FİKİR DERGİSİ: ÜLKEMİZDE YAŞANAN TARIM VE GIDA KRİZİNDEN ÇIKIŞ VAR MI?- MART 2025 SAYI 01

Ülkemizde yaşanan tarım ve gıda krizinden çıkış var mı?
Tarım, doğa koşullarına bağlı, mutlaka korunması ve uzun vadeli planlanması gereken stratejik bir sektördür. 1980’li yıllarda ülkemizde tarımda da uygulanmaya başlanan ve günümüzde de devam eden, tarımsal KİT’leri özelleştiren, kamu kurumlarını işlevsizleştiren, tarımsal destekleri azaltan, küçük üreticiyi büyük şirketler karşısında korumasız bırakan, alanı tümüyle özel sektörün insafına terk eden, girdilerde ve ürünlerde dışarıya bağımlılığı artıran neoliberal tarım politikaları, tarımda ve gıdada derinleşerek artan ciddi sorunların temel nedenidir. Küresel salgın, ciddi kuraklık, derinleşerek artan ekonomik kriz, deprem, savaş koşulları gibi olağanüstü süreçlerde yerli üretim ve üreticiye yönelik ciddi somut önlemlerin alınmaması ve enflasyonu düşürmek için gündeme gelen sıkı para politikası yaşanan sorunları daha da artırmıştır.
Tarımda ve gıdada giderek artan köklü ve ciddi sorunların kalıcı çözüm için kısa, orta ve uzun vadeli çözüm önerilerimiz şunlardır;
- Alanı tümüyle serbest piyasanın insafına bırakan mevcut neoliberal tarım politikaları terk edilmeli, ülke düzeyinde üretimi ve üreticiyi koruyan kamucu tarım ve gıda politikaları yaşama geçirilmelidir.
- Genel ekonomi içerisinde tarımın zorunlu yeri ve stratejik rolü hak ettiği noktaya getirilmelidir.
- Tarımsal kamu yönetimi güçlendirilmeli, Tarım Bakanlığı yeniden yapılandırılmalı, liyakatlı kadrolar yönetime gelmelidir.
- Sağlıklı planlamalar için güncel ve doğru veriler hazırlanarak kamuoyu ile sürekli paylaşılmalıdır.
- Topraklarımızı, ovalarımızı, meralarımızı, zeytinliklerimizi, dikili arazilerimizi yani üretim alanlarımızı ödünsüz koruyan arazi kullanım planları yapılmalı ve uygulanmalıdır.
- Ülke düzeyinde Tarımsal Üretim Seferberliği ilan edilmeli, girdi maliyetleri düşürülmeli, ucuz kredi olanakları oluşturulmalı, artırılacak ürün ve girdi destekleri üretime ve üretene zamanında verilmeli, özellikle temel ürünlerde gerçek maliyetlere göre önceden alım fiyatı açıklanmalı, alım garantisi verilmeli, sezon sonu gerekirse fark ödemesi yapılmalıdır.
- Girdi maliyetlerini düşürüp, destek miktarlarını artırarak ve zamanında ödeyerek, alım fiyatlarını maliyet üzerinde vererek temel ürünlerde kendimize yeterliliği sağlayacak şekilde kamu yönetimi zoruyla değil uzun vadeli yönlendirici tarımsal üretim planlaması yaşama geçirilmelidir.
- Sözleşmeli üretimde üreticiyi koruyucu düzenlemeler yapılmalı ve süreç sürekli denetlenmelidir.
- Sulama planlaması, kuraklığı da dikkate alarak yapılmalı, kamu sulama yatırımları ve arazi toplulaştırma hizmetleri gecikmeden bitirilmelidir.
- Hayvansal üretim bitkisel üretimden ayrı düşünülmemeli, yem maliyetleri düşürülmeli, meralar ıslah edilerek korunmalı, süt-yem paritesi 1/1,5 olarak uygulanmalı, ithalat bağımlılığı sonlandırılarak yerli üretim artırılmalıdır.
- Tarımsal ARGE yatırımları artmalı, verimlilik ve kalite ön plana çıkmalıdır.
- Çiftçisi, işçisi, çobanı, mühendisi dahil iş gücü potansiyelini değerlendirecek eğitim ve istihdam planlaması yaşama geçirilmeli, tarım meslek liseleri yeniden açılmalı, yüksek öğrenimde nicelik ve nitelik sorunu çözülmeli, kamuda yeterli atama yapılmalı, özel sektörde çalışan üyelerimizin çalışma koşulları ve ücretleri iyileştirilmelidir.
- Tarımsal hammadde ve ürün dışalımı kısıtlanmalı, terbiyevi ithalat uygulamalarına son verilmeli, girdilerde ve temel ürünlerde dışarıya bağımlılık azaltılarak kalkmalıdır.
- Kendimize yeterli olduğumuz ürünlerde iç piyasada fiyatları düşürmek amacıyla ihracat kısıtlamasına gidilmemeli ve dış pazarlar kaybedilmemelidir.
- Sağlıklı gıdaya erişim için gıdada taklit ve tağşiş ile zirai ilaç kalıntı denetimleri artırılmalı, cezalar artırılmalı, sonuçlar gecikmeden kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
- Tarımsal girdi üreten ve fiyatları dengeleyen Tarımsal KİT’ler yeniden kurulmalıdır.
- Küçük aile işletmeleri desteklenmeli, yerelde üretim özendirilmeli, geçimlik tarım üretimi yapan çiftçi ailelerinin ödenemez hale gelen borçları silinmeli, kamu bankaları ve tarım kredi kooperatifleri dahil tarımsal krediler üretici lehine düzenlenmelidir.
- Tarımda emek sömürüsü önlenmeli, mevsimlik işçilerin sorunları çözülmeli, kadın ve çocuk emeği istismarı önlenmeli, üreten emek hakkını almalıdır.
- Denizlerimiz ve iç sularımız kirletilmemeli, balık çiftlikleri yeniden değerlendirilmeli, su ürünleri üretimi ve balıkçılık geliştirilmelidir.
- Biyoçeşitliliğimizi ve gen kaynaklarımızı koruyan politikalar yaşama geçirilmelidir.
- Üretici tümüyle özel sektörün insafına bırakılmamalı, kamu piyasayı düzenlemeli ve denetlemeli, gıda tedarik zincirleri güçlü, demokratik ve özerk üretici ve tüketici kooperatifleri üzerinden daraltılmalı, yüksek gıda enflasyonundan en çok etkilenen dar ve sabit gelirlilerin gelir düzeyi yükseltilmeli, üreticinin kar ederken tüketicinin ucuz, yeterli, sağlıklı gıdaya erişmesi sağlanmalıdır.
Özetle; ülkemizde yaşanan tarım ve gıda krizinden çıkabilmek için üretim alanlarını koşulsuz korurken, üreticinin kar ederek üretimde sürekliliğini ve tüketicinin ucuz, yeterli, sağlıklı gıdaya sürekli ulaşabilmesini sağlamak için; üretim politikası, girdi politikası, destek politikası, ürün alım politikası, pazarlama politikası, gıda sanayi politikası, tedarik zinciri politikası, dış ticaret politikası, istihdam politikası, tüketicinin alım gücü politikası dahil olmak üzere tarım ve gıda zincirinin tüm halkalarını içeren bütüncül bir kamucu politikanın oluşturulması ve kamunun tüm süreci düzenleme ve denetleme görevlerini hızla yerine getirmesi gerekir. Açlığın, kıtlığın, gıda savaşlarının yaşanmadığı bir dünyada gıda egemenliği, gıda güvenliği ve gıda güvencesinin sağlanarak üreticilerimizle ve tüketicilerimizle birlikte tüm yurttaşlarımızın sağlıklı bir çevrede refah içerisinde mutlu yaşaması için mevcut rant ve faiz politikaları yerine emeğin hakkını aldığı üretim ekonomisine geçiş temel politika tercihi olmalıdır.