DUVAR GAZETESİ: ZMO: TOHUM FİYATLARI ÇİFTÇİLERİ ÜRETİMDEN KOPARIYOR- 19 EYLÜL 2020
Ziraat Mühendisleri Odası, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün ağustos ayında açıkladığı tohum yurt içi satış fiyatlarını eleştirerek çiftçinin cebine giren kazancın kırıldığını ve alım gücünün düştüğünü belirtti. Ziraat Mühendisi Murat Kapıkıran, giderek artan ithalat bağımlılığına dikkat çekerek, "Küresel salgın döneminde kendine yeten tarım politikalarına ihtiyaç var" dedi.
UŞAK - Tarım ve Orman Bakanlığı’nın verilerine göre 2019 yılında Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı 2 milyon 83 bin çiftçi bulunuyorken Ağustos 2020’de açıklanan güncel verilere göre bu sayı 1 milyon 803 bine düştü. Son 1 yılda yaklaşık 280 bin çiftçi tarımdan vazgeçti. Ziraat Mühendisleri Odası’na göre tarımdaki çöküşün en büyük sebebi tarım ekonomisi politikaları.
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (TİGEM) Ağustos ayında açıkladığı tohum satış fiyatlarına tepki gösteren Ziraat Mühendisleri Odası bir açıklama yayınlayarak mevcut tarım politikalarını eleştirdi. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kapıkıran da tarımdaki sıkıntılar ve yapılması gerekenlerle ilgili düşüncelerini Gazete Duvar’a anlattı.
‘TİGEM’İN AÇIKLADIĞI FİYATLAR ÇİFTÇİLERİN ALIN GÜCÜNÜ DÜŞÜRDÜ’
TİGEM’in 2019 ve 2020 tohum satış fiyatlarını ele alan Ziraat Mühendisleri Odası, çiftçinin maliyet fiyatları hesaplanınca, alım gücünün günden güne eridiğine dikkat çekti. 2019 yılına göre bu yıl, makarnalık buğday tohumluğunda yüzde 19, ekmeklik buğday tohumluğunda yüzde 21, arpa tohumluğunda yüzde 17,6, tritikale ve yulaf tohumluğunda yüzde 20 çıplak fiyat artışı oldu.
Ziraat Mühendisleri Odası yaptığı açıklamada, “TİGEM’in açıkladığı yurt içi peşin satış fiyatları, çiftçinin tohumluk maliyetlerinin fiyatı değil. İlave fiyatlar eklenince çiftçilerin 1 ton makarnalık buğdayda maliyeti 3 bin 123 lira olacakken, 1 ton ekmeklik buğday tohumluğunda maliyet 2 bin 895 lira olacak” ifadelerini kullandı. Ziraat Mühendisi Murat Kapıkıran da, girdi maliyetlerinin hesaplanması, çiftçi sigorta ve Bağ-Kur primleri ve çiftçi ailesi asgari geçim giderleri gibi parametreler eklendiğinde 5 yıl önceki alım gücüne göre düşüşün devam ettiğini belirtiyor.
‘ÇİFTÇİ AÇLIK SINIRININ ALTINDA KAZANIYOR’
ÇKS’ye üye olmayan çiftçilerin Toprak Mahsulleri Ofisi’ne buğday satamadığının altını çizen Murat Kapıkıran, “Çiftçi, kredi çekmeye teşvik ediliyor. Çiftçinin ürettiği ürünün fiyatı piyasa koşullarında kırıldığı için gelir kaybına neden olunca, ipotekle tarlaları elinden alınıyor. Üretimden kopan çiftçiler, şehirlerde ucuz iş gücüne dönüşüyor” dedi. “Çaresiz kalan çiftçiler topraklarını büyük toprak sahiplerine yahut tarım şirketlerine satıyor, bu da toprağa dayalı bilgi ve deneyimin kaybolmasına neden oluyor” diyen Kapıkıran, “TÜRK-İŞ verilerine göre 4 kişilik bir ailenin Ağustos 2020 için açıklanan açlık sınırı 2 bin 383 lira, yoksulluk sınırı 7 bin 764 lira ancak 50 dekar alanda buğday tarımı yapan bir çiftçi açlık sınırının onda birinden daha az kazanıyor. Bu nedenle çiftçi tarımdan vazgeçiyor. Böylece buğday ekim arazileri azalıyor” diye konuştu.
‘BUĞDAY ÜRETİMİ GERİLEDİ’
TÜİK verilerine göre 2004 yılında 9.3 milyon hektar olan ekili buğday alanı 2019 yılında 6.8 milyon hektara geriledi. Yani yaklaşık 2 buçuk milyon hektar alanda azalma yaşandı. “Toplam buğday üretimi 21 milyon tondan 19 milyona geriledi” diyen Kapıkıran, “Buğday üretiminde yüzde 10’luk bir azalma yaşandı. 2002 yılından itibaren nüfus artmaya devam ederken kişi başı tüketim ise yüzde 21’lik bir azalma yaşadı” ifadelerini kullandı.
‘İTHALAT ARTIYOR’
Üretim alanı ve miktarı her geçen yıl daralan buğdayda ithalatın ise giderek arttığına vurgu yapan Kapıkıran, “2018 yılında 5,8 milyon ton buğday ithalatı ile rekor kırılırken, 2019 yılında yüzde 69 artışla ithalat 9,8 milyon tona ulaştı ve 2.3 milyar dolar kaynak buğday ithalatına aktarıldı” dedi. Kapıkıran, çiftçilerin buğday üretiminden neden çekilmekte olduğunu şu sözlerle anlattı: “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın buğday raporunda birim buğday satışından çiftçinin eline geçen parayla aldığı gübre miktarı, 2019 yılında aynı kalırken, mazot miktarı yüzde 5, tohum miktarı yüzde 16 geriledi. Dolayısıyla çiftçinin girdi maliyeti yükseldi, alım gücü geriledi.”
‘İTHALAT BAĞIMLILIĞINDAN KURTULMAYI HEDEFLEYEN POLİTİKALARA İHTİYAÇ VAR’
Küresel salgın, tarımsal üretim ve gıda ürünlerinde kendine yeterliliğin stratejik önemine değinen Kapıkıran, “Buğday başta olmak üzere temel tarım ürünlerinin her biri için öncelikle kendine yeterliliği temel alan, giderek büyüyen ithalat bağımlılığından kurtulmayı hedefleyen, üretim, üretici ve tüketiciyi özne olarak gören, ürün bazlı, kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerini net bir şekilde ortaya koyan, tavizsiz, tutarlı ve direngen bir yönetim anlayışı ile yürütülecek olan planlama ve kamu yararını temel alan tarım ekonomisi politikalarına ihtiyaç var” diye konuştu.
Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.