HABERE GÜVEN: "AKINLARA SÖZÜMÜZ ÖZGÜR, EŞİT VE GÜNEŞLİ BİR ÜLKE KURACAĞIZ"- 17 ARALIK 2022
"Bugün; 44 yıl önce daha 33 yaşında, hayatının baharında ve en verimli çağında katledilen Akın Özdemir’i anma etkinlikleri kapsamında bir araya geldik..."
Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi üyesi bir genç tarafından katılımcılara hitaben yapılan konuşmada Akın Özdemir anlatıldı.
Genç konuşmasında;
Sayın Milletvekilim, sayın oda başkanım, değerli akademisyenler, basınımızın çok değerli çalışanları, Akın abinin çok değerli eşi Mine abla, kızı Deniz abla ve siz değerli Akın Özdemir dostları… Hepiniz Katledilişinin 44. Yıldönümünde, Şubemiz kurucu başkanı Akın Özdemir anmasına hoş geldiniz.
Her yıl olduğu gibi bu yılda Akın abiyi anmak için bir araya geldik. İnsanlık için, insanlar için mücadele eden bir abimizi 44 yıldır unutmuyoruz. Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak düzenlediğimiz bu etkinlik, insanoğlunun tarihi boyunca kurduğu en güzel, en özgürlükçü, en adil hayalinin sahiplerinden birini daha katlederek bu düşü yok edeceklerini sananlara inat, 44 Yıldır kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Bu inadımız insanlığın kurduğu bu en güzel hayalin, eşit ve özgür bir dünyanın uğruna düşenlerin hiçbir zaman unutulmayacağının, unutturulmayacağının kanıtıdır.
Akın abi ilk değildi, son olmadı. Peki, neydi Akınları, Denizleri, Mahirleri, Ali İsmailleri, Ethem Sarısülükleri, Ahmet Atakanları yaratan? Akınların neden öldürüldüğünü biliyoruz. Ama asıl mesele Akınların neden var olduğu, nasıl var olduğudur? Böylesine bir dünyadan, bu kadar kan ve şiddetin içinden nasıl oluyor da Akınlar, Denizler çıkıyor? Belki de sorulması gereken soru budur?
Dostlar, Akınların varlık nedeni Tahayyüldür. Yani Hayal gücü, yani “Umut”. Çünkü insan “Umut” edebildiği için aslında hayat var. Gerçekliğin bir sınırı var, aklında, biliminde. Ama umudun sınırı olmaz. Umut olmadan direnilmez. İşte bu yüzden 44 yıl önce öldürülen bir abimizi, bir meslektaşımızı hala anıyoruz. Çünkü umut ediyoruz. Çünkü direniyoruz. Kim ne derse desin. Bu ülkeye dair umutlarımız var. Halkımızdan umutluyuz. İstendiği kadar aksi söylensin, isteyenler kaçabilir de. Korkakta değiliz, kaçak da. Karamsar, hiç değiliz. Bizim umudumuz var.
Umudumuz direnmemizi sağlıyor. Direncimiz, hala insan olduğumuzu hatırlatıyor bize. Direniyoruz. Her gün öldürülen kadınları duyuyoruz. Yoksulluktan intihar edenler her yanda. Öyle ki ailece intihar etmedikçe haber bile olmuyorlar artık. İşsizlik sıradanlaştı. Yolsuzluklara şaşırmıyor artık kimse. Bütün bir ülkeye deli gömleği giydirmeye çalışıyorlar. Böylesine bir cehennemde hala aklımızı kaçırmadan yaşayabiliyorsak, umut ettiğimizdendir. Direndiğimizdendir. Çünkü ne yaparlarsa yapsınlar, aramızda büyük bir fark var. Biz bu ülkenin, bu halkın bu deli gömleğine sığmayacağını biliyoruz. Biliyoruz ki bu ülkede hala direnen, umut eden insanlar var. Bu ülkede, Gezi direnişini yaratan bir irade var.
Bu halk bu cehenneme sığmaz, biliyoruz. Çünkü cehennemin bile bir sınırı var. Bir kapısı var. Adına saray denen o devasa beton yığınlarının bile bir duvarı var. Ne mutlu bize ki, umudun sınırı olmaz. Muhafaza etmemiz gereken duvarlarımız yok bizim. Bazılarının saray gördüğü o duvarlarda biz kan görüyoruz.
Dostlar, umudumuzun sınırı yok ama sınırlarımızın sonsuzluğu sorumsuzluğumuzdan değil. Keyfiliğimizden ya da naifliğimizden hiç değil. Bilakis, ciddiyetimizden. Ciddiyiz. Direnmemiz gereken bir kötülük var, biliyoruz. Yıkmamız gereken bir duvar var, farkındayız. Akınlara sözümüz var. Bize umudu öğretenlere borcumuz var.
Bu cehennemi yıkacağız. Ne bu ülkeden kaçmayı ne de kendi paçamızı kurtarmayı düşünüyoruz. Çünkü bizim kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Gençlerimiz hala işsiz, kadınlarımız hala mağdur, işçilerimiz hala köle. Kaybedeceğimiz bir şey yok. Ancak kazanacağımız kocaman bir gelecek var. Ve o aydınlık geleceği yalnızca umut ederek kurabiliriz. Yalnızca Akın’lar kurabilir eşit, adil ve aydınlık bir geleceği. Akınlara sözümüz özgür, eşit ve güneşli bir ülke kuracağız.
“Sevgili Dostlar Merhaba,
Öncelikle Değerli konuklarımızı, Sevgili meslektaşlarımızı TMMOB- ZMO örgütlülüğü ve ZMO Adana Şubesi olarak Saygılarımızla selamlıyorum.
Bugün; 44 yıl önce daha 33 yaşında, hayatinin baharında ve en verimli çağında katledilen Akın Özdemir’i anma etkinlikleri kapsamında bir araya geldik...
Başta Çukurova Belediye Başkanımız Sayın Soner Çetin`e, ekibine değerli katkıları ve bizlere böyle bir ortam sağladıkları için ZMO Adana Şubesi ve şahsım adına teşekkür ederim.
Ayrıca bu günümüzü anlamlandıran Akın Özdemir’in kıymetli kızları Deniz ve Ulaş aramızdalar.
Geçen yıl ki etkinliğimizde Akın Özdemir’in sevgili eşi Mine ablamız da aramızdaydı. Maalesef onu da bu yıl içerisinde sonsuzluğa uğurladık. Işıklar içerisinde uyusun, ruhu şad olsun.
Öncelikle bizlerin davetini kırmayarak şu an burada olan ve “Tarım ve Devlet” konulu panelimizi onurlandıran,
Mezitli Belediye Başkanımız ve panelin de Moderatörlüğünü yapacak olan Neşet Tarhan aramızda,
CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı, Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal aramızda,
TMMOB ZMO İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran aramızda,
Ve TMMOB ZMO Adana Şube Yönetim Kurulu Üyemiz Araştırma Görevlisi Burhan Özalp aramızda kendilerine panelimize katıldıkları için teşekkür ediyorum” dedi.
Korkut, Özdemir ile ilgili konuşmasın da şunlara dikkat çekti;
Akın Özdemir Adana’da 18 Aralık 1978 günü, Köy-Koop Adana Birlik Genel Müdürü ve Ziraat
Mühendisleri Odası Adana Bölge Şube Başkanı iken üç ayrı silahla hayattan koparıldı.
Bu silahları sıkanlar ortaya çıkarıldı. Ancak arkasındaki güçler halen ortaya çıkarılmış değil.
Öldürüldüğünde henüz 33 yaşındaydı, çok kısa süren ama pek çok mücadelenin sığdırıldığı bir hayat...
Bir konuşmasında;
“Emekten yana sendikacı mısın? Öleceksin,
Bir demokratik kitle örgütünün liderimisin?.. Öleceksin,
Köylüleri örgütlüyormusun? Öleceksin.
Eh bizim de kendimize göre bir yerimiz var bu kavganın içinde. Ölüm bu yüzden gelecekse, hoş geldi sefa geldi”
Derken belki de fikirlerin hiç ölmeyeceğini biliyordu.
Akın Özdemir yoksullar, ezilenler ve dışlananlar için devrimci olanların kuşağındandı. “İnsanı aç, toprağı aç, hayvanı aç...” bir ülkenin köylüleri, tarım üreticileri ve işçileri için mücadele ederken öldürülmüştü.
Yoksul, kimsesiz ve eğitimsiz bir coğrafyada okuyup aydınlandıkça devrimcileşen, devrimi hayatın pratiğine dönüştüren kuşaktandı.
Yoksul üreticileri, topraksız köylüleri, tarım işçilerini örgütlüyor tüccarların ve büyük çiftlik sahiplerinin sömürüsünden kurtulup, kooperatifler yoluyla bir araya gelerek emeklerinin ve topraklarının sahibi yapmaya çalışıyordu. Tam da bu yüzden, yoksulların gündelik hayatlarında ve kendilerinde devrim yapmalarının uğraşını verdiği için öldürülmüştü.
Daha sonra kürsüye TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi SUİÇMEZ çıktı ve konuşmasında Akın Özdemir’in mücadelesine dikkat çekti.
Konuşmaların ardından Panelistler divanda yerlerini aldı ve Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan açılış konuşması yaptı.
Neşet Tarhan panelde ilk sözü Orhan Sarıbal’a verdi.
Sarıbal’ın sunumun ardından sırasıyla “Tarım ve Devlet” konularında Murat Kapıkıran ve Akademisyen Burhan Özalp’de sunumlarını gerçekleştirdi.
Sunumların ardından panel sona erdi.
Haber kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.