FINDIK RAPORU- 2018
Mevcut olan iktidar ve buna bağlı TMO, şirketlerin yanından daha çok, üreticinin yanında olmalıdır.
Fındık; meyvesi, yağı, kabuğu, yaprağı ve zurufu ile çok çeşitli alanlarda kullanılabilen ülkemiz için çok önemli ve ekonomik değeri olan bir tarım ürünüdür. Fındık başta Giresun, Ordu, Samsun, Trabzon ve Rize olmak üzere Karadeniz’e kıyısı olan hemen her ilde yetiştirilmektedir.
Fındık, % 80 oranında çikolata sanayinde dilinmiş, kıyılmış, öğütülmüş biçimde; %10-12 oranında pastacılık-bisküvi-unlu mamuller sektörlerinde; %3-4 oranında da çerez olarak, kalanı dondurma sektöründe ve yağ sanayinde kullanılmaktadır.
Fındığın kalite özellikleri ve besinsel bileşenleri çeşitten çeşide farklılıklar göstermekle beraber mevsim şartları, teknik ve kültürel özellikler gibi faktörlerden de etkilenmektedir. Fındık meyvesinin bileşiminde % 55-60 yağ, %14-16 protein, %11-12 karbonhidrat, %4,5- 5 su, %2 kül ile fosfor, kalsiyum, magnezyum, mangan, çinko, demir ve sodyum gibi mineral maddeler ve ayrıca B1, B2 ve E vitamini bulunmaktadır.
Fındık besleyici özelliği ve insan sağlığına faydaları açısından önemli bir bitkisel üründür. Fındığın bu özelliği yapısında bulunan özel yağ bileşimi (genel olarak oleik asit), protein, karbonhidrat, lif, vitaminler (vitamin E), mineraller, fitositeroller (β-sitositerol) ve antioksidan fenolik bileşiklerinden dolayıdır. Fındık kendine has tat, aroma ve besleyici özelliğinden dolayı, özellikle fonksiyonel bileşik olarak birçok gıda ürününe ilave edilebilmektedir.
Türkiye’de Fındık Üretimi:
Türkiye’de yaklaşık 440 bin üretici, 700 bin hektar alanda fındık üretimi yapmaktadır. Kültür ırkı fındık yetiştiriciliği ilk defa Doğu Karadeniz Bölgesinde başlamıştır. Fındığın ilk defa Giresun’da kültüre alındığını belirten kaynaklar vardır. Fındığa 1964 yılından sonra alım garantisi verilmesi ve bölgeden başka illere göç edenlerin gittikleri yerde fındık yetiştirmeye devam etmelerinin etkisi ile fındık yetiştiriciliği diğer bölgelere de yayılmış ve yaygınlaşmıştır.
Fındık tarımı ile ilgili olarak 1983 yılında çıkan 2844 sayılı Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesi Hakkında Kanun ile bu kanun kapsamında çıkarılmış olan Fındık Üretiminin Planlanması ve Dikim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik bulunmaktadır.
Fındık dikimine her yerde izin verilmemektedir. 2844 sayılı Kanun kapsamında çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararlarıyla fındık üretimine izin verilen yerler belirlenmektedir. Fındık Alanlarının Tespitine Dair 2014/7253 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 16 il ve bunlara bağlı 123 ilçe fındık dikimi yapılabilecek yerler olarak belirlenmiştir.
Çizelge-1Fındık Üretimine İzin Verilen İl ve İlçeler;
Fındık üretim miktarı yıllara göre değişkenlik göstermekle birlikte, ortalama olarak 550 bin ton civarındadır.
ZMO’nun yaptığı çalışmalar sonucunda 2017 yılında 670.000 ton olan fındık üretimimiz, 2018 yılında 540.000-550.000 ton aralığında olacağını tahmin etmekteyiz. Bununda en büyük nedeni kuraklık, zamansız dolu ve yağışlar ile fındık hastalık ve zararlılarıdır.
Çizelge-2 Türkiye’de Fındık Üretimi, Alanları ve Verimi
*2018 yılı ZMO Tahminidir
Kaynak: TUİK
Grafik-1 Fındık Üretimi ve Üretim Yapılan Alanlar
Türkiye fındık üretiminde dünyada ilk sırada gelmektedir. Dünya fındık üretimindeki payı %70’ler civarındadır.
Çizelge-3 Türkiye ve Dünya Fındık Üretimi
Kaynak; FAOstat
Grafik-2 Türkiye ve Dünyada Fındık Üretimi
Fındık üretiminin en fazla yapıldığı il Ordu’dur. Fındık üretiminin %85’i Ordu, Samsun, Giresun, Sakarya ve Düzce’den gerçekleştirilmektedir.
Çizelge-4 İllere Göre Fındık Üretim Miktarı
Kaynak; TUİK
Grafik-3 İllerin Fındık Üretimindeki Payı (2017)
Türkiye’nin fındık veriminde yıllara göre bazı nedenlerden dolayı önemli dalgalanmalar da görülmektedir. Bunların başında; optimal büyüklükte tarım işletmesinin yetersizliğidir. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de işletmelerin ortalama büyüklüğü 14 dekar iken, en elverişli şartlarda normal bir ailenin fındık tarımı ile geçimini sağlayabilmesi için en az 22 dekarlık bir fındık bahçesine sahip olması gerekmektedir. Bununn dışında; iklim şartlarının bazı yıllarda olumsuzluklar yaşanması (don ve kuraklık gibi), çeşit seçimi, sıraya dikim ve sulama gibi gerekli kültürel işlemlerin yeterince doğru yapılmaması ve fındık bitkisinde görülen periyodisite gibi etkenler verimdeki dalgalanmayı artırmaktadır.
Fındık bahçelerinin genelde yaşlı olması, ocakların ise sık dikili olmasından dolayı Trabzon, Giresun ve Ordu illerindeki verim seviyesi; Kocaeli, Sakarya ve Düzce illerinin verim seviyesine göre daha düşüktür. Sakarya ve Düzce illerindeki üreticilerin işletme büyüklükleri ve verim düzeylerinin daha yüksek olması nedeniyle bu bölgedeki dikim alanları hızla artmaktadır.
Dünyada Fındık Üretimi
Fındık bademden sonra dünyada en yaygın yetiştiriciliği yapılan sert kabuklu meyvedir. Fındığın kültür çeşitleri; Türkiye, İtalya, İspanya, ABD, Gürcistan, Azerbaycan, Çin, İran, Şili, Avustralya ve Fransa’da yetiştirilmektedir. Bu ülkelerin yanı sıra Polonya, Yunanistan, Belarus, Hırvatistan, Tacikistan, Özbekistan, Rusya Federasyonu, Kırgızistan, Portekiz, Beyaz Rusya, Moldova, Tacikistan, Ukrayna, Tunus, Slovenya, Slovakya, Moldova, Suriye, Kıbrıs, Arjantin, Avusturya, Estonya, Yeni Zelanda, Romanya ve Kamerun gibi ülkelerde de az da olsa fındık üretilmekte ve üretimin artırılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Dünya fındık üretimi 1960’lı yıllarda yaklaşık 200 bin ton kadar iken, son yıllarda bir milyon tona yaklaşmıştır.
Çizelge-5 Ülkelerin Fındık Üretimi (ton)
Kaynak; FAOstat
Grafik-4 Ülkelerin Fındık Üretimi (2016)
Dünya fındık üretiminin ortalama % 70’ini gerçekleştiren Türkiye’yi sırasıyla İtalya, ABD, Kafkas Ülkeleri (Azerbaycan+Gürcistan), İspanya izlemektedir. Çizelgeden de görüleceği üzere Gürcistan ve Azerbaycan’ın üretimi son yıllarda önemli oranda artış göstermektedir. Diğer Ülkeler arasında yer alan Çin, Şili, Avustralya ve İran’ın üretimi de istatistik olarak anlamlıdır.
Türkiye üretimde olduğu gibi fındık ihracatında da dünyaya ilk sırada yer almaktadır. En yüksek olduğu yılda ihracatın %2’sinden daha az oranda da olsa fındık ithalatı da yapılmaktadır.
Çizelge-6 Türkiye’nin Fındık Dış Ticareti
Kaynak; TUİK
Fındık, bitkisel ürün ihracatımız içinde önemli bir paya sahiptir. İhracat değeri olarak Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri ile Yaş Meyve ve Sebze grubundan sonra yaklaşık %12’lik payla üçüncü sırada gelmektedir.
Çizelge-7 Fındık İhracatının Bitkisel Ürün İhracatındaki Payı
*Ocak-Temmuz
Kaynak; TİM
İlk iki sırada yer alan grup içinde çok sayıda bitkisel ürünün yer aldığı göz önüne alınacak olunursa, fındığın ihracattaki payı daha iyi anlaşılacaktır. Fındığın toplam ihracat içindeki payı ise %1-1.5 düzeyindedir.
Dünyada fındık tüketiminin tamamına yakını Avrupa ülkeleri tarafından gerçekleştirilmekte ve büyük ölçüde çikolata ve şekerleme sanayinde ham madde olarak kullanılmaktadır. Dünya fındık üretim ve ihracatının çok önemli bir kısmını Türkiye’nin sağlamasından dolayı ülkemizin iç piyasada uyguladığı politikaların dünya piyasaları ve fiyatlarına etkisi de fazla olmaktadır.
Fındıkta bir pazar sorunu yaşanmaktadır. Kabuklu fındık cinsinden iç tüketimin yıllık 100–120 bin ton civarında olduğu tahmin edilmektedir. Kişi başına yaklaşık 600-700 gr tüketim olmaktadır. Yetersiz tanıtım ve bilgi eksikliği, fiyatların yüksek bulunması, çerez olarak tüketiminin yaygın olmaması ile ikame ürünlerin fazlalığı gibi etkenler tüketimin artırılamamasındaki en önemli engelleri oluşturmaktadır.
Türkiye’de üretilen fındığın %80-85’i ihraç edilmekte, %15-20’si ise iç piyasada tüketilmektedir. Türkiye’nin son üç yılda ortalama ihracat miktarı 145 bin tondur. TMO verilerine göre 2017 yılında ülkemiz fındık ihracatının %59’u natürel iç fındık, %17’si işlenmiş fındık, %24’ü ise ileri işlenmiş fındıktır.
Çizelge- 8 Fındık İhraç Ettiğimiz Ülkeler
*Ocak-Mayıs
Kaynak; TUİK
Ülkemiz fındık üretimi ve ihracatında belirleyici olmakla birlikte, çok az miktarda da olsa fındık ithalatı da yapmaktadır. İthal edilen bu fındıklar, fındık üretimi olmayan, çikolata sanayinin geliştiği, ithal ettiği fındığı işlenmiş olarak ihraç eden ülkelerden alınan ürünlerdir.
Çizelge- 9 Fındık İthal Ettiğimiz Ülkeler (Miktar/Kg)
*Ocak-Mayıs
Kaynak; TUİK
Dünya fındık ithalatına bakıldığında Almanya ve İtalya’nın ilk sırada yer aldığı görülmektedir.
Çizelge-10 Dünya Fındık İthalatı (ton)
Kaynak; FAOstat
Dünya fındık ihracatının yaklaşık üte ikisi ülkemiz tarafından gerçekleştirilmektedir. Diğer önemli fındık ihracatçısı ülkeler; Gürcistan, İtalya, Azerbaycan’dır. Üretici olmamalarına rağmen ithal ettiği fındığı, iç veya işlenmiş olarak ihraç eden Almanya, Hollanda, Fransa, Belçika ve İsviçre gibi ve bazı Avrupa ülkeleri de fındık ihracatçısı ülkeler arasında yer almaktadır.
Çizelge-11 Dünya Fındık İhracatı (ton)
Kaynak; FAOstat
Türkiye’nin birim alandan diğer üretici ülkelerden daha düşük verim elde etmesi, üretim maliyetlerini artırmakta, uluslararası piyasalardaki rekabet gücünü azaltmaktadır. Çikolata sanayinde faaliyet gösteren firmaların hammadde tedarik fiyatlarını azaltmak amacıyla fındık yetiştiriciliğini teşvik ettikleri Azerbaycan ve Gürcistan’daki üretim artışının ve piyasaya yeni girecek ülkelerin üretimleri, gelecek yıllarda fındık ihracatımızı olumsuz yönde etkileyecektir.
Fındığın ikame ürünü olarak rakibi olan bademin üretimi, tüketimi ve çikolata, şekerleme sanayisinde kullanımı artmaktadır. Badem fiyatlarının fındığa göre daha istikrarlı olması ve Kaliforniya Pazarlama Kurulunun izlemiş olduğu etkin pazarlama politikasının etkisiyle dünyadaki badem ithalatı, fındığa göre daha hızlı bir şekilde artmaktadır.
Reuters haber ajansı ve diğer bazı haber ajanslarında 3 Kasım 2017 tarihinde yer alan bir haberde, Ferrero şirketinin fındık alımlarında Türkiye`nin yerine geçebilecek yeni üreticiler aradığı bilgisi yer aldı. Haberde, Ferrero`nun "Kanada, Avustralya hatta Şili`de fındık üretimi projelerine destek verdiği" belirtildi. Anı haberde, küresel fındık pazarının büyük kısmını elinde tutan Türkiye`nin ABD ile yaşadığı siyasi gerilim Ferrero, Nestle ve Kraft Heinz gibi büyük fındık alıcıları için kırılganlık yarattığı, Ferrero’nun kırılgan fiyatlar ve tedarik sıkıntılarının eşlik ettiği piyasada tek üreticiye bağımlılığı azaltmak istediği” bilgilerine de yer veriliyor. Haber içeriği ülkemizin fındık sektörü ile ilgili olarak atacağı adımlarda, bu hususları dikkate almasının gerekliliğini gösteriyor.
Genel Değerlendirme
Fındık üretim miktarı ve verimlilik, öncelikle don ve kuraklık gibi iklim koşullarına bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Bu değişkenliğe sıraya dikim, çeşit seçimi, sulama gibi kültürel işlemlerin yeterince doğru yapılmaması ve periyodisite gibi diğer etkenler artırıcı etki yapmaktadır. Verimde ortaya çıkan bu dalgalanma, fındık üretimi ile tüketimi arasında dengesizliğe ve fiyat istikrarsızlığına neden olmaktadır. Bu durum fındık üretiminde farklı ülkelerin ortaya çıkmasına ve üretimlerini artırma çabalarına yol açmaktadır.
Doğu Karadeniz’de, fındık bahçelerinin genelde yaşlı, ocakların ise sık dikili olmasından dolayı verim seviyesi, Batı Karadeniz illerine göre daha düşüktür. Ayrıca Batı Karadeniz illerinde fındık bahçelerinin daha büyük olması da bu bölgedeki verimliliği artıran unsurlardandır. Bu nedenle bölgedeki dikim alanları hızla artmış, üretim alanları genişlemiş ve fındıklık alanlar verimli taban arazilere kadar yayılmıştır.
2009 yılında belirlenen fındık dikim alanlarının dışında ruhsatsız alanlarda üretim yapan üreticilerden fındık bahçelerini sökerek alternatif ürüne yönelen üreticilere telafi edici ödeme yapılması için Bakanlar Kurulu Kararı çıkarılmıştır. Ancak izleyen yıllarda üretimin beklenen seviyenin altında çıkması ve fındık fiyatlarının yüksek oluşu, bu teşvik uygulamasından istenilen sonucun alınamamasına neden olmuştur.
Üretim alanlarının genişlemesi, iklim koşullarının uygun olduğu yıllarda arz fazlasının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu sorunun giderilmesi için iç tüketimin ve ihracatın artırılması, yeni dış pazarlara yönelinmesi yönünde çalışmalar yapılmışsa da bu çabalar üretimde meydana gelecek artışları karşılayacak boyutlara ulaşamamış, iç pazar ve ihracat fiyatları istikrara kavuşturulamamıştır.
Öneriler
1- Ülkemizin üretimden gelen avantajı ile dünya piyasalarında ürün arzında belirleyici ve düzenleyici bir aktör olarak rol alması sağlanmalıdır. Bu rol için üretimin ve fiyat seviyesin istikrarlı olmasına, fındık ticaret ve pazarlama alt yapısının güçlendirilmesine ihtiyaç vardır. Üretimin az olduğu yıllar göz önüne alınarak, piyasayı regüle edebilmek için her yıl belirli bir miktar ürünün stokta tutulmasını sağlayacak bir mekanizma kurulmalıdır.
2- Üretim yapısını ve karlılığı dikkate alan etkin ve sürdürülebilir bir destekleme modeli ve politikası oluşturulmalıdır. Piyasa fiyatının üretim maliyetlerini karşılamaması durumunda, telafi edici destekleme ödemesi yapılmalıdır. Alan bazlı gelir destek uygulaması, üretim maliyetleri ve karlılık dikkate göz önüne alınarak ilçe düzeyinde farklı olarak uygulanmalıdır.
3- Az sayıda alıcının bulunduğu piyasada, çok sayıda üreticinin yalnız kalması önlenmeli, etkin ve güçlü bir üretici örgütlenmesi desteklenmelidir. Üretici örgütlerinin destekleme ve ürün satışlarında etkin bir rol üstlenebilmesi sağlanmalıdır. Fındıktaki üretici yapısı dikkate alınarak küçük çiftçi, aile çiftçiliği modeli örgütlü hale getirilmelidir.
4- Mevcut fındık alanlarında verimliliği, birim alandan daha fazla ve kaliteli ürün elde edilmesini sağlayacak çalışmalar desteklenip teşvik edilmeli, fındık üretimine izin verilmeyen alanlardaki ve taban arazilerdeki üreticiler cazip bir destekleme politikası ile alternatif ürünlere yönlendirilmelidir.
Türkiye`de verimliliğin düşük seviyede olması kârlılığı da olumsuz etkilemektedir. Birim alandan daha fazla ve kaliteli ürün elde etmek için verimliliğin ön planda tutulduğu rekabetçi ve sürdürülebilir.
5- Geleneksel olarak fındık satışı yaptığımız pazarlar dışında, yeni alternatif pazarlara fındık ihracatı yapılabilmesi için gerekli pazar araştırmaları yapılmalıdır. İhraç politikası, natürel iç fındığın yanı sıra, katma değeri yüksek işlenmiş mamul ve yarı mamul fındık ürünlerine yönelik olarak iyi tarım uygulamalarını ve gıda güvenliği esas alınarak geliştirilmeli, ihracat gelirlerinde istikrar sağlanmalıdır.
6- Üretimden, tüketim ve dış ticarete kadar olan süreçte fiyat ve arz istikrarı sağlanması için ürün borsaları ve lisanslı depoculuk gibi tarım ürünleri ticaret ve pazarlama alt yapılarının etkin olarak rol alması sağlanmalıdır.
Sonuç Yerine
Türkiye’nin fındık üretiminde ciddi bir reforma, yenilenmeye ve verimliliği artırma ihtiyacı bulunmaktadır. Türkiye fındık üretiminde ilk sırada olmakla birlikte, fiyatların belirlenmesinde etkili olamamaktadır. Fındık fiyatları, fındık üreticisi olmamasına rağmen, çok düşük fiyatla satın aldığı fındığı işleyip ihraç eden Almanya`da, Hamburg Fındık Borsası`nda belirlenmektedir.
Fındık Türkiye’ye, tarım ürünleri ihracatında tek başına yılda ortalama 1 milyar dolardan fazla döviz girdisi sağlayan bir üründür. Karadeniz’de 400 bin üreticinin ürettiği fındığın alıcısı Avrupa başta olmak üzere yurtdışındaki çikolata üreticileridir. Karadeniz fındığının en büyük alıcısı, fındık ihtiyacının %65’ini Türkiye’den sağlayan İtalyan şekerleme ve çikolata üreticisi Ferrero’dur. Pazardaki en büyük ihracatçı firma olan Oltan Gıda’yı satın alan Ferrero, Türkiye’de fındığın en az %30’unu alarak ihraç etmektedir. Şirket artık üretim sürecinde de etkin rol almaya, “Değerli Tarım” projesi adını verdiği bir proje ile Karadeniz’de sözleşmeli üretim yapan çiftçilerin bahçelerinde örnek çalışmalar yapmaya başladı. Bugüne kadar 35 bini aşkın üreticiye fındıkta makineleşme, zirai mücadele ve budama teknikleri konusunda eğitim verdi.
Tarım Bakanlığı, Tarımsal danışmanlık desteğine kısıtlama getirirken, özel bir firma Bakanlık gibi görev üstlenerek ihracat dışında üretimde de etkin olmaya başladı. Fındıkta tekel oluşturarak fiyatları kontrol eden şirket, uyguladığı proje ile üreticiyi kendine bağlamış olacak. Sürecin tüm aşamalarında bir veya birkaç şirketin hakim ve belirleyici olmasının, fındık üreticisinin aleyhine bir durum yaratacağı açıktır.
Tarım birliklerinin işletme ve tesislerinin özelleştirilmesini amaçlayan 4572 sayılı Kanun’un çıkarılması sonrası, Fındık Tarım Satış Kooperatifleri Birliği (FİSKOBİRLİK) diğer tarımsal birlikler gibi üreticiden koparılarak bir tabela örgütüne dönüştürüldü. Üreticinin sahipsiz olmasının yol açtığı olumsuz durum, özel şirketlerin sürecin tüm aşamalarında belirleyici olmasından kaynaklanan olumsuzlukla bir arada düşünüldüğünde sonuçlarının üretici lehine olmayacağı açıktır. Piyasaya az sayıda şirketin hakim olmasının engellenmesi, çok sayıda ve örgütsel gücü zayıf çiftçilerin bir araya gelip, pazarlık gücü elde etmesi ile mümkün olabilecektir.
Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) edilgen tavrı, fındıkta üreticinin firmaların rekolte oyunlarına maruz bırakılarak, istedikleri fiyatı belirlemelerinin önünü açılıyor. Bunun önüne geçmek için en temel koşul rekolte açıklanması ve TMO’nun üretici lehine bir fiyattan fındık alımı yaparak üreticinin korunmasıdır.
Fındık hasadı başlamasına, şirketler ise rekolteyi yüksek göstererek, fiyatın düşük olmasını sağlamaya çalışırken, Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) yeni sezonda fındık alımı yapıp yapmayacağını açıklamadı. Bakan Pakdemirli’nin “ TMO tarafından; 2018 yılı ürünü fındık piyasasını düzenlemek için gerekli hazırlıklar yapılmış ve fındık üreticilerimizin mağduriyet yaşamaması için her türlü önlem alınmıştır. Alım politikalarına ilişkin açıklamalar önümüzdeki günlerde ayrıca yapılacaktır” açıklaması belirsizliğin sürmesine, üreticilerin özel şirketlere bağımlı kalmasına yol açmaktadır.
Üreticilerin beklentisi, TMO’nun bir an önce fiyat açıklaması yaparak piyasadaki belirsizliği gidermesi, üretici lehine bir fiyattan fındık alımı yaparak üreticinin korunmasıdır.
Fındık için söylenecek son söz, mevcut olan iktidar ve buna bağlı TMO, şirketlerin yanından daha çok üreticinin yanında olmalıdır.
Yararlanılan Kaynaklar;
- TMO, 2017 Yılı Fındık Sektör Raporu
- Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü 2017 Yılı Fındık Raporu
- TUİK
- FAOstat