GIDA FİYATLARI REKORA DOYMUYOR !

HATAY
23.08.2011

Açlığın Tek Nedeni;Gıda Üretiminin Kutuplaşması ve Dağıtımındaki Adaletsizliktir!

 

                                                      BASIN BİLDİRİSİ

                                          GIDA FİYATLARI REKORA DOYMUYOR!

            Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, gıda fiyatları endeksi 2011 Şubat ayında 236 puan yükselerek rekor kırmıştır. Kriz yılı olan 2008‘deki seviyelerin bile üzerinde olan bu artışa gerekçe olarak "petrol fiyatları, kuraklık ve tarımsal ürün yetersizliği" gibi iddialar öne sürülse de, uzmanlar temel nedenin mali spekülasyonlar olduğunu belirtmektedir.

            FAO verilerine göre 2011 Ocak ayında 230,7 puan olan gıda fiyatları endeksi Şubat ayında %2,2 artarak 236 puana yükselmiştir. Bu yükselişte hububat, yağlı tohum, süt ürünleri ve et fiyatlarında görülen artışlar etkili olmuştur.

            Birleşmiş Milletler, küresel gıda fiyatlarının Şubat ayında tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktığı uyarısını yaparken; Dünya Bankası da gıda fiyatlarının artmasının gelişmekte olan ülkelerde 44 milyon insanı aşırı yoksullaştırdığını bildirmiştir. Yüksek fiyatların 2012 yılında da devam edeceği tahmin edilmektedir.

            Özellikle son yıllarda dünyada gıda ticaretinin serbestleştirilmesinin ardından tarımsal fiyatlar ve üretimin spekülasyona açık hale gelmiş olması içinde bulunduğumuz krizin temel nedenlerinden biridir. Artık gıda silah kadar önemli bir maddedir bu nedenle gıda konusu asla serbest piyasa ekonomisine terk edilmemelidir.

            Bir yanda tonlarca gıda artıklarını çöpe atan ülkeler varken bir yanda açlığın yaşanıyor olması da dünyada aslında bir üretim yetersizliği sorununun olmadığını göstermektedir. Açlığın tek nedeni gıda üretiminin kutuplaşması ve dağıtımındaki adaletsizliktir. Dünyada yeter miktarda gıda üretilmekte ancak yoksul ve aç insanlar bu kaynağa ulaşamamaktadır. Ne yazıktır ki; Türkiye‘ de de nüfus artışına paralel bir üretim artışı yakalanamamıştır. Kırsal kesimde yoksulluk artmakta üretici tarımsal üretimden vazgeçerek şehirlere göç etmekte üreticinin etkin bir örgütlük (kooperatifler, çiftçi birlikleri vb.) içinde olmaması da süreci hızlandırmaktadır. Dış ticaret rakamları da Türkiye‘nin giderek artan ölçüde gıda ithalatında dışa bağımlı bir konuma geldiğini göstermektedir.

            Gıda fiyatlarının artışında, küresel iklim krizinin etkisi kuşkusuz en büyük paya sahiptir. Gıdanın üretilme tarzı da küresel iklim değişikliğini %47-54 oranında etkiliyor. Küresel iklim krizi ile gıda üretim tarzının birbirini olumsuz etkilemesiyle gıda ve iklim krizi daha da büyüyor. Ancak en önemli neden küresel tarım ve gıda şirketleri.

            Temel üretim girdisi olan tohum, gübre, zirai ilaç ve mazot sağlayan şirketlerin girdiye yaptığı büyük zamlar çiftçileri üretim yapmaktan vazgeçmeye zorluyor. Çiftçilerin binbir zahmetle ürettiği ürünlerin fiyatları özellikle hasat zamanlarında yapılan ithalatlarla düşmesine neden olurken, ürünlerin fiyatları dünya borsalarında büyük tarım ve gıda şirketleri tarafından belirleniyor. Yani; gıdanın egemenliği büyük tarım ve gıda şirketlerinde bulunmaktadır. Ülke yönetimleri üzerinde etkili olan bu çok uluslu küresel şirketler nedeniyle gıda üretim tarzı değiştirilemiyor, sağlıklı ve ucuz gıdaya erişilemiyor, küremizin ısınması engellenemiyor. Çağımızın çelişkisi; küresel şirketler ile yoksul halk ve doğa arasındaki çelişkidir ve bu çelişki her geçen gün derinleşmektedir.

            2010‘dan günümüze, Avustralya‘da ve Güney Amerika‘da seller Rusya‘da ve Çin‘de kuraklık, kuzey yarım kürede kar fırtınaları ve Hindistan‘da şiddetli muson yağmurları yaşandı. Küresel iklim krizi; buğday fiyatlarının iki kat artmasına neden olurken mısır fiyatları %73 arttı. Son üç ayda şeker ve zeytinyağı fiyatları %20-22 oranında arttı. Bu yani artışlar 44 milyon insanın daha da fazla yoksullaşmasına neden oldu.

            Tarımın serbest piyasa içine alınmasının baş aktörlerinden olan IMF ve Dünya Bankası‘nın gıda fiyatlarındaki dalgalanmalar karşısında büyük bir endişeye kapılmışlardır. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu "yıllardır Türkiye‘ye tarımdan çıkın diyen IMF‘nin şimdi avantaj tarımda dediğini, bununda kendisini güldürdüğünü " söylemişti.

Tüm bu gelişmeler karşısında artık, Türkiye‘nin mevcut olumsuzlukları aşarak, fiziksel ve düşünsel kapasitesi yüksek bir topluluk yaratmak için halkını yeterli ve dengeli beslenme koşullarına kavuşturması gerekmektedir. Yeterli ve uygun fiyatta gıda arzının sağlanması için tarımsal üretimin sürekli olarak yapılaması kaçınılmazdır. Gelecek dönemlere ilişkin tarım planlamaları, bu gerçekler göz önüne alınarak yapılmalıdır. Bunun için tarıma daha fazla bütçe ayrılarak, başta sulama olmak üzere tarımsal altyapı yatırımlarının gerçekleştirilmesi, üreticilerin örgütlenme yoluyla, girdi ve çıktı piyasalarından ürettiği katma değere el konulan köylü niteliğinden kurtarılması, su ve toprak kaynaklarının etkin kullanımı, gıda kalitesi, tüketicinin korunması ve gıda sağlığına yönelik kontrol yapılarının güçlendirilmesi, tarıma bilgi ve teknolojinin aktarılması için gıda işletmelerinde ziraat mühendisi istihdamının  zorunlu hale getirilmesi yaşamsal önem taşımaktadır. 19.08.2011

                                                                                                        Ahmet SEVER

                                                                                          TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

                                                                                                    Hatay Şube Başkanı

                                                                                                  (Yönetim Kurulu Adına)

Okunma Sayısı: 1347