DÜNYA SU GÜNÜ ETKİNLİĞİ "SU KAYNAKLARIMIZ VE KAZ DAĞLARI"
Şubemiz tarafından "Dünya Su Günü" kapsamında "Su Kaynaklarımız ve Kaz Dağları" paneli gerçekleştirildi.
Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesi ve Çanakkale Çevre Platformu tarafından 22 Mart 2014 tarihinde "Su Kaynaklarımız ve Kaz Dağları" paneli gerçekleştirildi.
Panelde, Odamız üyesi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü‘nden Prof. Dr. Harun BAYTEKİN, Ortadoğu Teknik Üniversitesi İstatistik Bölümü Bağlantılı öğretim üyesi ve TEMA Vakfı Bilim Kurulu üyesi Prof. D. Murat TÜRKEŞ ve Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şubesi İkinci Başkanı Ziraat Yüksek Mühendisi M. İrfan MUTLUAY konuşmacı olarak yer aldılar. Panel Şube Başkanı Prof. Dr. Türker SAVAŞ tarafından yönetildi.
Açılış konuşmasında Şube Başkanı Prof. Dr. Türker SAVAŞ 1980‘li yıllardan bu yana tarımda kötüleşen konulara değinerek, olası bir kuraklığın köylüyü daha da fakirleştireceğini söyledi. Bu anlamda mevcut kuraklık eylem planının yeterli olmayacağını, çok detaylı bir stratejik plana gereksinim olduğunu vurguladı.
Ziraat Yüksek Mühendisi M. İrfan MUTLUAY, panel çerçevesindeki konuşmasında su zengini bir ülke olmadığımızı göstererek nüfus artışı, çevre kirliliği ve iklim değişiminin su yönünden Ülkemizi daha da fakirleştireceğini ifade etti. Çanakkale‘de resmi rakamlara göre az sayıda yerleşim yerinde su yetersizliğinin görüldüğünü, ancak bunun gerçeği yansıtmadığını ve Çanakkale‘de 100 kadar yerleşim yerinin susuzluk çektiğini veya kısa bir süre içerisinde çekeceğini vurguladı.
Yeraltı sularının, zor durumda kullanılması gereken bir depo niteliğinde olduğunu söyleyen Sayın MUTLUAY, yerüstü sularının başta kirlenme nedeniyle yetersiz kalması, insanları yeraltı kaynaklarını kullanmaya ittiğini vurguladı. Bu anlamda yeraltı kaynaklarının kaçak kullanımının önemli sorunlara yol açacağını, dolayısıyla bunun engellenmesi gerektiğini anlatan MUTLUAY, Çanakkale‘nin su depolama tesisleri olan baraj ve göletlerinin su toplama havzaları üzerindeki metalik madencilik faaliyetlerine dikkat çekti. MUTLUAY suyun tek elden yönetilmesi gerektiğini ve su havzalarının kesinlikle imara açılmaması, buralarda suyu her yönüyle tehdit edecek sanayi yatırımlarının yapılmaması yönünde korunmasına ilişkin mevzuatın bir türlü gündeme gelmemesine vurgu yaparak konuşmasını bitirdi.
Kuraklığın uzunca bir dönemdir gündemde olmasına karşın bu yıl eskiye nazaran basında daha fazla yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Murat TÜRKEŞ, yüzey sıcaklıklarında artış olduğunu ve kışın donlu gün sayılarının azalığını ifade etti. Bunlara bağlı olarak Türkiye‘de kış yağışlarının azaldığını vurgulayan TÜRKEŞ tropikal gün sayılarında artış olduğunu, buharlaşma ve terlemenin artmasına bağlı olarak kuraklık tehdidinin kapımızda olduğunu vurguladı. Özellikle Akdeniz İklim Kuşağındaki yağışlarda azalmanın vahametine değinen TÜRKEŞ, tarımda geleneksel yöntemlere dönülmesi gerektiğini, ancak bu yöntemlerin eskiye nazaran çok daha fazla teknik bilgiye dayandırılması gereğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Harun BAYTEKİN ise tarımda yoğun girdi kullanımının sorun olarak önümüzde durduğunu ifade etti. Her ne kadar bu durumun verimlerde artış sağlasa da uzun vadede tam tersinin yaşanacağını söyleyen BAYTEKİN, kuraklığın etkisini giderek arttırmasıyla yazın sulama gerektiren başta çeltik, mısır gibi bitkilerin ekilişlerinin azalacağını, topraksız tarım sistemlerinin artacağını ve bu sistemlerde akar şekilde kullanılan suyun deşarj edilmeyip tekrar kullanımının gündeme geleceğini vurguladı. Bu arada hayvancılığın da, özellikle meraların verimlerinde görülecek azalmaya bağlı olarak bundan olumsuz etkileneceğini sözlerine ekledi.
Panele dinleyicilerin soru ve katkılarıyla devam edildi.