanya‘da yapılan toplantıdaki oylama sonucunda ülkemizde kurulmasının kararlaştırıldığı; bir TUBİTAK projesi ile Türkiye zeytin çeşitleri ve zeytinyağlarının genetik yapısına yönelik veri tabanı oluşturulduğunu ve zeytinyağı ayrımında etkin bir şekilde kullanılabilecek primerlerin belirlendiğini bildirdi. Zeytin-zeytinyağı konusunda AR-GE faaliyetinde bulunan Araştırma Enstitüsü/İstasyonların; Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, Antepfıstığı Araştırma İstasyonu, Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu, GAP Tarımsal Araştırma Enstitüsü, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü olduğunu ve son olarak Hatay‘da Zeytincilik Araştırma İstasyonu Müdürlüğü kurulmasına karar verildiğini söyledi.
Prof. Dr. Yahya LALELİ; Zeytinyağının biyolojik önemini ve sağlık açısından yararlarını, ömrü nasıl uzattığını anlattıktan sonra, "Zeytinyağı Girişimcisinin Güçlükleri"ni şöyle sıraladı:
"Toplumun zeytinyağı tüketme alışkanlığının düşük olması, Zeytinyağın organoleptik karakteriyle sağlık ilişkisinin tüketici tarafından bilinmemesi, AB‘de Sızma üretimi hakimken, bizde rafinajlık üretimin hakim olması, girişimcinin yöresine göre doğru zeytin türü ve zirai uygulama şeklini seçmemesi, haksız rekabete çok açık olması, teşvikin en son tüketiciye değil, üreticiye verilmesi, sektörde üreticinin ekonomik gücünün olmaması, üretim kalitesini ve verimini artırmak yerine yeni ekim alanlarının açılması."
LALELİ, "Marka", "Markalaşmak", "Markanın Kabulü ve Gereksinimleri" konularında görüşlerini açıklayıp, zeytin sektöründe girişimciliğin sabır isteyip, nesillere dayandığını, gönül bağı gerektirdiğini, karlılığın ancak ufukta olduğunu, sağlıklılığın süreğenliği için zeytin ve zeytinyağının gerekliliğinin toplum tarafından benimsenene ve üretildiği bölgesel alanın ve yerinin etikette yer alması sağlanana kadar, müteşebbisin çok bilinçli olmasını ve ilk önce pazarını bulmasını tavsiye etti.
Doç. Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA; Dünya Zeytin Konseyi rakamlarına göre 2011/2012 Dünya sofralık zeytin üretiminin 2.565.000 ton, ülkemiz üretiminin 450.000 ton, Dünya zeytinyağı üretiminin 3.098.000 ton ülkemiz üretiminin 180.000 ton, Adana‘nın 2009 yılı sofralık zeytin üretiminin 9.997 ton ve yağlık zeytin üretiminin 19.858 ton olduğunu kaydetti. Çin‘in zeytinyağı için büyük bir pazar oluşturduğunu ve bu pazar hacminin gün geçtikçe büyüdüğünü, Zeytincilik Araştırma Enstitüsü Zeytin Gen Bankasında 88 yerli ve 28 yabancı toplam 116 çeşidin tescil edilerek 1993 yılında Resmi Gazete‘de yayınlandığını belirtti. Zeytin çeşitleri, fidan ve fidancılık, bölgeye uygun çeşit seçimi, zeytin için uygun alanlar ve yer seçimi, tozlayıcı çeşit önemi, makineli tozlaştırma, pullukla toprak işleme yapılmaması, budama, hasat, nakliye vs genel yetiştiricilik, zeytinyağı kalitesinde etkili faktörler olarak hasat zamanı, zeytinin işlenmesi, ambalaj ve saklanması konularında bilgi verdi. Zeytinyağının düşmanlarının ışık, sıcaklık, oksijen, su, metal, yabancı madde tortu ve plastik ambalaj olduğunu belirttikten sonra sözlerini Nazım Hikmet‘in "Yaşamaya Dair" şiirinden alıntıyla bitirdi.
"Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki
yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin
dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye
değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme
inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından."
Yük. Zir. Müh. Mehmet ULAŞ; Türkiye‘nin zeytinin anavatanlarından biri olduğunu ve zeytin çeşit ve gen tespiti amaçlı olarak ülkenin uygun tüm alanlarının tarandığını vurguladıktan sonra, zeytin kalitesi, hasat, nakliye, işleme, mekanizasyon, zeytinyağının koku, tad ve diğer kalite özelliklerini etkileyen unsurları anlattı ve katılımcılara Zeytinyağı Tadım Eğitimi verdi.