GAZETE KARINCA: DEPREM, BÖLGEDE TARIMSAL VE HAYVANSAL ÜRETİMİ NASIL ETKİLEDİ?-16 ŞUBAT 2023
Deprem, toplam ülke nüfusunun yüzde 15,7’sine karşılık gelen 10 kentte, bitkisel ve hayvansal üretimde önemli payı olan bir bölgeyi etkiledi. Depremin kırsal alanlara ne ölçüde hasar verdiği henüz tam anlamıyla belirlenemese de tarım ve hayvancılık sektöründe depremin yıkıcı etkilerinin azaltılması için önümüzdeki günlerde acilen alınması gereken bazı önlemler var.
6 Şubat’ta gerçekleşen iki büyük deprem, merkez üssü Maraş’ın yanı sıra Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Antep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Urfa’yı etkiledi.
Güncel TÜİK verilerine göre depremin etkilediği 10 kentte yaşayan, yani depremden etkilenen toplam nüfus yaklaşık 13 milyon. Bu da toplam ülke nüfusunun yüzde 15,7’sine karşılık geliyor.
Deprem, bitkisel ve hayvansal üretimde önemli payı olan bir bölgeyi etkiledi. Depremin yıktığı 10 kentte öncelikli sektörün tarım, tarıma dayalı sanayi ve gıda sektörü olduğu görülüyor. Sağlık, beslenme ve barınma gibi acil yardımların ardından bölgedeki tarımsal faaliyetin devamının gerçekleşmesi için fiziki, teknik ve ekonomik desteğin sağlanması da kısa bir süre sonra ciddi bir ihtiyaç olarak kendisi gösterecek.
Ekonomist Ercan Türkan’ın hazırladığı 7 Şubat 2023 tarihli ‘Deprem Bölgesinin Ekonomik Göstergeleri ve Ülke Ekonomisine Katkıları’ başlıklı çalışmada, depreme ilk müdahale sonrasında, bölgenin ülke ekonomisindeki yeri açısından depremin kalıcı ve uzun vadeli sonuçlarının gündemi belirleyen en önemli konu olacağı ifade ediliyor. Bölgedeki ekonomik aktivitenin boyutlarının ve ekonomik yapısının bilinmesi, geliştirilecek ekonomik ve sosyal rehabilitasyon projelerin planlanması ve uygulanması açısından da önemli bir veri sağlayacak.
Ercan Türkan’ın 2021 verilerinden yararlanarak yaptığı tespitlere göre, depremin etkilediği 10 ilin bitkisel üretim değeri, ülkenin toplam bitkisel üretim değerinin yüzde 20’sini oluşturuyor. Tahıllar ve diğer bitkisel üretim miktarı yüzde 12, işlenen tarım alanı yüzde 14,5 civarında. Bölgenin hayvan varlığı ülkedeki büyükbaş hayvan varlığının yüzde 12’sini, küçükbaş hayvan varlığının yüzde 16,3’ünü oluşturuyor. Ziraat ve balıkçılık sektörü kredilerinin yine yüzde 15,5’i bu 10 ile ait.
‘Kırsalda yaşayanlar neredeyse aynı gün, zorunlu olarak işlerine dönmek zorunda kaldı’
‘Depremin yıktığı 10 ilde Tarım ve Hayvancılık’ başlıklı yazısında Ali Ekber Yıldırım, insanların, temel geçim kaynağı olan hayvanlarıyla birlikte enkaz altında kaldığı kırsalda yaşananlardan alacağımız önemli dersler olduğunu belirtiyor ve özellikle hayvancılık yapanlar için öne çıkan temel sorunları şöyle sıralıyor:
– Kırsalda yaşamanın bazı dezavantajları var. Bu depremde de bunu bir kez daha gördük. Kurtarma ekipleri, yapılan yardımlar en son köylere ulaştı. Köylerde yaşayanlar yakınlarını enkaz altından kendi çabaları ile çıkarmaya çalıştı. Köylere yönelik bir yardım birimi olsa daha hızlı müdahale edilebilirdi.
– Tamamen yerle bir olan köyler de var. Neredeyse hiçbir evi yıkılmamış köyler de var. Yerle bir olan köylerde şehirde olduğu gibi gıda ihtiyacı, sağlık hizmeti, tuvalet, çadır, battaniye, ısıtıcı gibi ihtiyaçlar doğdu. Bir bölümü karşılandı. Bir bölümü hala bekleniyor.
– Hayvancılık yapanlar için, enkazda kalan hayvanların kurtarılması, ölen hayvanların gömülmesi, yaşayanların bakımı, beslenmesi, ürettikleri sütün toplanması öne çıktı. Hayvanların yem ihtiyacının belli bir dönem düzenli olarak sağlanması gerekir. Bunun için desteğe ihtiyaç var.
– Bitkisel üretimle ilgili şu günlerde yapılacak çok fazla bir şey yok. Ancak baharda havaların ısınması ile birlikte bitkisel üretim faaliyetleri başlayacak.
– Yaşanan sorunların yanında köylerin önemi de bir kez daha görüldü. Depremde şehirdeki evi yıkılanlar için köylerdeki sağlam evler sığınma yeri oldu. Konuştuğum birçok kişi şehirdeki evlerine giremeyince köylerine gittiklerini söyledi.
Yıldırım, kırsalda yaşayanların depremin ardından neredeyse aynı gün, zorunlu olarak işlerine dönmek zorunda kaldığını, bir yandan cenazelerini kaldırırken bir yandan da enkazdaki hayvanlarını kurtarmaya, beslemeye başladığını belirtiyor ve ekliyor: “Anadolu’da bir söz var: Cenaze bekler süt beklemez.”
Kırsal alanlardaki hasar henüz belirlenemedi
Depremin Türkiye tarımında yaratacağı etkiye ilişkin bir açıklama yapan Ziraat Mühendisleri Odası ise (ZMO) tarım toprakları ile depremlerin verdikleri zararlar arasında doğrusal bir ilişki bulunduğuna dikkat çekti:
Tarım yapılan topraklar, özellikle alüvyal ovalar, yumuşak zemine sahip oldukları için inşaata uygun olmayıp yapılaşmaya açılmamalı. Kahramanmaraş depremleri tarım alanlarının rant ve çıkar uğruna betonlaşmasının ağır faturasının, ciddi can ve mal kayıpları olduğunu bir kez daha gösterdi.
Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen köylerin, depremde şehir merkezlerindeki mahallelerden farklı olarak en son ulaşılan yerler olduğunu belirten ZMO, depremin kırsal alanları ne ölçüde etkilediğinin henüz tam anlamıyla belirlenemediğini vurguluyor:
Depremin her alandaki yıkıcı etkileri ülkemizin tarımsal hammadde ve gıda ürünleri tedariğini sağlayan tarım sektörünü de etkiledi. Kırsal alanlarda yaşayan vatandaşlarımız bir yandan depremin yıkıcı etkileriyle uğraşırken bir yandan da hayvanlarının hayatlarını kurtarma çabasında. İçinde bulunduğumuz koşullar altında depremin kırsal alanları nasıl ve ne şekilde etkilediği henüz tam anlamı ile belirlenemedi.
Ziraat Mühendisleri Odası, büyük bir nüfusu ve coğrafyayı etkileyen depremin yaralarının bir an önce sarılmasının önemine dikkat çekerek tarım alanlarında depremin yarattığı en önemli etkinin bitkisel üretime yönelik makine ve ekipman hasarları dışında, ağırlıklı olarak hayvancılık alanında görüldüğünü belirtti. ZMO, hayvan barınaklarının, kümeslerin ve canlı hayvanların depremden nasıl etkilendiğinin belirlenmesinin önümüzdeki günler için gıda güvenliği açısından son derece önemli olduğunu ifade ediyor.
Ziraat Mühendisleri Odası bölgede çalışmaya hazır
Açıklamaya göre, deprem bölgesinde tarımsal üretim ve hayvancılıkla uğraşan nüfusun en acil ihtiyaçlarının karşılanması için bazı çalışmalar yapılmaya başladı. ZMO, gönüllü üyeleriyle bölgedeki çalışmalara desteğe hazır olduğunu da açıkladı:
Tarım ve Orman Bakanlığı açıklamalarında, çiftçiler tarafından karşılanması mümkün olmayan çadır ve yem ihtiyacına yönelik tespitlerin yapıldığı ve yardımlara başlandığı; süt toplama ve kesilmesi gereken hayvanların satın alınması işlemlerinin Et ve Süt Kurumu (ESK) tarafından koordine edildiği; bölgeyi terk etmek zorunda kalan depremzedelere ait olan veya bakacak kimsesi olmaması sebebiyle ortada kalan büyükbaş ve küçükbaş hayvanların Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) tarafından korumaya alındığı ve bunların her türlü ihtiyaçlarının karşılandığı belirtilmektedir. Bu çalışmaları önemsiyoruz. Oda olarak gönüllü üyelerimizle bölgedeki çalışmalara destek olmaya hazır olduğumuzun bilinmesini istiyoruz.
Tarım ve hayvancılıkta depremin yıkıcı etkilerini azaltmak için ne yapılabilir?
Ziraat Mühendisleri Odası, Mart ayıyla birlikte bitkisel üretim faaliyetlerinin yoğunlaşacağını hatırlatarak tarım ve hayvancılık sektöründe depremin yıkıcı etkilerinin azaltılması için önümüzdeki günlerde acilen yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
– Hayvan kayıpları ile yıkılan ahır, ağıl ve kümeslerin tespitlerine hızla devam edilmelidir. Kurtarılan hayvanların elden çıkarılmasında fırsatçılığa izin verilmemesi için sıkı tedbirler alınmalıdır. Süt hayvanlarından toplanan sütlerin değerlendirilmesine yönelik tedbirlere devam edilmelidir.
– Bitkisel ve hayvansal üretimin devam edilebilmesi için ek bütçe ile halen yetersiz olan toplam tarımsal destekleme bütçesi artırılmalı ve bölgedeki üreticilere gerekli maddi destek bir an önce sağlanmalıdır. Bitkisel üretim için gübre, mazot, ilaç, tohum dahil somut girdi desteği verilmelidir. Üreticilerimizin Bağ-Kur ve SSK prim ve ödemeleri ötelenmelidir.
– Yaşamını yitiren ve yaralanan, çalışma ortamları enkaz altında kalan ya da hasar gören, aralarında çok sayıda meslektaşımızın bulunduğu tarımsal girdi satan bayilere yönelik gerekli kolaylıklar hızla sağlanmalıdır.
– Bölgedeki baraj ve göletlerin sağlamlığı sürekli ve düzenli olarak kontrol edilmeli, hasar gören sulama kanalları onarılmalıdır.
– Yıkılan kent ve köylerin yeniden inşasında arazi kullanım planlaması çerçevesinde uygun yer seçimi ilkelerine uyulmalı, tarım alanları üzerinde yeni yapılaşmalara izin verilmemelidir.
Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.