DERELER KARDEŞTİR - CUMHURİYET

MERKEZ
31.01.2010
 

ÇED KÖŞESİ

OKTAY EKİNCİ

Son yıllarda neredeyse tüm "akarsu"larımıza çöreklenen "Hidroelektrik Santral Projeleri"ne (HES) karşı Doğu Karadeniz‘deki yurtsever çevrecilerin dayanışma adları "Derelerin Kardeşliği..."

"Yurtsever çevreciler" dememin amacı, HES‘lere "uygundur" diyen, sözde ÇED Raporu çevrecilerinden "farklar"ını vurgulamak... Ülkenin ve gelecek kuşakların esenliğini değil, "yatırımcı"lar ile onlara kul köle olmuş "siyasiler"in beklentilerini önemseyen sözde ÇED Raporu çevrecileri asla "yurtsever" olamazlar.

Derelerin Kardeşliği Platformu ise diyor ki; "HESlerin doğa tahribatına karşı birleşen bölge insanları ile STKlerin oluşturduğu platform, doğal vahşeti durdurmak için yargıya başvuruyor".

Platformun "HESlere Karşı Bir İmza Ver" kampanyasıyla açılacak internet sitesinde, "risk altında"ki Artvin, Rize ve Trabzonun yaylaları, dereleri ve kültür varlıkları merhum Karadenizli sanatçı Kazım Koyuncunun müziğiyle tanıtılacak; Fırtına Vadisindeki destanlaşan mücadelesiyle "Vatandaş Mustafa" filminin tamamı izlenebilecek...

HES yağmuru

Doğu Karadeniz‘de 341 firma HES için başvurmuş; 73‘üne izin verilirken 17‘si için yargıdan "durdurma" kararı alınabilmiş... Sadece Trabzon derelerindeki HES‘lerin 80‘e yaklaştığını belirten platform sözcüleri, yargının iptal ettiklerinde bile inşaatların devam ettiğini vurguluyor... ve bunu önleme sorumluluğunun "hukuk devleti" temsilcilerine ait olduğunu hatırlatanlara ise şunu söylüyorlar: "O temsilciler SİTlerde yasaklananlara da hukuk dışı izinler verdiler..."

Rize‘de İkizdere, Salarha ve Güneysu, Çayeli Senoz, Pazar-Hemşin, Ardeşen-Çamlıhemşin-Fırtına vadisi ile Fındıklı Çağlayan-Arılı vadileri olmak üzere 6 ana vadideki tüm dereler HES‘lere teslim ediliyor...

TEMA Temsilcisi Nevzat Özer de diyor ki: "Oysa bu bölge, 2 bin 460 bitkisel türle Türkiye florasının yüzde 28ini oluşturuyor. Dünyada biyolojik çeşitlilik için korunmada öncelikli 200 ekolojik alandan biri. HESlerde üretilecek elektrik ise Türkiye ihtiyacının yüzde 1ini karşılayacak; buna karşın ülkedeki kayıp-kaçak elektrik oranı yüzde 15.1."

***

İşte bütün bu gerçeklere ve haklı direnişlere karşılık hükümetin HES savunması ise sadece iki kelime: "Enerji atağı..."

Bu atağın gerçekten enerji için mi; yoksa "akarsuların pazarlanması"na mı yönelik olduğunu anlamak içinse, gündemdeki yeni yasa tasarısının amacını okumak yeterli: "Elektrik üretecek özel sektörün su kullanım hakkını da satın alması..." yani asıl amaç "derelerimizi şişeleyerek" pazarlamak. Her önüne gelenin HES yatırımcısı kesilmesindeki sır da işte bu kârlı ticaret. Derelerin Kardeşliği Platformu "HESlere karşı tulum, kemençe ve davulla isyana duralım" diyor ve ekliyor: "Karadenizin sesi, kesecek HESi..."

Çanakkale‘ye destek

Enerji bahaneli çevre cinayetlerinin "insanlık dışı" yüzü, geçenlerde Lapsekideki yüz kızartıcı "linç" girişiminde de açığa çıktı... Efsanevi Kaz Dağını tehdit eden "termik santral" projelerine karşı çevre direnişinin önderlerinden, Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Hicri Nalbant, evinin önüne sloganlar atarak "hışımla" gelen 200 kişinin tacizine uğradı.

Nalbant‘ın sözcüsü olduğu Çanakkale Çevre Platformu‘nun açtığı davada, İÇDAŞ‘a ait santral için düzenlenen "olumlu" ÇED Raporu iptal edilmiş; "kızgın" göstericilerin "İÇDAŞa kalkan eller kırılsın" sloganlarıyla ve "Dışarı çık" diye bağırarak evi kuşatmalarına polis "seyirci" kalmıştı... (Cumhuriyet-18 Ocak 2010)

Sahi, şu "demokratik açılım" sürecinde bir de TBMM‘nin "İnsan Hakları Komisyonu" var değil mi? Üstelik "vaktiyle çevreci" olan Prof. Dr. Zafer Üskül başkanlığında!

Çanakkale‘ye ve Nalbant‘a geçmiş olsun derken savcılarımızın gözü dönmüş "termik darbeciler"in de yakalarına yapışmalarını bekliyor, Doğu Karadeniz‘deki "derelerin kardeşliği"ni de kutsuyor ve alkışlıyoruz...

Okunma Sayısı: 660