HABER ANKARA: ÇİFTÇİLERİN BORCU 205 MİLYAR TL`Yİ AŞTI! ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI AÇIKLADI- 23 HAZİRAN 2021

HABER ANKARA: ÇİFTÇİLERİN BORCU 205 MİLYAR TL`Yİ AŞTI! ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI BAŞKANI AÇIKLADI- 23 HAZİRAN 2021
MERKEZ
23.06.2021

"Türkiye Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, barajlardaki su düzeyinin azlığını ve çiftçilerin yeterli su verilmeceğini belirtti.Türkiye`nin tarım ürünleri ithalatında gıda fiyatlarının yükseleceğini söyledi."

 

Beş yıl önce dört milyon ton civarında olan buğday ithalatının bu yıl rekolte kaybı nedeniyle 15 milyon tona çıkabileceğine dikkat çeken Baki Remzi Suiçmez, gelen soruları yanıtladı.

BUĞDAYDA VE ARPADA CİDDİ KAYIP VAR

Yaşanan kuraklığın tarım ürünleri rekoltesine etkisi hakkındaki soruya yanıt veren Suiçmez,  “Ülkemizde hububat ve bakliyatın yüzde 70’i kuru-kıraç alanlarda, yüzde 30’u sulu tarım yapılan yerlerde üretilmektedir. Tarımsal kuraklık kuru tarım yapılan özellikle hububat ve bakliyatta rekolte azalmasına yol açarken, barajlardaki su düzeyinin azlığı nedeniyle çiftçiye yeterli suyun verilmeyecek olması sulu tarım yapılan mısır, pamuk, şeker pancarı, sebze dahil tüm ürünlerde rekolte azalmasına yol açacaktır. Arpadaki ve samandaki ciddi üretim azalışı yem boyutunda hayvancılığı da olumsuz etkileyecektir. Hububattaki rekolte kaybı tahmini TMO’ya göre yüzde 5 kayıp, TZOB’a göre yüzde 10 kayıp şeklinde iken, sahadaki gözlemlere baktığımızda örneğin Şanlıurfa’da buğdayda yüzde 70, arpada yüzde 85, mercimekte yüzde 90 oranında ürün kaybı var” dedi.

YANLIŞ TARIM POLİTİKASI İZLENİYOR

“Ülkemizdeki yanlış tarım politikalarına ek olarak kuraklık nedeniyle yaşanabilecek üretim düşüklüğü arz açığını, bu da talep nedeniyle tüketiciler için gıda fiyatlarının artması sonucunu doğuracaktır” diyen  Baki Remzi Suiçmez,  yetersiz üretim ve artan gıda fiyatlarının zorunlu olarak dışalımı gündeme getireceğini söyledi.

Ekonomi biliminde yer alan ve daha çok buğday türü ürünler için geçerli olan King Yasası’na göre; buğday arzında yüzde 10’luk artışın fiyatları yüzde 50 düşürdüğünü, yüzde 10’luk bir azalmanın ise buğday fiyatını yüzde 100 arttırdığına dikkat çeken Suiçmez, şöyle konuştu:

“Pandemi dışında yaşanan ciddi kuraklığa yönelik ülkemizde özel önlemler alınmaması, girdi maliyetlerinin düşürülmemesi, yetersiz ve zamanında ödenmeyen destekler dahil yerli üretimin ve üreticinin özel önlemlerle somut olarak desteklenmemesi, kuraklık boyutunda azalacak rekolteden kaynaklanan gıda arz açığının açıklanan alım fiyatlarından çok daha yüksek fiyatlarla yurtdışından karşılanması durumu üreticilerimizin üretime devam edebilme koşullarını daha da zorlaştırırken, tüketicilerimizin çok daha pahalı gıda tüketmesine yol açacaktır”

Suiçmez, “Nitekim, Merkez Bankası’nın 2021 yılına ilişkin gıda enflasyonu beklentisini yüzde 11,5`ten yüzde 13`e yükseltmesi, resmi olarak da gıda fiyatlarının artacağını göstermektedir” dedi.

ALIM GÜCÜ DÜŞÜYOR GIDA FİYATI ARTIYOR

“Türkiye`de yurttaşın alım gücü düşerken gıda fiyatları artıyor, bunu neye bağlıyorsunuz?” sorusuna yanıt veren Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi SuiçmezTÜİK’e göre tarımsal girdi fiyat endeksi enflasyondan yüksek olup, piyasada girdilerdeki zamlar ise gübre ve yemde yüzde 60-100 düzeylerindedir. TÜFE-ÜFE arasında artan makas, yükselen girdi maliyetleri, tarla maliyeti ile market fiyatı arasındaki ortalama 5 kat fiyat farkı karşısında tüketici mağdurken üretici de mağdurdur. Gıda enflasyonunun suçlusu üretici değildir. Kamu yönetiminin kamucu politikalarla üretim maliyetlerini azaltıp serbest piyasayı ve gıda tedarik zincirini etkin denetlemesi ile yaşanan ve de yaşanacak sorunlar azaltılabilir” dedi.

1 MİLYON ÇİFTÇİ YETERSİZ OLDUĞU İÇİN TARIMI BIRAKTI

Tarım sektörünün genel ekonomideki ağırlığının her geçen yıl azaldığına dikakt çeken Suiçmez, “Ülkemizde tarım dışı amaçlı arazi kayıpları dışında çiftçilerimiz son 20 yılda 4 milyon hektardan fazla tarım arazisini ekmekten vazgeçmiş, desteklerden yararlanmak için gerekli olan Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı çiftçi sayısı 2.8 milyondan 1.8 milyona düşmüştür. Bu rakamlar yaklaşık 1 milyon çiftçinin son derece yetersiz olan tarım desteğini bile almayı bırakarak alandan çekildiğini göstermektedir” diye konuştu.

Suiçmez, “Çiftçilerin yakıcı sorunlarını çözmek için kırsal alanları geliştirecek, ülkemiz gerçeği olan küçük aile işletmeciliğini destekleyecek, çiftçilerimizin refah düzeyini artırma kadar sosyal hayatın daha fazla içinde yer almasını sağlayacak önlemler ivedilikle alınmalıdır” dedi.

ÇİFTÇİLERİN BORCU ÇOK FAZLA

Çiftçinin borç yükü verileri hakkında da bilgi veren ZMO Başkanı Suiçmez  şu bilgileri verdi:

“Öz sermayesi yetersiz çiftçilerimiz uzun yıllardır uygulanan yanlış tarım politikaları sonucu bugün dışarıdan kredi kullanamazsa üretim yapamayacak duruma gelmiştir. BDDK Nisan 2021 verilerine göre; balıkçılık hariç, çiftçilerimizin bankalardan kullandığı nakdi tarımsal kredi miktarı 143.6 milyar TL, gayri nakdi kredi miktarı ise 7.2 milyar TL, takipteki kredi miktarı ise 4.8 milyar TL’dir. Tarım Kredi Kooperatifleri, özel bankalar ve piyasa borçlarıyla birlikte çiftçilerimizin toplam borcu 205 milyar TL’nin üzerindedir”

Alınan kredinin yaklaşık bir katı fazla miktarda teminat göstermesi sonucu çiftçinin traktörü, hayvanı, evi, arazisi üzerinde ipotek bulunduğunu belirten Suiçmez, çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası borçlarının yeniden yapılandırılmasına yönelik düzenleme yapılmaması sonucu icra ve haciz işlemlerinin başlatıldığını belirterek, “Tarım Kredi Kooperatifleri borçlarının yapılandırılmasına yönelik yapılan son düzenleme ise çiftçilerimizin sorununu çözmekten uzaktır. Yaklaşık 5 milyar TL borca karşılık kapsamın 1 milyar TL’yi içermesi çözümsüzlüğü göstermektedir. Yapılandırmada yüzde 30 peşinat yatırma şartıyla takipteki borçlara 3 taksit yapılması, yüzde 11 olan dönem faizinin yüzde 18 ve yüzde 5 olan dönem faizinin yüzde 12 olarak belirlenmesi, yapılan işlem aslında yapılandırma değil, güncel faizle para tahsili, kredi yenileyerek borç sarmalının sürdürülmesi anlamına gelmektedir” dedi.

UYGULANAN POLİTAKANIN SONUCU

Son yıllarda özellikle gıda enflasyonunda yaşanan ciddi artışın ısrarla uygulanan yanlış tarım ve gıda politikalarının bir sonucu olduğunu ve bu sonuca yol açan etkenler irdelenmeden gıda fiyatlarındaki dönemsel ya da sürekli yüksek artış sorununun çözülemeyeceğini vurgulayan Suiçmez, gıda fiyatlarındaki artış nedenlerini şu şekilde sıraladı:

  • Doğa koşullarına bağlı üretimin kuraklık, sel, don vb. iklime bağlı dönemsel ve bölgesel değişikliklerden etkilenmesine bağlı üretim azlığı
  • Pandemi gibi küresel şokların üretimdeki arza, tüketimdeki talebe, tedarik zincirindeki kırılmalara, mevsimlik işgücü piyasasına, uluslararası ticarete etkisiyle oluşan fiyatların etkisi
  • Genel ekonomi politikaları içerinde tarım sektörüne biçilen rol ve ayrılan payların miktarı
  • Dünyada tarımsal girdi, gıda tedarik zinciri ve gıda sanayinde var olan tekelci yapı ve ülkemizdeki güçlü etkisi
  • Ülkemizde tarım sektörünün kronikleşen yapısal sorunlarının çözülememiş olması
  • Türkiye’de güncel ve sağlıklı veri yetersizliğinde gerekli planlama, proje ve projeksiyonların yapılamaması
  •  Tarım dışı amaçlı arazi kullanımının artması ve/veya yanlış tarım politikaları nedeniyle çiftçinin üretimden vazgeçmesi nedeniyle üretim alanlarının azalmasına bağlı üretim azlığı
  • Etki analizi yapılmış tarımsal desteklerle ülkesel ve bölgesel düzeyde yönlendirilmesi gereken tarımsal üretim planlamasının olmayışı, arz talep dengesizliği sonucu yurt içine arz edilen üretim miktarının azlığı
  • Ülkemizde yetersiz miktarda ve zamanında ödenmeyen destek miktarları nedeniyle çiftçimizin dünya çiftçileri ile rekabet edemeyişi
  • Dışa bağımlı mazot, gübre, yem, tohum, ilaç gibi temel tarımsal girdi maliyetlerindeki artışın üretim maliyetini yükseltmesi, girdilerde maliyeti azaltıcı KDV/ÖTV indirimi olmaması
  • Öz sermayesi yetersiz çiftçinin üretime uygun kredi koşulları ortamı oluşturulmaması nedeniyle ipotek konulan üretime araçlarının icra yoluyla alınması sonucu üretimdeki azalma
  • Önceden açıklanan gerçekçi alım fiyatlarının olmayışı ile ürün alım garantisinin yetersizliği/yokluğunda üreticiye ödenen fiyatların üretimde devamlılığa olumsuz etkisi
  • İklime bağımlılığı azaltacak sulama yatırımlarının ve verimliliği artıracak arazi toplulaştırma hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle verim düşüklüğünün üretime olumsuz etkisi
  • Ülke içi üretimin yetersizliği nedeniyle gerekli olan ancak yetersiz kalan stokların yurtdışından karşılanması gereği
  • Yurt dışı ülkelerdeki üretim miktarlarındaki değişimlere bağlı ithal ürün fiyatlarının yükselmesi, döviz fiyatlarındaki artış ve TL’nin değer kaybının dış ticaret fiyatlarına olumsuz etkisi
  • Dış ülkelerin yüksek tarım destekleri ile ihracat/ithalat kısıtları dahil korumacı dış ticaret politikaları sonucu dışsatımın kısıtlanması, daha yüksek fiyata dışalım yapılması zorunluluğu
  • Dışalımdaki bağımlılığın ülke üretiminin orta ve uzun vadede azalmaya yol açacak olması
  • Gıda tedarik zincirinde aracı sayısının fazlalığı ile zincir marketlerin fiyat belirleme tekeli oluşturması
  • Güçlü demokratik üretici ve tüketici kooperatiflerinin yetersizliği nedeniyle üretici geliri azalırken tüketicilerin fahiş fiyatla gıdaya erişimi sorununun çözülememesi
  • Tüketicilerin gelir düzeyinin düşüklüğü ve gıda maddelerine yapılan harcamanın gelirdeki payının yüksekliği
  • Kamu yönetimindeki düzenleme ve denetim yetersizliği sonucu fiyat spekülasyonunun önlenememesi
  • Yerli üretimi ve üreticiyi koruyacak kamucu tarım politikaları yerine dışa bağımlı özelleştirmeci destekleri azaltıcı neoliberal tarım politikalarının kesintisiz sürdürülme yanlışı.

 

Suiçmez, çözümün ise "Stratejik bir sektör olan tarım sektörünü gecikmeksizin korumak ve somut önlemlerle üretim ekonomisine geçmek, “Kamucu Tarım Politikaları” değişikliğine dönüş, yerli üretimi ve üreticiyi koruyan doğru tarım politikalarını uygulamaktır" şeklinde açıkladı.

 

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ. 

Okunma Sayısı: 140
Fotoğraf Galerisi