GIDA TEKNOLOJİSİ DERGİSİ: BUĞDAY İTHALATINDA REKOR KIRDIK- ŞUBAT 2020

GIDA TEKNOLOJİSİ DERGİSİ: BUĞDAY İTHALATINDA REKOR KIRDIK- ŞUBAT 2020
MERKEZ
20.02.2020
 

 

Günümüzde pek çok ülke, gıda yeterliliği ve gıda güvenliğini sağlamak için tarımda uzun vadeli politikalar geliştirirken, Türkiye’de ise tarım arazilerinin rant uğruna betonlaştığını, çiftçinin yeteri kadar desteklenmediği için üretemediğini dolayısıyla kentlere göç ettiğini, göç sonucunda üretimin azaldığını ve ithalatın arttığını, ithal edilen ürünlerde ise gıda güvenliğinin şüpheli olduğunu, yeteri kadar denetimin yapılmadığını, her gelen Tarım Bakanı ile tarım politikalarının değiştiğini görmekteyiz. 

TARIMDA İSTİHDAMIN PAYI AZALIYOR

Cumhuriyetin ilk yılları nüfusun %75’i kırsalda, %25’i kentlerde yaşıyordu. 2018 yılında ise kent nüfusu %92.3, köy nüfusu ise %7.7 oldu. İstihdamda tarım sektörünün payı ise 2002 yılında %34.9 iken, 2019 Eylül ayında %19.3’e geriledi. Çiftçi kayıt sistemindeki çiftçi sayısı 2002 yılında 2.8 milyon iken 2019 yılında 2.1 milyon kişiye düştü, yani 700 bin kişi üretimden koptu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre çiftçinin ödeyemediği için icralık olduğu kredi miktarı, bir önceki yılın aynı ayına göre Ekim 2019 da ciddi bir artışla %54,9 oldu. Çiftçi; mazot, gübre, ilaç gibi girdilerin yüksekliğinden şikâyet ederken bu senenin zam şampiyonu %100 artış ile elektrik oldu. Son 16-17 yılda işlenebilir tarım arazileri 26,5 milyon hektardan 23 milyon hektara, mera alanlarımız ise 16,5 milyon hektardan 11 milyon hektara düştü. 2019 yılında gıda fiyatlarının yüksekliği hep gündemde ki yerini korudu. Seçim öncesi gıda fiyatlarını düşürmek amacıyla kurulan “tanzim satış noktaları” seçim sonrasında kapatılırken, gıda fiyatlarının yüksekliği gerekçe gösterilerek gümrük vergileri düşürüldü, ithalat kapıları açıldı… Çare oldu mu? Olmadı… Çare ithalatta değil, üretimde aranmalıdır.

Türkiye 2018 yılında 5,8 milyon ton, 2019 yılında ise 7,6 milyon ton buğday ithal ederek, ithalat rekorları kırdı. Oysa 1990’lı yıllardan bu yana buğday üreticisinin emeğinin karşılığını alamadığı için terk ettiği 2,5 milyon hektarlık alan tekrar buğday üretiminde kullanılsa yaklaşık 6,8 milyon ton ilave buğday üretmek mümkün olabilecek ve ithalata gerek kalmayacaktı. 2019 yılının ilk yarısında yapılan üç yüz bin sığır ithalatı 2017 ve 2018 yıllarına göre daha az gibi görünse de hayvan varlığımıza bakıldığında önemli bir miktardadır. En fazla sığır bulunan ilimiz Konya’daki sığır sayısının 921 bin olduğu göz önüne alındığında 2019 yılının ilk altı ayında ithal edilen sığır sayısı bunun üçte biri kadar, 64 ilimizdekinden ve Bartın, Karabük, Hakkari, Bilecik, Siirt, Tunceli, Yalova, Kilis ve Rize illerimizdeki toplam sığır sayısından ise daha fazladır. 2019 yılında bir yandan canlı hayvan ve et ithal edilirken, Et ve Süt Kurumu’nun depolarında oluşan 60 bin tondan fazla kırmızı eti ihraç etmeye çalışması ise anlaşılır gibi değil. Hayvancılık sektörü ile ilgili politikalarda kısa vadeli çözümler veya ithalat kolaycılığı yerine, üreticilerin maliyetlerini dikkate alan yapısal önlemlerin alınması, hayvan varlığımızın artırılması ve hayvansal üretimde kendi kendimize yetecek duruma gelinmesi konusunda gerekli adımları atacak uzun vadeli politikaların geliştirilmesi, gerek sektörünün devamlılığı gerekse halkımızın hayvansal gıdaya erişimi açısından zorunludur.

GIDA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ HIZ KESMEDİ

Tüm bu uygulanan yanlış tarım politikaları sonucunda gıda fiyatları 2019’un ilk 11 aylık döneminde %36.3, son bir yıllık dönemde ise  %38.9 arttı.  Sayın Cumhurbaşkanı “Gıda güvenliği milli güvenlik kadar önemlidir” dedi. Çok doğru söyledi! Üreticinin ürettiği ürünün kalitesine de önem verilmelidir. Fakat söz ile icraatın farklı olduğunu görüyoruz. 9 Kasım 2019 tarihinde Bitkisel Üretime Destekleme Ödemesi Yapılmasına dair Tebliğ yayımlandı. Tebliğin “Desteklemelerden Yararlanamayacaklar” başlıklı 24 üncü maddesinde:  “2016 yılından başlamak üzere aralıksız olarak üç yıl (İyi Tarım Uygulamaları) İTU desteğinden yararlananlar, 2019 üretim yılı İTU desteğinden faydalanamaz. Organik tarım desteğinden yararlandırılan araziler İTU desteğinden, İTU desteğinden yararlandırılan araziler (Organik Tarım Desteği) OTD’den faydalanamaz. 2017 ve 2018 üretim yılında organik statüde OTD’den faydalanan araziler, 2019 üretim yılında OTD’den faydalanamaz.” Şeklinde hükümler bulunmaktadır. Organik tarım desteği ödemeleri bireysel ürün sertifikası ve grup sertifikasına göre yapılırken geçen yıl dekara 100 TL olan destek bu yıl 105 TL olarak belirlendi. Yani artış sadece 5 kuruş. Diğer kategorilerde ise düşüş var. İkinci kategoride geçen yıl toplamda dekar başına 70 TL ödenirken bu yıl 60 TL ödenecek. Üçüncü kategoride ise 30 TL olan toplam destek bu yıl 15 TL’ye düşürüldü.

Türkiye’de gıda fiyatlarının yüksekliği yanında, gıda güvenirliliği konusunda da sorunlar yaşanmaktadır. Ülkemizde yaklaşık 650.000 gıda işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmeleri denetleyen teknik eleman sayısı ise yaklaşık 6 bin-6 bin 500 civarındadır. Yani bu durumda her bir denetçinin yılda yaklaşık 120 işletmeyi denetlemesi gerekmektedir. Denetliyor mu? Hayır. Bize göre uygun şekilde ve yeterli sayıda denetim söz konusu değildir. Bu sebepten dolayı bal, sucuk, salam, yağ, peynir vs. gibi birçok gıda maddesinin üretiminde sahtecilik artmaktadır. Sahte gıda üretimi tüketicilerimizin sağlığını tehdit etmektedir. Bunun ise tek çözümü Tarım ve Orman Bakanlığı’nın teknik personel (Ziraat Mühendisi-Gıda Mühendisi) istihdam etmek suretiyle gıda denetim elemanı sayısını artırmasıdır.

 

Okunma Sayısı: 230
Fotoğraf Galerisi