GIDA HAKKI SEMPOZYUMDA TARTIŞILDI - CUMHURİYET TARIM

MERKEZ
13.11.2007
 

TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası tarafından ortaklaşa düzenlenen "Gıda Hakkı" başlıklı sempozyum, 19-20 Ekim 2007 tarihlerinde gerçekleştirildi.

Sempozyumda konuşan Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, vazgeçilemez ve ertelenemez bir hak olan gıda hakkının sağlanması için uzun soluklu politikalar oluşturulması ve etkin adımlar atılması gerektiğini kaydetti. Gelir adaleti sağlanmadan; ulusal beslenme profili çıkarılmadan; gıda güvenliğini sağlamada gereken yapısal değişiklik gerçekleştirilmeden atılacak adımların, gıda hakkına ulaşmada yeterli olmayacağını bildirdi.

Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Hasan Küçük, tarıma dayalı ihracatın azaldığına dikkat çekerken, Türkiye‘deki işletmelerin büyük kısmının yeterli, sağlıklı, kaliteli bir üretim yapabilme ve dış pazarda rekabet edebilme olanağına sahip olmadığını söyledi.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Gökhan Günaydın, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker ve bakanlık temsilcilerinin bu tür toplantılara katılmadıklarına işaret ederek, "Mesleğimizle ilgili bu toplantılara katılmamaları, mühendis ve emekten yana değil, sermaye ve işverenden yana olan tutumlarını ortaya koymaktadır" diye konuştu. Hükümetin kuraklığın yol açacağı zararlar konusunda önlem almakta geciktiğini ve afet yönetimini gerçekleştiremediğini anlatan Günaydın, "Tarımı ve köylüyü yalnızca oy deposu olarak gören yaklaşımlarla, bilime uygun olarak tarım yönlendirilemez, yapısal dönüşüm organize edilemez" dedi.

Sempozyuma katılan DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, dünyada üretilen yeterli ve nitelikli gıda maddelerinin, açlığı sonlandıracak ve yetersiz beslenme sorununu ortadan kaldıracak şekilde adil olarak paylaşılması gerektiğini belirterek, "Herkesin gıdaya ulaşması, anayasal haktır" dedi. Bütün dünyaya yeter miktarda gıda maddesi üretiliyor olmasına rağmen paylaşımda adaletsizlik yaşandığını, bunun da gelişmiş ülkelerin aç gözlülüğünden kaynaklandığını anlatan Sezer, şöyle konuştu:

"Tarım sektörüne, Amerika Birleşik Devletleri yılda 75 milyar dolar, Avrupa Birliği ise yılda 43 milyar Euro destek verirken, ülkemizin, yaklaşık 4 milyar dolar verdiği yıllık tarımsal destekten vazgeçmesi istenmektedir. Böyle bir istek, samimiyetten ve iyi niyetten uzaktır. Tarımsal üretim maliyetlerimiz arasında ülkemiz aleyhine büyük bir fark varken, gelişmiş ülkelerin, ‘Gümrük vergilerinizi indirin‘ çağrılarını anlayışla karşılamamız beklenemez."

Alanında uzman akademisyenler, siyasetçiler ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin konuşmacı olarak yer aldığı sempozyum kapsamında, "Gıda Hakkı", "Tarım ve Gıda Sanayi", "Yeni Teknolojiler", "Gıdada Tüketicinin Aldatılması", "Çiftlikten Sofraya Gıda Güvenliğini Sağlamada Mesleklerin Rolü" başlıklı oturumlar ile "Küresel Isınmanın Tarım ve Gıda Sektörüne Etkileri" ve "Yeni Dönemde Tarım ve Gıda Politikaları" konulu paneller gerçekleştirildi.

Sempozyum sonunda yayımlanan bildirgede, her insanın her zaman sürekli, yeterli, güvenli ve kültürel tercihine uygun gıdaya ve gıda üretmek için gerekli araçlara ulaşma hakkının bulunduğu belirtildi. dünyanın açlık ve dengesiz beslenme sorunları ile baş etme yollarını aradığı vurgulanan bildirgede, açlık sorununun asıl nedeninin nüfus artışı değil, kaynakların haksız paylaşımını olduğu bildirildi. Ülkemiz dâhil birçok ülkede bir tarafta gıda fazlası varken ve depolardaki stoklar çeşitli kampanya ve reklamlarla eritilmeye çalışılırken; diğer yandan çoğunluğu oluşturan yoksul halk kitleleri parası olmadığı için yeterli ve nitelikli gıdaya ulaşamadığının belirtildiği bildirgede, sonuçlar şöyle sıralandı:

- Sürekli, yeterli, güvenli ve kültürel tercihlere uygun gıdaya veya gıda üretmek için gerekli araçlara ulaşılması amacıyla, ulusal varlıklarımız olan toprak ve su kaynaklarından yararlanmanın bir insan hakkı olduğu bilinciyle, doğal kaynaklara yönelik her türlü metalaştırma faaliyeti durdurulmalı, birincil üretimden itibaren üretici, sanayici ve tüketicinin eğitimine yönelik her türlü önlem alınmalıdır.

- Girdiden çıktıya dışa bağımlı olmayan bir tarımsal yapının kurulması ve ucuz - güvenilir gıdaya ulaşım hakkına sahip toplum kesimlerinin artan refahtan daha fazla pay alması esasına dayanan amaca yönelik, uzun soluklu ve kapsamlı tarım ve gıda politikaları oluşturulmalıdır.

- Küresel iklim değişikliğine yönelik olarak yapılması gereken çalışmalar zaman kaybedilmeden başlatılmalı, İklim Değişimi ve Gelişimi Araştırma Merkezi kurulmalı; ilgili tüm disiplinlerin katılımı ile senaryo çalışmaları ve bu senaryolara karşı stratejiler geliştirilmelidir.

- Kuraklığa dayanıklı çeşitler geliştirilmeli ve sulama yatırımları zaman kaybetmeden tamamlanmalıdır.

- 2 yılı aşkın zamandır gündemde olan ve alınan görüşlerden sonra konunun ana ekseninde olması gereken meslek örgütleri de dahil olmak üzere ilgili kesimlerden uzak, kapalı kapılar ardında tamamen farklı bir metin haline getirilen 4‘lü Hijyen paketi tekrar görüşe açılmalıdır.

- Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın yapılandırılması biran önce tamamlanmalı; ilgili meslek grupları gıda denetimini etkin biçimde gerçekleştirecek sayıda istihdam edilmelidir. Gıda denetiminde özele yetki devri arayışlarından vazgeçilmelidir.

- Kayıt dışılık tüm yetkili kurumların işbirliği ile engellenmeli, tarım ve gıda işletmeleri kayıt altına alınmalı, gıda denetimlerinde "Çiftlikten Sofraya Gıda Güvenliği" ilkesi hayata geçirilmelidir. 

- Türkiye‘de 2001 yılında başlanan Gıda ve Beslenme Eylem Planı çalışmalarının ikinci aşaması için hazırlıklar başlatılmalı ve Türkiye‘nin gıda güvencesi, gıda güvenliği ve beslenme konusundaki strateji ve eylemleri belirlenmelidir.

- Yaklaşık 30 yıldır yapılmayan Gıda, Sağlık ve Beslenme Araştırmasının yenilenmesi için başlatılan çalışmalar tamamlanmalı, Türk insanının gıda hakkı, beslenme ve sağlık durumu konusundaki bilgiler derlenerek, ulusal  beslenme politikalarının oluşturulmasında öncelikler belirlenmelidir. 

Okunma Sayısı: 565