GDO'LU ÜRÜN İN Mİ, CİN Mİ YASAK MI, DEĞİL Mİ - HÜRRİYET
Gila BENMAYOR
BAKIYORUM geçtiğimiz pazartesi günü Resmi Gazete‘de yayınlanlanmış olan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Yönetmeliği ortalığı karıştırdı.
Zaten GDO meselesi bizde kalın bir sis perdesinin ardındaydı.
Tarım Bakanlığı‘nın ısrarla "Türkiye‘de GDO‘lu ürün yok" diyordu.
Oysa tarım sektörüyle, yem sanayiyle ilgili olanlar 1998‘den beri Türkiye‘ye giren mısır ve soyanın genetiği değiştirilmiş ürünler olduğunu biliyordu.
Fransızların "herkesin bildiği sır" dedikleri şey özetle.
İlgili tarafların Herkesin GDO‘lu ürünleri de kapsayan "Ulusal Biyogüvenlik" yasa tasarısındaydı nicedir.
Gerçi söz konusu tasarıya bazı uzmanlar "AB muktesebatına uymuyor" diye tepkiliydiler.
Ama neticede yasayla GDO gibi karmaşık bir konunun açığa kavuşacağı beklentisi vardı.
Peki ne oldu?
Geçtiğimiz haziran ayında Tarım Bakanlığı tarafından başbakanlığa gönderiler "Ulusal Biyogüvenlik" yasa tasarısı kanunlaşmadan GDO Yönetmeliği yürürlüğe girdi.
Bu işte bir tuhaflık yok mu?
Önce kanun sonra yönetmelik olması gerekmez mi?
GDO‘LU SEBZE MEYVE YOK
Günlerdir televizyondaki tartışmaları izliyorum.
Kimi akademisyenler "GDO‘ların masumiyeti ispat edilmedi" derken kimileri "zararlı olduğu gösteren bulgular var ama bunlar da çelişkili" diyor.
Tartışmalar sürerken ekrana GDO‘lu diye sebze, meyvelerin görüntüleri geliyor.
Oysa Sabancı Üniversitesi‘nden Profesör Selim Çetiner‘e göre, dünyada GDO‘lu sebze ve meyve yok.
Tartışmaya konu olan ürünler mısır, soya, pamuk ve kanola.
Zararlı mı değil mi tartışmalarını bir yana bırakın, yeni GDO yönetmeliğinin GDO‘lu ürünlerin ülkeye girmesine kapıyı açtığını söyleyenler de var, tümden yasakladığını iddia edenler de.
26 Ekim‘den yani pazartesi gününden bu yana yazılıp çizilenleri şöyle bir "google" da tarayın.
Tam bir kafa karışıklığı.
Kişisel merakımdan ötürü birkaç yıldan beri ilgi alanımda olan GDO‘daki son gelişmeleri Sabancı Üniversitesi‘nden Profesör Dr. Selim Çetiner‘e sordum.
Avrupa‘daki tarımsal biyoteknolojik araştırmaları yapan "Kamu Araştırma ve Düzenleme Kurumu"nun yönetim kuruluna yeni seçilen Profesör Çetiner 20 yıldır bu meseleyle uğraşıyor.
YÖNETMELİĞİN İÇİ BOŞ
Hem ABD‘de, hem AB‘de durumu iyi bildiğinden GDO konusunda bir derya.
Üstelik benim GDO‘ları tasvip etmediğimi de biliyor.
Her neyse yönetmelikle ilgili bakın ne diyor?
"Organik tarım kanunu 2002 yılında çıktı. Tam 5 sayfaydı. 2005 yılında ise 33 sayfa olarak yönetmeliği çıktı. Şimdi kanun olmadan apar topar 7 sayfa bir yönetmelik çıktı".
Çetiner, Resmi Gazete‘de yayınlanmış olan yönetmeliği "içi boş" diye tarif ediyor.
Ancak çoğunluğunun iddiasının aksine söz konusu yönetmeliğin "GDO‘lu ürünlere kapıyı açmadığını" tam tersine "defacto" yani fiilen yasakladığını söylüyor.
"Çünkü yönetmelikteki maddeler uygulanamaz. Bu da GDO‘lu ürünlerin fiilen yasak olduğu anlamına gelir" diyor.
Nitekim dediğine göre, yönetmelik Resmi Gazete‘de yayınlandığından beri gıda ve yem sanayicileri kaygıya kapılmış.
Nedeni Fransızların "herkesin bildiği sır" meselesi.
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Gökhan Günaydın‘ın dediği gibi, 1998 beri her yıl Türkiye‘ye milyonlarca ton GDO‘lu mısır ve soya giriyor.
Bir bölümü de yem sanayinde kullanılıyor.
BAKAN YANLIŞ MI YÖNLENDİRİLDİ
Bununla ilgili Profesör Çetiner " Yaptığım araştırma sonucu Türkiye‘nin her yerinden toplanan 51 hayvan yeminden 50‘sinde genetiği değiştirilmiş soya çıktı" diyor.
Türkiye‘de tüketicinin sofrasına ulaşan 800 üründe, laboratuar incelemelerinde GDO tespit edildiğini Günaydın da söylüyor.
Avrupa Birliği‘nde durum ne peki?
AB Tarım Komisyonu‘nun onayıyla hayvan yeminde kullanılmak üzere yılda 40 milyon ton genetiği değiştirilmiş soya ithal ediliyormuş.
Çevreciler karşı çıkmış ama Tarım Komisyonu hayvancılık sektörünün darbe yiyeceği gerekçesiyle ağırlığını koymuş.
Bizim yönetmelikte Çetiner‘in iddia ettiği gibi "defacto" bir yasaklama varsa elbet bu yem ve gıda sanayinin, tavukçuluk sektörünün de darbe yiyeceği anlamına geliyor.
Bu yüzden Profesör Çetiner yönetmelikle ilgili Tarım Bakanı‘nın "kurmayları" tarafından yanlış yönlendirildiği görüşünde.
Önümüzdeki günlerde GDO gündemimizden düşmeyecek.
Nihayet... Zamanı gelmişti çünkü.