ETİ ELBİRLİĞİYLE YEDİLER - CUMHURİYET
1980’de 16 milyon büyükbaş hayvan vardı, bugün 10.5 milyon... Küçükbaş hayvan 50 milyondu, bugün 23 milyon...
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Günaydın, aylardır yaşanan et krizinden sorumlu olan hükümetin, çözüm olarak önce canlı hayvan sonra et ithalatına izin vermesinin de durumu kurtaramayacağını, girdi maliyetlerinin aşağı çekilmesi gerektiğini söyledi.
Sorunun nedenlerini sıralayan Günaydın‘a göre, büyük üreticinin desteklenerek küçük üreticinin tasfiye edilmesi, çokuluslu şirketlerin küçük üreticiyi baskı altına alması, hastalıkların Anadolu‘yu sarmasına karşı önlem
alınmaması en önemli etkenler...
MUSTAFA ÇAKIR
ANKARA - Bir zamanlar tarım ve hayvancılık alanında dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alan Türkiye, başta AKP olmak üzere, özellikle 1980 sonrası hükümetlerinin uyguladığı politikalar nedeniyle dışarıdan et ithal eder hale geldi. AKP döneminde sürekli zarar eden çiftçi, elindeki hayvanları satmak zorunda kaldı. Türkiye‘deki hayvan sayısı azalınca da et fiyatları yükseldi. Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Gökhan Günaydın gelinen aşamadan "sürece seyirci kalan" AKP hükümetinin sorumlu olduğunu söyledi. Günaydın, Türkiye‘nin et ithal eder hale gelmesine uzanan süreci ve nedenlerini şöyle özetledi:
Hükümet seyirci kaldı: Hayvancılıkta temel sorun girdi maliyetleri ile çıktı şartları arasında dengenin sağlanamaması. Türkiye‘de girdi maliyetleri dengelenemedi. Buna karşılık özellikle sütte fiyatlar inanılmaz ölçüde oynadı. 2007-2008 yılları arasında hem kuraklık hem de süt fiyatlarının 35 kuruşa kadar düşürülmesi, SEK‘in özelleştirilmesi sonrası bu alanda yaşanan tekelleşmenin süt fiyatlarını sürekli baskılaması sonucunda hayvanlar büyük oranda kesime gönderildi. Böylece Türkiye‘nin büyükbaş hayvan varlığında azalma görüldü. Bu alanda hiçbir şey yapmayan ve sürece seyirci kalan hükümet bugünkü krizi böylece tetiklemiş oldu.
Küçük üretici tasfiye edildi: Hayvancılıkta önemli bir yer tutan koyun, keçi yani küçükbaş hayvancılık sürekli ihmal edildi, tükenme noktasına geldi. Hükümet küçük üreticiyi desteklemek yerine, kapitalist büyük üretim işletmelerini desteklemeyi tercih etti. Koyunu ve koyunculuğu ilkel ve köylü işi olarak gördü. Üretici hayvanını besleyemez noktaya geldi. Buna karşın sürekli büyük işletmeler desteklendi. Örneğin belirli illerde 50 baş büyükbaş hayvanın üzerinde hayvancılık tesisi kuranlara destek verildi. Bundan hiçbir şekilde küçük üretici yararlanamadı. Aslında amaç küçük üreticiyi bu alandan tasfiye etmekti. Bu işin üretici işi olmaktan çıkıp, işletmecilik esasına dayalı işadamlarının yürüttüğü bir iş haline gelmesi istendi. Büyük işletmelerin bu işi organize etmeleri sağlandı. Bütün bu tablo hem küçük üreticinin tasfiyesine hem de alanda tekelleşmeye neden oldu.