EKONOMİ DÜNYASI: GIDA EGEMENLİĞİ İÇİN ÜRETİM EKONOMİSİ- 16 EKİM 2020

EKONOMİ DÜNYASI: GIDA EGEMENLİĞİ İÇİN ÜRETİM EKONOMİSİ- 16 EKİM 2020
MERKEZ
17.10.2020

"Gıda egemenliği için üretim ekonomisi Türkiye`de her yıl üretilen gıdanın beşte biri çöpe gidiyor. Pandemide daha da önemli hale gelen gıda güvenliğinin geliştirilmesi için üreticinin desteklenmesi, savurganlığın yerine de kamuculuğun öne çıkarılması gerektiği belirtiliyor."

 
Gıda egemenliği için üretim ekonomisi

Türkiye`de her yıl üretilen gıdanın beşte biri çöpe gidiyor. Pandemide daha da önemli hale gelen gıda güvenliğinin geliştirilmesi için üreticinin desteklenmesi, savurganlığın yerine de kamuculuğun öne çıkarılması gerektiği belirtiliyor
 
 
Bugün Dünya Gıda Günü... Pandemi sürecinde tarım ve hayvancılığın önemi daha da öne çıktı. Her ülkenin kendi tarımını korumak ve sürdürmek için tedbirler aldı. Üretici, çiftçi, esnaf savurganlığa dayalı anlayış yerine kamucu tarım ve gıda politikaları uygulanması, gıda güvenliği için çiftçinin desteklenmesi gerektiği belirtiliyor. Üretimini doğru planlamanın zorunlu hale geldiğine işaret ediliyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Bayraktar, tarım sektörünün öneminin koronavirüs salgınıyla birlikte daha iyi anlaşıldığını vurguladı. Bayraktar, koronavirüsle mücadelenin kahramanlarından birinin de Türk çiftçisi olduğunu bildirdi.

Şemsi Bayraktar yaptığı yazılı açıklamada, FAO’nun dünya gıda gününü bu yıl “Büyütelim, besleyelim, hep birlikte sürdürelim” temasıyla kutladığını belirtti. Bu yıl belirlenen temanın, yeterli ve sürdürülebilir gıda üretimine vurgu yaptığını belirten Bayraktar, “FAO’nun Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu raporuna göre; 2019 yılında yaklaşık 690 milyon insanın yetersiz beslendiği, kronik açlık çektiği tahmin ediliyor.
Yani dünyadaki her on kişiden biri açlık çekiyor. Yine 3 milyar kişi de sağlıklı beslenemiyor. Hatta raporda koronavirüs pandemisinin 2020`nin sonu itibariyle dünya genelinde 130 milyon kişiyi daha kronik açlığa sürükleyebileceği belirtilmektedir” dedi.

19 MİLYON TON GIDA İSRAFI

Dünyada herkese yetecek kadar gıda üretilmesine rağmen açlık çeken insan sayısının bir türlü azalmadığını ifade eden Bayraktar şöyle devam etti: “Dünyada yaşanan açlığı yok etmek için üretilen gıdanın dengeli dağıtılması ve israfın en aza indirilmesi büyük önem taşımaktadır. Her sene dünyadaki gıdanın yüzde 14`ü satış aşamasına ulaşamadan kaybedilmekte ve yaşanan gıda kaybı yıllık 400 milyar dolara mal olmaktadır.

Türkiye’de her yıl yaklaşık 19 milyon ton gıda israfı yapılmakta, bu neredeyse ürettiğimiz gıdanın beşte biri oranına denk gelmektedir. Türkiye`deki gıda kaybı düzeyi yüzde 40 civarındadır. Açlığa son vermek için gıda israfının önüne geçmeliyiz.”

ÇİFTİÇİMİZİ DESTEKLEMEK ZORUNDAYIZ

Bayraktar, Türkiye’nin salgınla mücadele sırasında gıda güvenliği açısından başarılı bir tablo çizdiğini, üretimin kesintisiz sürdüğünü, gıda ürünlerinin aksama yaşamadan tüketici ile buluşturulduğunu belirterek şunları söyledi:
 
“Tarım demek gıda güvencesi demektir. Gıda güvencemizi sağlamak için çiftçilerimizi desteklemek zorundayız. Üretimin aksamadan sürdürülebilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. İthalata bağımlı ülkeler bu süreçte büyük zorluklar yaşadı.

Gıda milliyetçiliği kavramının önem kazandığı bu dönemde ülkeler, uyguladıkları korumacılık tedbirleri kapsamında ihracata kısıtlamalar getiriyor. Yaşadığımız tecrübeler gösteriyor ki, tarım potansiyelimizin tamamını kullanmak, arz açığımız olan ürünlerimizin üretimini doğru planlamak zorundayız.
Arz açığı veren ürünlerin üretiminin artırılması için iyi bir üretim planlaması yapılmalı, üretimin artırılmasına yönelik destek politikaları belirlenmeli, verim artışı sağlanmalıdır.”

KAMUCU POLİTİKALAR UYGULANMALI

Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Üzümcü, Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ali Uğurlu “Dünya Gıda Günü” nedeniyle yaptıkları ortak açıklamada özetle şunları söylediler:
“Yaşanan küresel salgın, dünya genelinde kamunun rolünün, özel sektöre bağlı serbest piyasa ekonomisinin, küresel ticaret kurallarının ve uluslararası ilişkilerin yeniden sorgulanmasına yol açmıştır. Pandemi yasakları nedeniyle mevsimlik işçi temininde ve gıdaya erişimde yaşanan ciddi aksaklıkların salgından daha tehlikeli sonuçlar doğurabilecek olması tüm ülkelerin tarım politikalarını yeniden gözden geçirmelerini zorunlu kılmıştır.

Pandemi sürecinde ülkeler kendi üretimlerini ve stoklarını artırmaya çalışmakta, sınırlarını kapatmakta, ihracat yasakları koymakta, dış ticaret hacmi daralmakta, korumacılık önlemleri artmaktadır.
Ülkemizde ise söylem dışında maalesef yerli üretimi ve üreticiyi korumaya yönelik somut politikalar uygulamaya konulmamaktadır.

EKOMOMİK KRİZ

“Ülkemiz açısından yakın gelecekte yaşanacak en önemli sorun alanlarında biri, şu an yaşanan ekonomik krizin tarım ve gıda üretimine yapacağı olumsuz etkiler olacaktır. Ülkemizde derinleşerek yaşanan ekonomi, sağlık ve gıda krizinden kurtulabilmek için ithalat kolaycılığına dayalı neoliberal ekonomi politikaları yerine üretim ekonomisini, sermayenin öncelikleri yerine kamusal çıkarları, kamu harcamalarında lüks ve savurganlığa dayalı yönetim anlayışı yerine tasarrufları, gündelik politikalar yerine planlı kalkınmayı önceleyen `Kamucu Tarım ve Gıda Politikaları` ivedilikle yaşama geçirilmelidir.”

SEKTÖRÜN VE ÇİFTÇİLERİN SORUNLARI

Bayraktar tarım sektörünün ve çiftçilerin sorunlarını şöyle sıraladı:
 
  • Üretimin artarak devam etmesi için çiftçilerin yeterli gelir elde etmesi gerekir. Çiftçilerimiz ancak diğer kesimlerin üçte biri oranında gelir elde etmektedir ve bu durum sürdürülebilir değildir. Bunu sağlamak için sektörün yapısal ve güncel sorunlarının çözüme kavuşturulması önemlidir.
  • Tarım sektöründe; parçalanmış arazi yapısı, örgütlenme ve sulama gibi yapısal sorunlarının yanında, girdi fiyatlarının yüksekliği, banka borçlarının artması gibi kronik sorunlar yaşanıyor.
  • Dünyada tarımsal üretim, açlığı bitirecek ve artan gıda talebini karşılayacak düzeyde artmamaktadır. 
  • Gıda açığını kapatma konusunda en önemli ülkelerden biri de bizim ülkemizdir. Ülkemiz büyük bir tarımsal potansiyele sahiptir. Ancak bu potansiyelimizi tam olarak kullandığımızı söyleyemeyiz.
  • Tarım sektörünün sorunları çözülür ve sektör gerektiği gibi desteklenirse, gıda üretiminde sadece ülkemize değil içinde bulunduğumuz coğrafyaya yetecek gıda üretimini yapabiliriz.
  • Açlık sorunu kendi ayakları üzerinde duran ve yeterli tarım sektörü varlığını sağlamakla çözülebilecek bir sorundur. Dünyada gıda güvenliği ancak devletlerin, uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının ve tüm diğer aktörlerin de aktif katılım ve diyaloğuyla mümkün olabilir.
  • Sorunların çözümü için orta ve uzun vadede çözüm yolları aranmalıdır.
  • Gıda egemenliğimiz için üretim ekonomisine geçilmeli”
  • Kamucu tarım ve gıda politikaları uygulanmalıdır”
 
Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ. 

Okunma Sayısı: 126
Fotoğraf Galerisi