DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
DEMOKRATİK HALK İNSİYATİFİ OLARAK ZMO BALIKESİR ŞUBE , BALIKESİR BAROSU, KİMYA MÜH.ODASI ORTAK BASIN AÇIKLAMASI DÜZENLEMİŞTİR.
BASIN AÇIKLAMASI
Değerli basın mensupları,
Birleşmiş Milletler 1972 yılında İsveç‘in başkenti Stockholm‘da 133 ülkenin katılımı ile düzenlediği zirvede 5 Haziran tarihinin Dünya Çevre Günü olmasını oybirliği ile kabul etti.
Stockhom bildirgesi "..insanın kendine onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren nitelikli bir çevrede özgürlük,eşitlik ve tatmin edici yaşam koşulları temel hakkına sahiptir" ilkesini koymuştur.Günün amacı, dünyanın doğal dengesinin korunması insan ve doğal varlıklara önem veren anlayışın egemen kılınmasıdır.Bu temel sözleşmeden sonra 1972 Paris Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunmasına dair sözleşme, 1976 Barselona sözleşmesi, 1979 Bern Avrupa Yaban Hayatı ve Yaşam ortamlarını Koruma Sözleşmesi, 1980 Atina Protokolü ,1982 Dünya Doğa Şartı 1989 Frankfurt Avrupa Çevre ve Sağlık Şartı, 1990 Bergen Sözleşmesi, 1992 Rio zirvesi gibi belirtilen amaçlar doğrultusunda çeşitli toplantı , karar ve uluslar arası sözleşmeler imzalanmıştır.
Ancak aradan 37 yılı aşkın süre ve onlarca kongre -sözleşme ve çabaya karşı dünyamız çevre sorunları devasa boyutlara ulaşmış, insanlığın toptan yok olmaya doğru gidişi hızlanmıştır. Dünya zorla bir kara deliğe doğru çekilmiştir.
Dünyaya hakim olan emperyalist sistem,küreselleşme neolibarilizm adları altında Dünyanın doğal varlıkları ve kaynaklarını uluslar üstü şirketlerin KAR alanı haline getirmiş , ekonominin temel girdisi ve kaynağı haline getirdiği bir dönem açmıştır.Sorunun temelinde bu sistemin sınırsız kar, kuralsızlık,ölçüsüzlüğü yatmaktadır.Önce insan-doğa anlayışı yerine :önce ekonomi-tüketim -kar anlayışı egemen kılınmıştır.Sürdürülebilir doğayla uyumlu yaşam yerine sürdürülebilir kalkınma anlayışı hakim kılınmıştır.Sağlıklı ve temiz çevrede yaşama hakkı hiçe sayılarak dünya insanlığının yaşam alanları daraltılmakta, büyük insanlığa açlık, yoksulluk, asgari hijyen ve sağlık koşullarından yoksun yaşam dayatılmaktadır.
Yoksulluk -açlık insanlığın kaderi yapılmak isteniyor.
Kapitalizmin doymak bilmez kar hırsı dünyanın ve insanlığın toptan yok olacağı bir sürece hızla ilerlemekte, büyük çevre ve doğal hayat yıkımlarına yol açmaktadır. Son otuz yılda güncelleşen Küresel ısınma temel olarak fosil yatıklarının kullanımından ve ortaya çıkan karbon salınımından kaynaklanmaktadır. Küresel ısınma, iklim değişiklikleri, kuraklık -çölleşmeyi tetitlemekte dünyanın doğal yaşam kaynakları su ve ormanları hızla yok etmektedir. Ulusüstü şirketlerin denetimindeki DTÖ, Dünya Bankası, Dünya Su Formu vs. gibi kuruluşların geri ülkelere ve burada ülkemize dayattığı sömürge politikaları ile ülkemizde büyük çevre -yaşam problemleri ile karşı karşıya kalmıştır.
-Temiz ve erişebilir su hakkı gaspedilerek ticarileştirilmesinin yolu açılmakta, ülkemiz su kaynaklarına el konulmanın yolu 2009 yılının mart ayında İstanbul‘da yapılan Dünya Su Formu ile kurumsallaştırılıyor.Buna dair başta Anayasal, yasal hazırlıklar ve uygulamalar devam ediyor.
-Akarsular üzerinde sayısız ve büyük barajlar inşa edilerek suyun doğal akışına müdahale edilerek ekosistemin bozulmasına yol açılıyor.
-Su havzalarını yönetimi ulusüstü şirketlerin denetimine verilerek rant amaçlı yapılaşma ve endüstriyel tarımın emrine veriliyor.
-Sanayice yer altı ve yerüstü kaynakları kontrolsüz olarak çekiliyor.
-Su havzalarına maden arama izinleri ve ruhsatları veriliyor.
-2 B adı altında Orman alanlarımız ve kıyılarımız rant çevrelerine devrediliyor ve ormanlarımız yok ediliyor.
-Turizmi teşvik yasaları ile kıyılarımız ve ormanlarımız yapılaşmaya açılıyor.
-En verimli topraklarımızın ovalarımız çimento fabrikaları, termik ve nükleer santrallere açılıyor.
-Deniz kıyılarımız balık çiftliklerine dönüştürülüyor.
-Sanayi atıklarının nehir, göl ve denizlerimize salınması önlenmiyor.
-Kentimizde atıksı-çevre temizliği ile ilgili önlemler alınamıyor, Yeşil alanlar yerine rant amaçlı imar yapılaşmalarına izin veriliyor.Tokiler vasıtasıyla tektiplileştirme yaratılıyor,şehrimizin geçmişleri ve ruhları yok ediliyor.
Kentsel dönüşüm adı altında geçmiş mazimiz, kültürümüz ve ruhumuz yok edilip büyük sermaye çevrelerine rant olarak sunuluyor, imar yamalamaları ile şehirlerimiz betonlaştırılıyor, çirkinleştiriliyor.
-Denetimsiz ve kar hırsı ile GDO(Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) hibrit tohumlar vasıtasıyla tabiat insanlık aleyhine değiştiriliyor, ekolojil dengeler yok ediliyor.
-Kuralsız denetimsiz zirai ilaç kullanımı ile ;çevre, toprak , canlı varlıklar yok ediliyor.
-Bioyakıt adı altında insanı soykırım yaratan endüstriyel tarım alanları açılıyor..
-Büyük barajlar HES‘ler,termik ve nükleer santraller yoluyla bir taraftan eko sistem dengeleri altüst ediliyor, diğer taraftan tarihsel ve kültürel mirasımız (Allioni,Hasankeyif gibi) yok ediliyor.
-Maden yasası ile ormanlarımız, zeytinliklerimiz, doğal hayatımız, sularımız sınırsız ve kuralsız olarak yok ediliyor.
Kat- talan- yağma düzeninin bu ve benzeri çevresel yıkım örnekleri çoğaltılabilir.Bu sistemin yılıcı etkisini yaşamın her alanında görüp sissediyoruz.Küresel ısınma ve iklim değişikliği, hava kirliliği, su kaynaklarının tükenmesi ve kirlenmesi, ormanların yok olması,vs.
Siyasi yönetim bir taraftan bu yıkım yasaları ve uygulamalarını yaparken diğer yandan "Çevre Haftası" adı ile treji-komik etkinlikler ve gösteriler düzenleniyor.
Havamız, suyumuz, toprağımız,tohumumuzu uluslar arası finans kapital ve yerli ortaklarının kar ve tüketim hırslarına teslim etmeyeceğiz.Sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkımızı sonuna kadar savunacağız.İstersek ve micadele edersek doğa ile barışık yaşanabilir bir doğa ve toplum kurmak mimkündür.
Yaşam alanlarımız biaizmdir,savunacağız.
Balıkesir Demokratik Halk İnsiyatifi