DERELER KARDEŞTİR - CUMHURİYET
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
Son yıllarda neredeyse tüm "akarsu"larımıza çöreklenen "Hidroelektrik Santral Projeleri"ne (HES) karşı Doğu Karadeniz‘deki yurtsever çevrecilerin dayanışma adları "Derelerin Kardeşliği..."
"Yurtsever çevreciler" dememin amacı, HES‘lere "uygundur" diyen, sözde ÇED Raporu çevrecilerinden "farklar"ını vurgulamak... Ülkenin ve gelecek kuşakların esenliğini değil, "yatırımcı"lar ile onlara kul köle olmuş "siyasiler"in beklentilerini önemseyen sözde ÇED Raporu çevrecileri asla "yurtsever" olamazlar.
Derelerin Kardeşliği Platformu ise diyor ki; "HES‘lerin doğa tahribatına karşı birleşen bölge insanları ile STK‘lerin oluşturduğu platform, doğal vahşeti durdurmak için yargıya başvuruyor".
Platformun "HES‘lere Karşı Bir İmza Ver" kampanyasıyla açılacak internet sitesinde, "risk altında"ki Artvin, Rize ve Trabzon‘un yaylaları, dereleri ve kültür varlıkları merhum Karadenizli sanatçı Kazım Koyuncu‘nun müziğiyle tanıtılacak; Fırtına Vadisi‘ndeki destanlaşan mücadelesiyle "Vatandaş Mustafa" filminin tamamı izlenebilecek...
HES yağmuru
Doğu Karadeniz‘de 341 firma HES için başvurmuş; 73‘üne izin verilirken 17‘si için yargıdan "durdurma" kararı alınabilmiş... Sadece Trabzon derelerindeki HES‘lerin 80‘e yaklaştığını belirten platform sözcüleri, yargının iptal ettiklerinde bile inşaatların devam ettiğini vurguluyor... ve bunu önleme sorumluluğunun "hukuk devleti" temsilcilerine ait olduğunu hatırlatanlara ise şunu söylüyorlar: "O temsilciler SİT‘lerde yasaklananlara da hukuk dışı izinler verdiler..."
Rize‘de İkizdere, Salarha ve Güneysu, Çayeli Senoz, Pazar-Hemşin, Ardeşen-Çamlıhemşin-Fırtına vadisi ile Fındıklı Çağlayan-Arılı vadileri olmak üzere 6 ana vadideki tüm dereler HES‘lere teslim ediliyor...
TEMA Temsilcisi Nevzat Özer de diyor ki: "Oysa bu bölge, 2 bin 460 bitkisel türle Türkiye florasının yüzde 28‘ini oluşturuyor. Dünyada biyolojik çeşitlilik için korunmada öncelikli 200 ekolojik alandan biri. HES‘lerde üretilecek elektrik ise Türkiye ihtiyacının yüzde 1‘ini karşılayacak; buna karşın ülkedeki kayıp-kaçak elektrik oranı yüzde 15.1."
***
İşte bütün bu gerçeklere ve haklı direnişlere karşılık hükümetin HES savunması ise sadece iki kelime: "Enerji atağı..."
Bu atağın gerçekten enerji için mi; yoksa "akarsuların pazarlanması"na mı yönelik olduğunu anlamak içinse, gündemdeki yeni yasa tasarısının amacını okumak yeterli: "Elektrik üretecek özel sektörün su kullanım hakkını da satın alması..." yani asıl amaç "derelerimizi şişeleyerek" pazarlamak. Her önüne gelenin HES yatırımcısı kesilmesindeki sır da işte bu kârlı ticaret. Derelerin Kardeşliği Platformu "HES‘lere karşı tulum, kemençe ve davulla isyana duralım" diyor ve ekliyor: "Karadeniz‘in sesi, kesecek HES‘i..."
Çanakkale‘ye destek
Enerji bahaneli çevre cinayetlerinin "insanlık dışı" yüzü, geçenlerde Lapseki‘deki yüz kızartıcı "linç" girişiminde de açığa çıktı... Efsanevi Kaz Dağı‘nı tehdit eden "termik santral" projelerine karşı çevre direnişinin önderlerinden, Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant, evinin önüne sloganlar atarak "hışımla" gelen 200 kişinin tacizine uğradı.
Nalbant‘ın sözcüsü olduğu Çanakkale Çevre Platformu‘nun açtığı davada, İÇDAŞ‘a ait santral için düzenlenen "olumlu" ÇED Raporu iptal edilmiş; "kızgın" göstericilerin "İÇDAŞ‘a kalkan eller kırılsın" sloganlarıyla ve "Dışarı çık" diye bağırarak evi kuşatmalarına polis "seyirci" kalmıştı... (Cumhuriyet-18 Ocak 2010)
Sahi, şu "demokratik açılım" sürecinde bir de TBMM‘nin "İnsan Hakları Komisyonu" var değil mi? Üstelik "vaktiyle çevreci" olan Prof. Dr. Zafer Üskül başkanlığında!
Çanakkale‘ye ve Nalbant‘a geçmiş olsun derken savcılarımızın gözü dönmüş "termik darbeciler"in de yakalarına yapışmalarını bekliyor, Doğu Karadeniz‘deki "derelerin kardeşliği"ni de kutsuyor ve alkışlıyoruz...