Doğu Afrika ülkesi Sudan, 780 bin 500 hektarlık tarım arazisini Türkiye’nin kullanımına bırakıyor. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, 9-11 Eylül tarihlerinde Hartum’u ziyaret ederek Türkiye adına ikili anlaşmalara imza attı. Bu kapsamda Türkiye, devlet ve özel sektör eliyle Sudan’da ticaret, enerji, bankacılık ve tarım alanlarında yatırımlar yapacak. Anlaşma dahilinde Türkiye`nin tarımsal üretimini ülke dışına kaydırması ise en çok tartışılan konu.
Peki yurt dışında tarımsal üretimi destekleme politikası hangi riskleri barındırıyor? Bunun için ilk olarak neden Sudan seçildi?
Ayçiçeği, mısır, pamuk, şeker kamışı...
Sudan`da kiralanan tarım arazilerinde, iklimsel nedenlerle Türkiye`de üretilemeyen veya üretimi yetersiz kalan tarımsal ürünler yetiştirilecek. Bu yıl 210 bin dekar alanda pamuk ve soya üretimi yapılması planlanıyor.
Toplam 780 bin 500 hektar, Türk girişimcilerin yatırımına açılacak. Bu topraklarda aşamalı olarak ananas, mango, avokado ve kanola gibi tropikal meyve sebzelerin yanı sıra Türkiye`de üretim açığı olan ayçiçeği, mısır, pamuk, susam, şeker kamışı ve yonca ekilecek.
Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK`e göre, 2016-2017 sezonunda Türkiye`de 2 bin 100 ton kütlü pamuk üretimi yapıldı. Son beş üretim sezonu ortalamalarına göre Türkiye`deki pamuk üretimi, tüketimin sadece % 57`sini karşılayabiliyor.
Ayçiçeği üretimi ise yılda ortalama 1 ila 1,5 milyon ton. Ülkenin tüm ihtiyacının karşılanması için en az 2 ila 2,5 milyon ton ayçiçek üretimi yapılması gerekiyor. Bu da yurt dışından ayçiçeği ithalatını zorunlu hale getiriyor.
Yine Türkiye’nin ithal ettiği tarım ürünlerinde mısır önemli bir kalem. Ziraat Mühendisleri Odası`nın hazırladığı rapora göre, 2018’in Ocak ayında mısır ithalatı bir önceki yıla kıyasla 8 buçuk kat artarak 404 bin tona yükseldi.
`Sudan`da tarım arazisi kiralamak, Türkiye`de betonlaşmayı artıracak`
Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, Türkiye`nin Sudan`da arazi kiralayarak tarım üretimi yapmasının gelecek neslimizin gıda egemenliğini riske atmak anlamına geldiğini savunuyor.
Atalık’a göre, “Türkiye`nin bilgi ve teknolojisi ile Sudan halkına destek çıkacak olması takdir edilecek bir durum; ancak Türkiye tarım arazileri ve üretimini hızla kaybederken bir başka ülkede kiralanacak arazilerden ihtiyacımızı karşılamayı hedeflemesi gelecek nesillerin gıda egemenliğini riske atar”. Atalık ayrıca ‘Türkiye’nin ağırlıklı olarak inşaat sektörü üzerinden ekonomisini çeviren bir ülke olması nedeniyle Sudan’dan arazi kiralamanın tüm ülke tarım arazileri üzerinde betonlaşma baskısını artıracağı’ görüşünde.
Euronews Türkçe’ye konuyu değerlendiren Ahmet Atalık, Türkiye`nin tarım üretimini iyileştirmesi için önerilerini ise şöyle sıralıyor:
• Çiftçinin bilgi ve teknolojik hizmet alabilecek düzeyde kazanmasını sağlamalı
• Atıl tarım arazileri tekrar üretimle buluşturulmalı
• Sulama yatırımları, arazi toplulaştırma hizmetleri ve mera ıslahları tamamlanmalı
• Örnek tarım işletmelerinin ülkemizde de kurulmasına yardımcı olunmalı
• Son derece zengin bitki türlerine sahip ülkemizde kendimize yeterlilik düzeyinde tarım politikaları üretilmeli
“Aksi halde yapılan her bir ithalat üretimi geriletmekte, tüketicinin daha da yüksek bedeller ödemesine yol açacak.”
Belçika`nın yüzölçümü kadar toprak artık ekilmiyor
Ziraat Mühendisleri Odası`nın verilerine göre, Çiftçi Kayıt Sistemi`ne (ÇKS) kayıtlı çiftçi sayısı 2003’te 2,8 milyon kişi iken 2017 yılında 2,1 milyona kadar geriledi. Son 15 yılda çiftçinin ekmekten vazgeçtiği arazi 32 milyon dönüme ulaşarak Belçika’nın yüzölçümünü geçti.
Türk çiftçisi sadece 2017’de Zonguldak ili toplam yüzölçümü kadar tarım arazisini ekmekten vazgeçti.
Haber kaynağına ulaşmak için lütfen tıklayınız.