GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ MISIR DA DAHİL, ÜRETTİĞİMİZ ÜRÜNLERİN DIŞALIMINA HAYIR !..
ODA'mızda 1 Nisan 2007 Pazar günü bir basın toplantısı yapıldı.
GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ MISIR DA DAHİL,
ÜRETTİĞİMİZ ÜRÜNLERİN DIŞALIMINA HAYIR !..
1 Nisan 2007
Türkiye‘de hükümetler; bir süreden beri dış dinamiklere bağlı politikalar uyguluyor, onların yaptırımıyla tarımda destekleri kısıyor, hasat döneminde ithalat yapılmasına izin veriyor. Hükümetlerin bu yanlış politikaları nedeniyle üreticiler ürünlerini yok pahasına elden çıkarmak zorunda kalıyor.
Türkiye‘de tarım oldukça sorunlu bir dönemden geçerken, yapılan kimi açıklamalarla, tarım sektöründe yaşananlar kamuoyundan gizlenmeye ve hatta tam tersine bir başarı öyküsü yaratılmaya çalışılmaktadır.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan, 24 Mart 2007 tarihinde İstanbul‘da düzenlenen toplantıda yapmış olduğu açılış konuşmasında "mısır üretiminde 2002 yılında 2.1 milyon ton olan üretim, 2005 yılında 4.2 milyon tona çıkarak % 100 bir artış kaydetmiştir", "2002 yılında 19 buçuk milyon ton olan buğday üretimimiz 2005 yılında 21 buçuk milyon tona ulaşmıştır" ifadelerini kullanmakta ve iktidarları döneminde tarım sektörünün sürekli bir kalkınma çizgisi içinde olduğundan söz etmektedir.
Sayın Başbakan‘ın konuşmasında 2006 yılı rakamlarına değinmemesi ilginçtir. Aşağıda, yaşanan tarım gerçeğine ilişkin düşüncelerimiz, DİE ve TÜİK rakamları eşliğinde sunulmaktadır;
Türkiye‘de uygulanan yanlış tarım politikaları, tarım sektörünü Cumhuriyet tarihinin en sorunlu dönemine soktu. Tarımsal çıktı (pamuk, buğday, narenciye, fındık, yaş meyve sebze gibi) fiyatlarının reel olarak gerilediği bir süreçte, tarımsal girdi fiyatları sürekli bir artış eğilimi göstermektedir. TÜFE artışının % 56 olduğu 2002 - 2006 döneminde gübre fiyatları % 124, mazot % 125 oranında zamlanmıştır.
Bu tablonun doğal sonucu olarak, tarımsal üretim sürdürülebilir olmaktan çıkmakta, kimi tarımsal ürünlerde üretim gerilerken, diğer tarımsal ürünlerde üretim artışı nüfus artışının gerisinde kalmakta, tarımda kendine yeterlilik kırılmaktadır.
Bu kapsam içinde, 2000 - 2006 dönemi üretim rakamları karşılaştırıldığında, şeker pancarı üretimi 18.8 milyon ton‘dan 14.5 milyon tona, tütün üretimi 200 bin tondan 117 bin tona, patates üretimi 5.4 milyon ton‘dan 4.3 milyon ton‘a, kırmızı et üretimi ise 491 bin ton‘dan 450 bin ton‘a gerilemiştir.
Mısır üretimi 2002 - 2005 döneminde artış gösterdikten sonra, 2006 yılında düşmüştür. 2002 yılında 2.1 milyon ton olan üretim, 2003 - 2004 ve 2005 döneminde sırasıyla 2.8, 3 ve 4.2 milyon tona yükselmiş, 2006 yılında ise 3.8 milyon tona gerilemiştir.
Gerileyen mısır üretiminin doğal bir sonucu olarak, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü tarafından mısır ithalatı yapılmaktadır. Bu kapsamda, 2 Nisan - 21 Mayıs 2007 tarihleri arasında, 110 bin tonu Arjantin‘den olmak üzere, toplam 250 bin ton mısır ve buğday Bandırma ve Derince limanlarına getirilecektir.
Türkiye‘nin kendi ekolojisinde yetişen mısır dışalımına kaynak aktarması yanında, özellikle Arjantin‘den yapılan genetiği değiştirilmiş olma olasılığı çok yüksek olan mısır dışalımı, halk sağlığını da tehdit etmektedir.
ABD‘den sonra dünyanın en büyük Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) üreticisi olan Arjantin‘den gelecek mısırlar, Ulusal Biyogüvenlik Yasası‘nın çıkartıl(a)madığı ortamda GDO testleri yeterli etkinlikte yapılmadan iç piyasaya sunulacak, işlenmiş ürünlerin hammaddesi ve yem rasyonlarının katkı maddesi niteliğinde tüketici sofrasına ulaşacaktır.
Avrupa Birliği‘nde, içeriğinde % 0.9‘dan fazla GDO bulunduran ürünlerin etiketlenmesi zorunludur. Türkiye‘de ise, Ulusal Biyogüvenlik Yasası bilinçli olarak çıkartılmamakta, GDO üretim cenneti Arjantin‘den GDO tüketim merkezi niteliğine dönüştürülmeye çalışılan Türkiye‘ye mısır dışalımı yapılmaktadır.
Hububat alanında yapılan açıklamalar da, düzeltilmeye muhtaçtır. Türkiye‘nin ekilebilir alanlarının % 70‘ini kaplayan hububat ürünlerinde, ülkeye düşen yıllık yağış miktarına göre üretim değişmektedir. Bu kapsamda buğday üretimi 2002 yılında 19.5 milyon ton iken, 2003 - 2005 yıllarında üretim sırasıyla 19, 21 ve 21.5 milyon ton olmuş, 2006 yılında ise 20 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. 2007 yılında yaşanan kuraklığın etkisiyle, buğday üretiminin 18 milyon tona doğru gerilemesi beklenmektedir.
Yukarıda sunulan tablonun doğal bir sonucu olarak, uygulanan yüksek gümrük vergilerine karşın yılda ortalama 6.5 milyar dolar tutarında tarım ürünü dışalımı yapılmaktadır. Bu kapsamda Türkiye‘nin en önemli ürünü olan "hububat ve ürünleri" dışalımına ödenen para, 2000 - 2006 döneminde sırasıyla 408, 193, 392, 722, 558, 226 ve 212 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Aşağıda adı bulunan kurumlar olarak, yukarıda sunulan rakamları kamuoyu ile paylaşmayı, yanlış bilgilendirme süreçlerini önlemeyi görev biliyoruz.
Türkiye, günü kurtarmaya yönelik yanlış yaklaşımlar ve gerçeği örtmeye yönelik siyasi açıklamalar yerine, doğru ve kalıcı politikalarla tarımını yeniden yapılandırmak, üretici temelli, doğayla ve tüketiciyle dost, dönüştürücü bir tarım yapısını hedeflemek durumundadır.
Bunun yanında, GDO‘lu mısır dışalımının ülke tarım yapısına ve halk sağlığına olan yıkıcı etkileri, bizler tarafından titizlikle izlenecek ve elde edilen sonuçlar kamuoyu ile paylaşılacaktır.
Bizler aşağıda adı bulunan kuruluşlar olarak hükümete soruyoruz:
•- Başbakanımızın açıkladığı gibi buğday ihraç eden ve mısırda kendimize yeterli bir ülke haline gelebildiysek neden buğday ithal ediyoruz?
•- Arjantin‘den gelen mısırlar ülkemize girmeden önce analize tabi tutulacak mı?
•- Mısırların GDO‘lu olması halinde hükümet olarak tavrınız ne olacaktır?
•- Analiz sonuçlarını kamuoyu ile paylaşacak mısınız?
Bu soruların yanıtını beklediğimizi ve konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz.
TMMOB Tarım Orkam-Sen Çiftçi Sendikaları
Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Konf. Platformu
II. Başkanı Sezai KAYA Genel Sözcüsü
Dr. Turhan TUNCER Abdullah AYSU