GÜNDEMİ DEĞİŞTİREN ORGANİZMALAR - STAR
Muzun içinden biber mi çıkacak? Tavuk siluetine bürünmüş havuç mu yiyeceğiz? Limonun içinden çıkacak yumurtaya alışacak mıyız? Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın hazırladığı, genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) ile ilgili yönetmelik yürürlüğe girdiği 26 Ekim‘den itibaren bu tip sorular havada uçuşuyor Kafalar karışık, akademisyenler arasında çok farklı görüşlere sahip olanlar var. Bakanlık ise yönetmeliğin arkasında duruyor ama Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker "Bilerek GDO‘lu ürün yemem" diyor. Konuyla ilgili tüm taraflardan görüş aldık, bu yeni polemiği masaya yatırdık
• FATMA KARAMAN
DESTEKLEYENLER
Magazine dönüştürdüler, GDO meyve ve sebzenin alanı değil
Mehdi Eker (Tarım ve Köyişleri Bakanı)
Yönetmelik, yeterli denetim ve uluslararası hukuk açısından gerekliydi. Aksi takdirde uluslararası şirketlerin bizi mahkemeye verme hakkı var. Mevzuatı hazırlamasaydım aynı duruma düşüp milyonlarca dolar tazminat ödememiz ihtimali vardı. Kaldı ki yönetmelik kapsamında insan yaşamı ve sağlığı, hayvan sağlığını ve çevrenin en üst düzeyde korunması için karar vermeye esas teşkil edecek risk değerlendirmesi TÜBİTAK, üniversite öğretim üyeleri ve araştırmacılardan oluşan 11 kişilik bağımsız, bilimsel, teknik bir komite tarafından kontrol edilecek. Ayrıca ben de tabiata müdahale edilmesine karşıyım. Bilerek GDO‘lu ürün yemem. Ancak yapılan tartışmalar zihinlerde ‘Pazara gidiyoruz, domatesin içinde havuç var, bunun içinde balık var‘ düşüncesinin belirmesine sebep oluyor. Bu işi magazine dönüştürüyorlar. GDO, meyve ve sebzenin alanı değil. Dünyada GDO‘lu ürünler olarak bahsi geçen şeyler; mısır, pamuk, soya ve kolzadır. Türkiye‘de GDO‘lu ürün kesinlikle üretilmiyor. Ayrıca bazı taraflar ‘Kimseden görüş alınmadı‘ diyorlar. Haziran ayında bir toplantıda 100‘e yakın kuruluşun görüşünün aldık ve kanun taslağını yapılan tartışmalar sonucu hazırladık.
‘Akrep geni aktarılmış pamuk‘ dünyanın hiçbir yerinde yok
Prof. Dr. Selim Çetiner (Sabancı Ü. Müh. ve Doğa Bil. Öğretim Üyesi)
Bu yönetmelikle GDO‘lar resmen yasaklandı. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin geliştirilmesi ilgili bir Ulusal Biyogüvenlik Kanunu‘nun hazırlanması hem AB kriterlerine uyum hem de Türkiye‘nin taraf olduğu Uluslararası Biyogüvenlik Protokolü‘nün uygulanabilmesi için gerekli. Halen piyasada olan soya, mısır, pamuk ve kolza gibi ürünlerin ticari ekimlerine izin verilmeden önce, laboratuvar ve klinik testlerin yapılması, olası yan etkilerin oluşmaması için alınan tedbirler arasında. ‘GDO‘ya Hayır Platformu‘ üyelerinin iddialarının aksine ‘tavuk geni aktarılmış patates, kolera geni aktarılmış domates veya akrep geni aktarılmış pamuk‘ dünyanın hiçbir yerinde yetiştirilip tüketilmiyor. Hiçbiri bilimsel dergide yayımlanmadı. Biyoteknoloji karşıtlarının tavırlarını gördüğümde ‘Bu arkadaşlar ya tarımdananlamıyorlar ya da ideolojik görüşlerini korumak için bilinçli olarak tarımın bir dizi sorununu görmezden geliyorlar‘ diyorum. Ayrıca ‘GDO‘lu gıdalar Avrupa‘da bebek mamalarında kullanılmıyor‘ sözleri de doğru değil. Biyogüvenlikle ilgili mevzuatın en sıkı olduğu AB ülkelerinde, bebek mamalarında GDO kullanımı yasak değil.
KARŞI ÇIKANLAR
Çocuklara sakıncalı da yetişkinlere değil mi?
Kemal Zeki Taydaş (Gıda Mühendisleri Odası)
Yönetmelik teknik olarak yetersiz. Ülkemiz yasal boşluk nedeniyle zaten genetiği değiştirilmiş ürünlerin pazarı haline geldi. Daha önceden yasası olmadan üretilen bu ürünlerin şimdi ithalatı yapılacak. Ayrıca ürün etiketlerinde ‘Bu ürün GDO‘ludur‘ ibaresinin bulunmayışı trajikomik bir olaydır ve tüketicinin seçme hakkının elinden alınması anlamına geliyor. Çocuk ve bebeklere yasaklama getirilirken yetişkinlere ve hamilelere sakıncalı değil midir? Fransa ve Almanya gibi Avrupa Birliği‘nin temelini oluşturan iki ülkeye GDO‘lu bir ürünü sokmanız imkansızken Türk vatandaşlarının GDO‘lu ürünler tüketmesinin önünün böylesi bir düzenlemeyle açılması son derece manidar. İyi niyetli düşünemiyoruz maalesef...
Yüzlerce gıdada katkı maddesi olarak kullanılıyor
Ahmet Atalık (GDO‘ya Hayır Platformu Sözcüsü)
Tarım ve Köyişleri Bakanı her ne kadar yönetmelikle GDO‘ların ülkemize girişinin kesinlikle yasaklandığını söylese de yönetmelik sadece GDO‘suz olduğu beyan edilip içinde GDO tespit edilen gıdaları yasaklıyor. Yani yalan beyanı cezalandırıyorlar. GDO‘lu ürünlerin bebekler ve küçük çocuklar için yasaklanması, bizler için ise serbest bırakılması garip bir uygulama. Bu hüküm ile GDO‘ların insan sağlığına zararı kabul edilmiş oluyor. Sadece mısır ve soya yemezsek bile GDO‘lardan kurtulabilme şansımız yok. Bebek mamasından tutun, cipslere, meşrubatlara, hazır çorbalara, çikolatalara binin üzerinde gıdada katkı maddesi olarak GDO‘lar kullanılıyor.
Tüketici ve halk sağlığı açısından durum vahim
Gökhan Günaydın (Ziraat Mühendisleri Derneği Başkanı)
Gen bankası niteliğindeki ülkemizin biyolojik çeşitliliği, tarım potansiyelimiz, halkımızın satın alma gücü ve tüketim alışkanlıkları değerlendirildiğinde, GDO‘lu ürünlere Türkiye‘nin ihtiyacının olmadığı, üstelik bu ürünlerin kullanımının halk sağlığı yanında dinsel ve kültürel inanç ve alışkanlıklarına da aykırı olduğu ortada. Bu yönetmelik ülkemiz tarımını doğrudan 3-5 şirkete bağımlı hale getirecek. Sorunun bir diğer önemli boyutu, biyoçeşitliliğimizin ve çevresel değerlerimizin tahribi. GDO‘lu ürünlerden olacak gen kaçışları, hem kültür bitkilerini hem de bunların yabani akrabalarını yok edebilir. GDO‘lu ürünlerden işlenmiş gıda ürünlerinin sofralarımıza ulaşması, halkımızı daha da ağırlaşan alerjik reaksiyon, toksik etki, artan doğum anomalileri ve kısırlık gibi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bırakabilir.
Dava açmaya hazırlanıyoruz
Mahir Gürbüz (TEMA Vakfı Ankara Temsilcisi)
İnsan ve hayvan sağlığı için son derece tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız. Bu anlayış ve yaklaşım kısa bir süre sonra GDO‘lu ürünlerin Türkiye‘de ekilmesine zemin hazırlayabilir. Bizim de bu konuda yayımladığımız Ne Yediğimi Bilmek İstiyorum adında bir kampanyamız var, çalışmalara başlayacağız. Ayrıca dava açmaya hazırlanıyoruz.
Tüketici seçebilmeli
Victor Ananias (Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı)
Dernek olarak GDO ürünlerinin gıda ve yemlerde bulunmasının ülkemiz için bir ihtiyaç olmadığını düşünüyoruz. İhtiyaç olsa bile tüketiciye bilgiyi ve seçim hakkını vermesi, denetimin güvenli yapılması gerekiyor. Fakat yönetmelikte bu noktalara rastlamak söz konusu değil. Böylesine yaşamsal bir konuda Türk tüketicisinin talep ve seçimleri çok önemli.
İLAHİYATÇILAR NE DİYOR?
Diyanet İşleri Başkanlığı
Araştırmalar daha bitmedi
Yeterli çalışmayı henüz bitirmediğimiz için bu konu hakkında açıklama yapmıyoruz. Araştırmalar tamamlandıktan sonra görüşlerimizi bildireceğiz.
Allah‘ın yarattığı şekli değiştirmek yasaktır
Hayrettin Karaman (İslam Hukuku Profesörü)
Genler üzerinde çalışmak ve müdahale etmek sakıncalı değildir; Allah bunları yasaklamadığına göre izin vermiştir. Yasaklanan ‘Allah‘ın yarattığı şekli‘ değiştirmektir. Genlerin değiştirilmesiyle ürün, insan sağlığına zarar verecekse o zaman bunları yapmak da, kullanmak da caiz olmaz. GDO‘lu gıdalarda sağlığa zarar vermediği sürece haram değil.
Sağlığa zararlıysa helal diyemeyiz
Doç. Dr. İsmail Köksal
(Fırat Üniversitesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Başkanı)
Gıdaların genetiğini değiştirmek, bir nevi Allah‘ın işine karışmaktır. Çünkü GDO‘lu ürünlere ihtiyaç olduğu kesin değil. Allah kainatı yaratırken hiçbir şeyi diğerine zarar vermeyecek şekilde yaratmış, bence insanlar bilmedikleri sahaya el atıyor . GDO‘lu ürünler eğer zararlıysa zaten helal demek yersiz olur. Dünya üzerinde pek çok arazi boş duruyor, dar alanda ve sağlıksız bir şekilde GDO‘lu ürün yetiştirmek helal olamaz.