EKMEĞİMİZDEKİ GDO!
EKMEĞİMİZDEKİ GDO!
20 Mart 2017
Halkımızın GDOlu gıdalar konusundaki hassasiyeti son derece yüksektir ve bu gıdaları istememektedir.
GDOlu ürünlerin insan sağlığı üzerine etkileri kesin olarak bilinmemektedir, çünkü bu konuda çalışma ve izleme yoktur. Ancak, hayvanlar üzerinde yapılan pek çok çalışma GDOlu ürünlerin böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını bozduğunu, kısırlığa yol açtığını, kandaki şeker ve trigliserid miktarını arttırdığını göstermektedir.
Alanı düzenleyen Biyogüvenlik Kanununa göre ülkemizde GDOlu bitki ve hayvan üretimi ile GDOlu ürünlerin çocuk ve bebek gıdalarında kullanılması yasaktır. Ancak, Biyogüvenlik Kurulu bugüne kadar GDOlu 25 mısır ile GDOlu 7 soya çeşidinin ithalatına sadece yem amaçlı kullanılmak üzere izin vermiştir.
Ülkemizde mısır üretimi 6 milyon tonun biraz üzerine çıkmış olsa da hala 1-1,5 milyon ton civarında mısır dış alımı yapılmaktadır. Soya üretimimiz son yıllarda verilen teşviklerle 30-40 bin ton mertebesinden 150-160 bin tonlara ancak çıkarılabilmiştir ve her yıl 2 milyon tonun üzerinde soya dış alımı yapılmaktadır.
Dünyada soyanın %83ü GDOlu tohumlardan üretilmektedir. Mısırda ise bu oran %29dur. Dünya ticaretine konu olan soyanın GDOsuzunu bulmak neredeyse imkansız hale gelmiştir. Soya dış alımımızın %55 ile %70i GDOlu soya üreten ülkelerden yapılmaktadır.
Biyogüvenlik Kurulu gıda amaçlı kullanılmak üzere hiçbir GDOlu ürüne henüz izin vermiş değildir. Bu nedenle yapılan denetim ve analizlerde gıda maddelerinde GDO çıkmaması gerekmektedir.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası ve GDOya Hayır Platformu yıllardır GDO gerçeklerini halkımıza ve yetkililere anlatmak konusunda ciddi mücadele vermiştir. Sınırlarımızdan her ne amaçlı olursa olsun GDOlu ürünlerin girişine izin verilmesi halinde bu ürünlerin nerelerde kullanıldıklarının takibinin yapılamayacağı yetkililere defalarca iletilmiştir.
Sonuçta, sadece yem amaçlı izin verilmiş olsa da GDOlu soya ekmeğimizin içine kadar girdi. Adanada bir firmanın ürettiği ekmek katkı maddesinin içinde GDOlu soya bulundu. Bu haberleri ne yazık ki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı üzerinden duyamıyor, bu konuda halkımızın korunup korunmadığını da bilemiyoruz.
Ülkemizde üretim, satış ve toplu tüketim yeri olarak toplam 621 bin gıda işletmesi mevcuttur. Tüm bu işletmeler, tarım ve gıda eğitimi almış sadece 6.600 denetçi tarafından denetlenmektedir. GDO, çocuklar dahil halkımızın temel gıdası ekmeğin içine kadar girdiğine göre gıda denetim işinin gerektiği gibi yapılamadığı açıktır.
Halkın sağlığı konusunda tasarruf yapılmamalıdır. Bu kapsamda gıda denetçilerinin sayısı artırılmalı, denetimde sayıya değil kaliteye önem verilmelidir.
Çiftçimizin üretemeyeceği hiçbir ürün, altından kalkamayacağı hiçbir iş yoktur. Yeter ki ürettiğini pazarlayabilsin. Devlet politikası olarak pazarlama sorununa çözüm getirilmesi halinde çiftçimiz yapacağı üretimle bizleri GDOlu ürünlerden kurtaracaktır. Belçika büyüklüğünde tarım arazimiz, Hollanda kadar nadas alanımız tarımsal üretimde kullanılmamakta, bu iki ülkenin toplam yüzölçümü kadar tarım alanımız hala suya kavuşmayı beklemektedir.
GDOlu ürünlere mahkumiyetimizin nedenleri bellidir. Çözüm yolları da açıktır. Buna rağmen ekmeğimizin içine kadar GDO giriyorsa nedeni tarım politikaları ve bu politikaları üretenlerdir.
Ahmet ATALIK
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası
İstanbul Şube Başkanı