DİYARBAKIR KARPUZU YOK OLMAYLA YÜZ YÜZE - CUMHURİYET TARIM GIDA HAYVANCILIK
Akif KARAKOYUNLU
Ziraat Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı
Diyarbakır ve çevresi tarih öncesi dönemlerden itibaren her devirde önemini korumuş, Anadolu ile Mezopotamya, Avrupa ile Asya arasında doğal bir geçiş yolu, bir köprü görevi yapmış, bu nedenle de çeşitli uygarlıkların tarihi ve kültürel mirasını günümüze kadar taşımıştır. Anadolu‘nun en eski köy yerleşmelerinden biri olan tarımcı köy topluluklarının en güzel örneğini veren Ergani yakınlarındaki Çayönü Tepesi, günümüzden 10.000 yıl önceki tarihi ve tarımsal üretimiyle sadece bölge tarihimize değil, Dünya uygarlık tarihine de ışık tutmaktadır. M.Ö. 7.500-5.000 yılları arasında aralıksız olarak, daha sonra da aralıklarla iskan olan günümüzdeki kent uygarlığının ilk temellerinin atıldığı Çayönü, insanların göçebelikten yerleşik köy yaşantısına, avcılık ve toplayıcılıktan besin üretimine geçtikleri "Neolitik Devrim" olarak da bilinen teknolojik yaşam biçimi, beslenme ekonomisi ve insan-doğal çevre ilişkilerinin tümü ile bir çok ilki içeren bir yerleşimdir.
Karacadağ bölgesinin buğdayın gen merkezi olması, Çayönü‘nde buğdaygil ve baklagiller gibi bitkilerin kültüre alınması, koyun ve keçinin evcilleştirilmesi Diyarbakır‘ın bilim dünyasında da önemli bir yere sahip olmasını sağlamıştır.
Hızlı nüfus artışı ve artan nüfusun tarım dışı sektörde istihdam edilememesi, bu sektörlerde işgücü talebinin nüfus artışına uygun düzeyde arttırılamaması, tarımın gelişim hızının nüfus artışını karşılamada yetersiz kalması ve miras yoluyla arazilerin bölünmesi gibi nedenlerle Türkiye genelinde olduğu gibi Diyarbakır ilindeki tarım işletmeleri de giderek küçülmüştür.
Diyarbakır ilindeki tarım işletmelerinin %50‘sinde yalnız bitkisel üretim, %45‘inde bitkisel ve hayvansal üretim, %5‘inde ise sadece hayvansal üretim faaliyeti yapılmaktadır.
8.018.340 dekar olan toplam tarım alanında 7.103.094 dekar (%89) kuru tarım, 915.246 dekar (%11) civarında sulu (Devlet ve halkın kendi imkanlarıyla sulamaya açtığı) tarım yapılmaktadır. Kuru tarım alanlarında tahıl ve baklagiller, sulu tarım alanlarında ise sebze, meyve ve sanayi bitkisi (pamuk) ekimi gerçekleştirilmektedir. Hububat ekiminde buğday, arpa; bakliyat ekiminde mercimek; sanayi bitkileri ekiminde ise pamuk ilk sırayı almaktadır. Dane ve silajlık mısır ekimi gittikçe yaygınlaşmaktadır.
Diyarbakır‘ın ekonomik, sosyal ve folklorunda önemli bir yere sahip olan ve Dicle Nehri kenarında çakıllı, kumlu arazilerde yöreye özgü yöntemlerle yetiştirilen Dünyaca ünlü Diyarbakır karpuzunun habitatının bozulması sonucu yok olmayla yüz yüzedir.
İlimizin Özellikle kuzey ilçelerinde (Çüngüş, Çermik, Dicle, Lice, Kulp) sınırlı olan tarım arazilerinde ilaç ve gübre kullanılmaması organik tarım konusunda bir potansiyel oluşturmaktadır.
İlimizin arazi ve iklim yapısı yem bitkisi üretimine uygun olmasına rağmen yem bitkileri ekimi istenilen düzeyde yaygınlaştırılamamıştır. Buna bağlı olarak hayvansal üretim ve verimlilik düşüktür. Özellikle terör gerekçesiyle kırsal yerleşimlerin boşaltılması ve meraların halen güvenli bir şekilde kullanılamaması hayvancılığın gelişmesini olumsuz yönde etkilemiştir.
Hayvan hastalıklarıyla mücadele, ırk ıslahı ve teknik bilgi konularında verilen hizmetlerin yetersizliği hayvancılığı olumsuz etkileyen diğer faktörlerdir. Türkiye‘de toplam sığır popülasyonunun %17‘si kültür ırkı, %44‘ü kültür melezi ırkı ve %39‘u yerli ırk hayvanlardan oluşurken, bu oran Diyarbakır‘da sırasıyla %8, %28 ve %64‘tür. Görüldüğü gibi ilimizdeki büyük baş hayvan varlığının büyük bir kısmı halen yerli ırk hayvanlarından oluşmaktadır.
Türkiye‘nin en büyük projelerinden birisi olan Güneydoğu Anadolu Projesi‘nin (GAP) tarımın gelişmesi ve bölgesel kalkınmaya katkı sunması beklenmektedir. Bu Proje ile 1,7 milyon hektar arazinin sulamaya açılacağı ve yılda 22 milyar Kilowatsaat elektrik üretileceği öngörülmektedir. Ancak şimdiye kadar hidroelektrik üretiminin % 88‘i, bölgede katma değer yaratacak ve bölgedeki tarımsal üretimi ve istihdamı artıracak sulamanın ancak % 12‘si tamamlanabilmiştir.
Bölgesel kalkınma tarım ve tarıma dayalı sanayinin geliştirilmesine bağlıdır. Bunun için yapılması gerekenler;
1-Bölgemizde tarım sektörünün örgütlenmesi, altyapının geliştirilmesi, teknik hizmetlerin verilmesi ve desteklemelerden ilimiz çiftçilerinin daha fazla yararlandırılması sağlanmalıdır.
2-1990‘lı yıllarda boşaltılan köyler yeniden yerleşim için cazip hale getirilmeli ve tüm hanelerin zararları tanzim edilmelidir.
3-Tüm mayınlı alanlar devlet tarafından süratle temizlenmeli, özelikle sınır güvenliği gerekçesiyle güney sınırına döşenen mayınlar temizlenmeli ve bu araziler organik tarım için değerlendirilmelidir.
4-Sürdürülebilir tarım ve havyacılığın geliştirilmesi için gerekli tedbirler alınmalı, tarım ve hayvancılığın yeniden canlanması için gerekli uzun vadeli, ucuz kredi imkânları yaratılmalı, kooperatif vb. örgütlenmeler teşvik edilmelidir.