HASAT TÜRK GAZETESİ: "İTHALAT İLE DEĞİL ÜRETİM İLE KALKINMAK MÜMKÜN"- 1/31 AĞUSTOS 2020
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’nin; “hububatta spekülatif kaynaklı fiyat artışlarının gıda enflasyonunu tetikleyici etkilerini önlemek ve hububatta fiyat stokçuluğunun önüne geçmek” gerekçesini öne sürerek, 500 bin ton buğday ile 60 bin ton arpa ithalatı için ihaleye çıkacağını duyurması üzerine TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu yazılı bir basın açıklaması yaptı. Yönetim Kurulu adına Başkan Baki Remzi Suiçmez imzasıyla paylaşılan açıklamada, “Anlaşılan o ki Türkiye 2020 yılında da ‘ithal buğday bolluğu olan ülke’ olarak anılmaya devam edecektir. Dışalıma dayalı bu yanlış politika seçeneğinden derhal vazgeçilmelidir” denildi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Kurulu adına Başkan Baki Remzi Suiçmez imzasıyla paylaşılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Yaklaşık dört ay önce herhangi bir stok sıkıntısı bulunmadığına dair açıklamalar yapan TMO`nun, bu yılın Ocak ayında 650 bin ton buğday, Şubat ayında 300 bin ton buğday, 25 bin ton arpa ile Mart ayında 175 bin tonluk buğday ithalat ihalesi gerçekleştirmiş olması ve 25 Ağustos 2020 tarihinde de 500 bin ton buğday, 60 bin ton arpa ithalat ihalesine çıkacak bulunması, bundan sonra da TMO`nun ithalatı sıklıkla tercih edeceğini gösteriyor. Son 5 yıldır Türkiye`nin buğday ekimi yapılan alanı, buğday üretimi ve verimi azalmaktadır. 2015 yılında 78,6 milyon dekarda buğday ekimi yapılırken bu alan 2019 yılında 68,5 milyon dekara gerilemiştir. Buğday verimi 2015 yılında 287 kg/dekar iken 2019 yılında 278 kg/dekar a gerilemiştir. 2015 yılında 22,6 milyon ton olan buğday üretimin 2019 yılında 19 milyon tona gerilediği görülmektedir. 2020 yılı TÜİK I. tahmininde buğday üretiminin 2019 sezonuna göre %7,9`luk artışla 20,5 milyon ton olacağı öngörülmüştür. Türkiye genelinde hububat hasadı neredeyse tamamlanmış olup TMO alımları geçen yılın altında kalmıştır. Beklenen artışın miktar olarak yaşanıp yaşanmadığı açıklanmamışken, üretimde beklenen artışın olmadığı aksine düşüş olduğu alınan son kararlarla anlaşılabilir. Ayrıca üreticinin, tüccarın, stokçuların elinde ne kadar buğday olduğu da halen belirsizliğini korumaktadır. Bu durumda asıl stokçularla mücadele etmek yerine üreticiyi stokçulukla suçlamak kabul edilemez bir yaklaşımdır. 2015/16 sezonunda buğday ve mamul madde karşılığı olarak 4,8 milyon ton olan ithalat, 2016/17 sezonunda 5,8 milyon ton, 2017/18 sezonunda 9,8 milyon ton, 2018/19 sezonunda 10,3 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. İthal buğdayların neredeyse tamamı un, makarna ve irmik üretiminde kullanılmakta, bunların bir bölümü ihraç edilmekte ve iç piyasada değerlendirilmemektedir. Anlaşılan o ki Türkiye 2020 yılında da ‘ithal buğday bolluğu olan ülke’ olarak anılmaya devam edecektir. Dışalıma dayalı bu yanlış politika seçeneğinden derhal vazgeçilmelidir. Ana statüsünde ‘yurtta hububat fiyatlarının üreticiler yönünden normalin altına düşmesini ve tüketici halk aleyhine anormal derecede yükselmesini önlemek, bu ürünlerin piyasasını düzenleyici tedbirler almak’ şeklinde görevi tanımlanan TMO`nun her fırsatta görev tedbiri olarak ithalat yoluna gitmesi, üretimin devamlılığı için çiftçiyi desteklemek yerine piyasayı sürekli ithalat ile düzenlemeye çalışması, TMO`nun asıl görevini yapmadığını göstermektedir. Tarım ve Orman Bakanlığı ile TMO`nun görevi; girdi maliyetlerini azaltmak, uygun kredi koşullarını yaratmak, zamanında maliyetlerin üstünde çiftçi kârını da gözeten taban fiyatları açıklamak ve yeterli alımı yapmak, çiftçi desteklemelerini artırarak ve zamanında ödeyerek buğday dahil tahıl üretim alanı, verim ve üretim miktarını artırmak olmalıdır. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası olarak; Tarım ve Orman Bakanlığı ile Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’ni asıl görevini yapmaya davet ediyoruz.