DÜNYA GIDA GÜNÜ: "AİLE TARIMI VE KÜÇÜK ÇİFTÇİLER"

İSTANBUL
15.10.2014
 

- Basın Açıklaması -

DÜNYA GIDA GÜNÜ: "AİLE TARIMI VE KÜÇÜK ÇİFTÇİLER"

 Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Günü‘nün bu yılki teması "Aile Tarımı ve Küçük Çiftçiler" üzerine kurgulanmıştır.

15.10.2014

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 16 Ekim 1945 tarihinde kurulmuş olup, 1981 yılından bu yana kuruluş günü olan 16 Ekim "Dünya Gıda Günü" olarak kutlanmaktadır. Günün anlam ve önemi "açlığın önüne geçmek, yeterli ve güvenli gıdaya erişimin herkes için sağlanması" şeklinde belirtilebilir.

FAO‘nun verilerinde, 1990‘lı yılların başlarında küresel ölçekte bir milyarın biraz üzerinde seyreden aç insan sayısının, 2000‘li yıllarla birlikte bir milyarın altına çekildiği, 2013-2014 yıllarında ise 805 milyon kişiye gerilediği görülmektedir. Buna göre dünyada her 9 kişiden biri yatağına aç girerken, yaklaşık 1,4 milyar kişi ise obezdir ve sağlık sorunları yaşamaktadır.

Veriler, aç insanların büyük bölümünün yoksul küçük çiftçileri barındıran geri kalmış ülkelerde bulunduğunu göstermektedir. Bu nedenledir ki Dünya Bankası (DB) 1980‘lerin başlarında yayımladığı raporlarda yoksulluk ve açlığın bitirilmesi için küçük çiftçiliğin ortadan kaldırılmasını işaret etmiştir. Bu tarihten itibaren tarım politikaları gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde bu öneri çerçevesinde kurgulanmış ve küçük çiftçiler için yok edilme süreci başlamıştır.

Günümüzde daha ziyade gelişmiş ülkelerde yaygınlaşan büyük tarım işletmelerinin / şirketlerinin uyguladığı endüstriyel tarım, bazı sorunların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Tarımda makine gücünün artması toprak erozyonunu hızlandırmış, kullanılan fosil yakıtlar atmosferde sera gazları konsantrasyonunu artırmıştır. Tarım iklim değişikliğinde en önemli sektörlerden biri olmuştur. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerini sadece buna neden olanlar değil tüm ülkeler yaşamaktadır. Bilinçsizce ve yaygın olarak kullanılan kimyasallar çevre kirliliğine yol açmış, insan sağlığını tehdit eder hale gelmiştir. Çok uluslu şirketlerin tohumları, insan beslenmesinde önemli bir yer tutan yerel çeşitlerin kaybolmasına neden olmuştur. Temel tarım ürünleri ticareti küresel ölçekte büyük tarım şirketlerinin eline geçmiş, açlığa ya da tokluğa birkaç çok uluslu şirket karar verir hale gelmiştir. Gelinen noktadan faydalanmak isteyen spekülatörler sektöre el atmış, fiyatlar borsalarda kar odaklı belirlenmeye başlamıştır. Gelişmiş ülkelerin büyük çiftçilerine ve ihracata sağladığı devasa destekler, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin üretimlerini baltalamış ve küçük çiftçilerin tarımdan kopma sürecini hızlandırmıştır.

Dünyada zaman zaman gıda krizleri yaşanmakla birlikte geniş kapsamlı en son kriz 2007-2008 yıllarında görülmüştür. Pek çok ülkede kanlı ayaklanmalar olmuştur. Bu kriz tarım politikalarının tekrar gözden geçirilmesi noktasında bir milat olmuştur. DB 2009 yılında yayımladığı "Kalkınma için Tarım" raporunda, 1980‘lerdeki görüşünün tam tersi olarak küçük çiftçilerin desteklenmesi gerektiğini vurgulamıştır. FAO yayınlarında dünyanın böyle krizleri bir daha yaşamaması için küçük çiftçilerin desteklenmesi gerektiğini belirtmeye başlamıştır. Bunların bir sonucu olarak AB ülkeleri küçük çiftçileri ve genç çiftçilerini özellikle destekleyen programlar uygulamaya koymuştur. BM 2014 yılını Uluslararası Aile Tarımı Yılı ilan etmiş, FAO ise Dünya Gıda Günü‘nün temasını "Aile Tarımı" olarak belirlemiştir; amaç aile tarımı ve küçük çiftçiliğin önemini gündeme taşımaktır.

Ülkemizin tarım politikasına genel anlamda baktığımızda ise 1980‘lerden bu yana küçük çiftçilerin yok edilmesi üzerine bir kurgu yapılmıştır. Hatta 2014 yılında sulamada kullandığı elektriğin borcunu dahi ödeyememiş çiftçilerin tarım desteklerinden yararlanamayacağı şeklinde yeni bir uygulamaya geçilmiştir. Ülkemizde pek çok küçük çiftçi, bürokratik işlemler ve sonuçta alacağı tarım desteğinin yapacağı harcamaları dahi karşılamayacağından dolayı Çiftçi Kayıt Sistemine dahil olamamaktadır. Çiftçimiz dünyanın en pahalı mazotunu kullanırken, verilen tarım destekleri gelişmiş ülkelerle kıyaslanamayacak kadar küçüktür. Küçük çiftçimizin sorunlarının başında ürününü pazarlamada yaşadığı zorluklar bulunurken, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın yeniden yapılandırılmasına olanak sağlayan 639 sayılı KHK ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı‘nın görevleri arasından kooperatifçiliği teşvik etmek konusu kaldırılmıştır.

Benzer daha pek çok uygulamanın sonucunda son 10 yıllık dönemde çiftçimiz yaklaşık 30 milyon dekar araziyi (Belçika‘nın toplam yüzölçümüne eşdeğerdir) artık tarımsal üretimde kullanmaz olmuştur. Aynı dönem için buğday ekim alanları da yaklaşık 12 milyon dekar daralmış, anavatanı ülkemiz olan buğday her yıl milyonlarca ton ithal edilir hale gelmiştir.  Kırsal alanı terk eden küçük çiftçilerimizle birlikte hayvan varlığımız da hızla azalmış, kurbanlık hayvan ve saman ithalatı gibi yeni durumlarla tanışılmıştır. Ulusal Süt Konseyi Başkanı‘nın basında yer alan ifadesine göre ülkemiz önümüzdeki günlerde süt ithalatına da başlayacaktır. Çiftçi örgütlülüğünün son derece zayıf olması, aracı zincirinin oluşması nedeniyle biz tüketicilerin gıda maddelerine daha pahalıya ulaşmamıza neden olmaktadır.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odamızın kuruluşundan bu yana önemle üzerinde durduğu, pek çok demokratik kitle örgütünün vurguladığı küçük çiftçiler, biyolojik çeşitliliğin ve sağlıklı beslenmenin temel unsurlarıdır. Gelişmiş ülkelerde yok olmaya yüz tutmuş ve tekrar dönülmek istenilen aile tarımı ve küçük çiftçilik konusunda ülkemiz daha şanslı bir konumdadır.

BM‘nin "Uluslararası Aile Tarımı Yılı", FAO‘nun "Aile Tarımı" temalı Dünya Gıda Günü etkinliği, DB‘nın son dönem raporları, AB‘nin aile tarımı ve genç çiftçilere yönelik imtiyazları, ODAmızın ve demokratik kitle örgütlerinin çalışmalarının ülkemizi yönetenlere örnek olması, üreten Türkiye çerçevesinde çiftçimizin ve tarımımızın hak ettiği itibarı görmesi, sektöre hizmet etmek üzere hazır bekleyen işsiz meslektaşlarımızın istihdamı, bu zincir çerçevesinde halkımızın ucuz ve kaliteli gıdaya erişiminin sağlanması en büyük dileğimizdir.

Herkesin yatağına tok girdiği ve mutlu insanların yaşadığı bir dünyayı el birliğiyle inşa etme temennisi ile Dünya Gıda Günümüz kutlu olsun.

 

Ahmet ATALIK

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

İstanbul Şube Başkanı

Okunma Sayısı: 237