DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI-4 HAZİRAN 2020
BASINA VE KAMUOYUNA
YAŞANABİLİR BİR ÇEVRE İÇİN,
BİRÇOK TÜR, BİR TEK GEZEGEN, BİR TEK GELECEK!
Birleşmiş Milletler Örgütü, çevre sorunlarına kamuoyunun dikkatini çekmek, halkın katılımını geliştirmek ve politik ilgiyi arttırmak üzere 1972 yılında 133 ülkenin katılımı ile 5 Haziran tarihinin “Dünya Çevre Günü” olmasını oybirliği ile kabul etmiştir.
Birleşmiş Milletler, 2010 yılını Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Yılı ilan ederek, Dünya üzerindeki biyoçeşitliliğin korunmasının önemine dikkat çekmek üzere; 2010 yılı Dünya Çevre Günü’nün ana temasını “Birçok Tür, Bir Tek Gezegen, Bir Tek Gelecek” olarak belirlemiştir.
Dünya üzerinde 5 ile 100 milyon arasında tür olduğu varsayılmaktadır. Günümüze kadar sadece 2 milyon türün keşfedildiği düşünülürse üzerinde yaşadığımız Gezegen ve diğer türler hakkındaki bilgilerimizin yetersiz olduğu ortaya çıkmaktadır. Bilinen 17.291 bitki ve hayvan türü azalarak nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya iken, sayıları artan birkaç türden biri de insanoğludur.
Bu tükenişin sorumlusu insandır. Çeşitli gerekçelerle tarım alanları, meralar, sulak alanlar veormanlar tahrip edilmekte, balık stokları azalmakta, Dünyanın ısınmasına neden olan gazlar atmosfere karışmaktadır. Bunların sonucunda da, türler doğal hızlarından bin kat daha hızlı bir şekilde yok olmaktadır. Dünya üzerindeki tür çeşitliliği bize gıda, ilaç, giysi, yakıt gibi çok sayıda fayda sağlamaktadır. Bahçemizdeki böcekten, yol kenarındaki çimene kadar her türlü canlının birbiriyle bağlantısı vardır.
Değerli Basın Mensupları ve Samsun Kamuoyu
Dünyada, havaya, toprağa ve suya milyonlarca ton zehirli kimyasal, yakıt gazları, lağım ve atık sular salan çok sayıda fabrika vardır. Bu tehlikeli atıklar (katı, sıvı veya gaz gibi) çevre kirliliğine, ozon tabakasının incelmesine, küresel ısınmaya, toprak kaybına, insanlarda ve diğer organizmalarda sağlık sorunlarına yol açmaktadır.
Çevre ve tarım kavramları içe girmiş ve birbirini tamamlayan bir bütünün parçalarıdır. Olumsuz çevre koşulları tarımsal faaliyetleri de olumsuz olarak etkilemektedir. Hava kirliliği, su kirliliği gibi unsurlar, tarımsal alanların kirlenmesine neden olmakta ve elde edilecek ürünlerin kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir. Diğer taraftan tarım alanlarında bilinçsiz olarak kullanılan gübre ve tarımsal ilaç gibi girdiler çevreye zarar verebilmekte, biyoçeşitliliği tehdit edebilmektedir.
Tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilirliği, tarımın çevresel etkiler ile birlikte değerlendirilmesini gerektirmekte olup, yüksek gelir ve refahtan vazgeçemeyen, kalkınmaya dayanan ekonomik anlayış; toplumsal çelişkiler ve gelir adaletsizliğinden kaynaklanan sıkıntılar; gıdalardan kaynaklanan sağlık sorunları, çevre kirliliği, bozulan doğal dengenin yol açtığı sorunlardır.
Devletler, uluslararası örgütler ve büyük şirketler, sosyal riski önleme minvalinde projeler geliştirmektedir. Bu projeler sorunların çözümünden çok sorunları örten makyaj niteliğinde kalmaktadır. Sürdürülebilirlik ile ilgili doğal hayata saygılı, çevreye duyarlı ekonomik çabalar akıntıya karşı kürek çekmekten öteye gitmemektedir.
Değerli Basın Mensupları ve Samsun Kamuoyu
Toprak, su ve havanın yanında coğrafi ve meteorolojik koşullar, canlı varlıklar da tarım için önemlidir. Tarımsal faaliyetin yapılacağı arazi, yükseklik, eğim yönü ve miktarı, su kayaklarına yakınlık gibi etkenler dikkate alınmadan hangi ürünlerin üretileceğine karar vermeniz mümkün değildir. İklim koşullarındaki değişimler de üretilen canlı materyalin verimliliğini etkilemektedir. Artan sıcaklıklar verimi düşürmektedir. Toplam süresi azalmasına karşın kısa yoğun sağanak yağışlar sel, erozyon gibi sorunları arttırırken, yüzey akışı nedeni ile toprakta yeterince tutulamamaktadır.
Ekolojik dengedeki tahribat, tarımsal faaliyetler için de olumsuz sonuçlara neden olmaktadır.
Tarımsal faaliyetler içerisinde, özellikle ekonomik açıdan sürdürülebilirlik adına yüksek verim ve yüksek gelir adına yapılan üretim şeklinde kullanılan zehirli maddeler (gübre, ilaç, hormon vb.) ve yöntemler (her yıl aynı bitkinin dikilmesi, toprağı devirerek işleme) doğal yaşam açısından oldukça olumsuzdur. Tarım yapılan alanlar doğada yaşayan canlıların yaşam alanlarındır. Bugünse tarımsal faaliyetler tarımsal alanların çevresindeki doğal yaşamı da tehdit eder hale gelmiş olup, bundan tarımın kendisi de zarar görmektedir.
Ekolojik dengedeki değişim Samsun genelinde özellikle; Terme ve Çarşamba İlçelerinde meydana gelen sel ve taşkın periyotlarının artması ile kendini göstermektedir.
Bilinçsiz gübre ve ilaç kullanımı yeraltı sularındaki kirliliğe neden olmakta ve söz konusu sular içme suyu olarak kullanılamamaktadır. Bu nedenle toprak analizlerine dayalı gübreleme yapılmalı, tarım alanlarında yapılacak ilaçlamaların tekniğine uygun yapılması sağlanmalı ve denetlenmelidir. Biyolojik mücadele ve Organik Tarım teşvik edilmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.
Samsun İli genelinde yapılacak yatırım projeleri, tarım alanlarına zarar vermeyecek, çevre dostu konseptine uygun nitelikte ve konumda olmalıdır. İlimiz sınırları içerisinde yer alan Çarşamba ve Bafra ovaları başta olmak üzere nitelikli tarım alanlarının yok olmasına ve kirletilmesine neden olacak sanayi yatırımlarının tarım alanları içerisinde yapılmasına izin verilmemelidir.
Kamuoyuna Saygıyla duyurulur.04.06.2020
Hasan ÇOBANCI
ZMO Samsun Şube Başkanı