HASAT TÜRK GAZETESİ: TARIMDA KADININ ÇOK YÖNLÜ ROLÜ VAR- 1-30 MART 2021

HASAT TÜRK GAZETESİ: TARIMDA KADININ ÇOK YÖNLÜ ROLÜ VAR- 1-30 MART 2021
MERKEZ
09.03.2021
 

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Tarımla uğraşan ailelerde yapılacak işler konusunda erkek ve kadın açısından geleneklere dayalı mevcut işbölümünde; erkekler genellikle tarımsal işlerin sadece bir kısmını yaparken, kadınlar üretim ve yeniden üretim yanında ailenin yaşamının sürdürülmesi için gerekli tüm ihtiyaçları karşılamaya yönelik faaliyetleri de gerçekleştirirler. Kadınlar tarım sektöründe sadece üretici değil, aynı zamanda biriktirici, koruyucu ve geliştirici bir fonksiyon üstlenmişler. Mevcut üretim modeli kırsalda kadınların ücretsiz aile işçisi veya güvencesiz çalışan işgücü olarak görülmesine neden olmaktadır. Oysa ki kadının tarımda görünmeyen emeği bugün üretimden tüketime en yoğun kullanılan emeğin kendisidir” dedi.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez ile 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla “tarımda kadın”ı konuştuk;

HT: Türk tarım sektöründe kadınların mevcut durumunu nedir?

BRS: Tarım bir evin mutfağı gibidir. Bir ailenin sağlıklı olabilmesi için, mutfakta yeteri kadar sağlıklı gıdanın bulunması gerekirken aynı şekilde bir ülke halkının da yeterli, güvenilir ve sürdürülebilir gıdaya ulaşabilmesi için tarımda yeterliliğin sağlanması gerekir. Nasıl ki komşu evin mutfağı ile sürdürülebilir bir gıda temini olamayacağı gibi, bir ülkenin de başka bir ülkeden sürekli tarım ürünleri dışalımı yapması sürdürülebilir değildir. Bu nedenledir ki özellikle Korona virüs salgı nı döneminde ülkeler tarımda kendilerine yeterliliği sağlayıcı politikaları izlerken, dışsatımı yasakladı, ek desteklerle üretimi artırmaya çalıştı. Bir başka deyişle komşu evi komşuya parasıyla dahi olsa gıda vermekten vazgeçti.

Peki tarım bir ülke için bu kadar önemliyken ülkemizde çiftçi-üretici yeterince destekleniyor mu? Zama nında ve yeterli desteklerin verilmediği, dövize bağlı girdi maliyetlerinin düşürül mesine yönelik önlemlerin alınmadığı, tarıma uygun kredi ortamının sağlanmadığı, tarımsal üretim planlaması ile yeterlilik düzeyimizi artırmak yerine sürekli dışalım yoluna gidildiği mevcut ortamda bu sorunun yanıtı, ülkemiz için hayırdır.

Oysa, doğa koşullarına bağlı olarak yapılan tarımsal üretim, kadın ve erkek için zorluklarla doludur. Ancak tarımda çalışan kadınların, aynı zamanda ev işleri ve çocuk bakımı ile ilgilenmesi, kadının erkek kadar mülkiyet hakkına sahip olamaması, sigortasız ve ücretsiz aile işçisi olarak çalıştığı, kırsalda sosyal imkanlardan yeterince yararlanamaması gibi pek çok faktörü göz önüne aldığımızda, ülkemizde tarım sektöründe kadınların pek çok zorluk ve haksızlıklara maruz kaldığını söyleyebiliriz.

HT: Kadınlarımızın üretimde fonksiyonları nelerdir?

BRS: Türkiye’de tarımsal üretim çoğunlukla küçük ölçekli üreticilik, geçimlik üretim olarak da adlandırılan aile içi üretimle gerçekleştirilmektedir. Tarımla uğraşan ailelerde yapılacak işler konusunda erkek ve kadın açısından geleneklere dayalı mevcut işbölümünde; erkekler genellikle tarımsal işlerin sadece bir kısmını yaparken, kadınlar üretim ve yeniden üretim yanında ailenin yaşamının sürdürülmesi için gerekli tüm ihtiyaçları karşılamaya yönelik faaliyetleri de gerçekleştirirler. Kadınlar tarım sektöründe sadece üretici değil, aynı zamanda biriktirici, koruyucu ve geliştirici bir fonksiyon üstlenmişler. Mevcut üretim modeli kırsalda kadınların ücretsiz aile işçisi veya güvencesiz çalışan işgücü olarak görülmesine neden olmaktadır. Oysa ki kadının tarımda görünmeyen emeği bugün üretimden tüketime en yoğun kullanılan emeğin kendisidir.

Gerek dünyada gerekse ülkemizde tarımsal üretim ve beslenmede en büyük rolü kadınlar oynamaktadır. Kırsal kesim de kadınlar, özellikle gıda üretimine sağladıkları katkılara ve gıda güvenliğindeki etkinliklerine karşın ciddi toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ile karşı karşıyadırlar. Kadınlar, tohumdan hasada kadar üretim sürecinin ekim/dikim, bakım, hasat, işleme, depolama gibi her aşamasında etkin rol almalarına karşın, elde edilen kazanımlardan yeterince pay alamamaktadırlar. Kadınlar tarlada çalışmalarının yanı sıra ev işlerini de yapmakta, ailenin beslenmesinde de en büyük görevi üstlenmektedir. Kırsal kesimde kadınların rollerinin çokluğu ve geleneksel ev işleri, rutin günlük yaşam faaliyetleri, tarımsal faaliyetlere katılma gibi iş çeşitliliği çalışma ve yaşam koşullarını zorlaştırmaktadır. Kapitalist üretim ilişkileri ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle tüm bu kadın emeği resmi istatistiklere/milli gelir hesaplarına yansıtılmamaktadır. Öte yandan, siyasi iktidar/lar tarım politikalarında küçük çiftçilerden çok büyük işletmelere yer verme eğilimdedirler. Oysa küçük işletmelerin
çoğunluğunun kadın emeği ile ayakta durduğu, kırsal kesimdeki tüm toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine karşın, kadınlar olmadan tarımın ve kırsal toplumun varlığını sürdüremeyeceği düşünülürse, tarımda amaçlanan sürdürülebilirlik için kadınların önemi anlaşılmalıdır.

HT: Tarımda kadınlarımızın istihdam oranı nedir?

BRS: Türkiye’de tarım sektörü, kadın ve erkeklerin hemen hemen eşit sayıda istihdam edildiği tek sektördür. Ülkemizde tarımsal üretim kadın istihdamının en yoğun olduğu sektör olarak istatistiklere yansımaktadır. 2018 ile 2020 aralığında tarımsal istihdam yaklaşık 500 bin kişi ile %10 oranında azalmış, aynı dönemde kayıtlı çiftçi/işletme sayısı ise yaklaşık 200 bin azalmıştır. Uygulanan yanlış ve yanlı tarım politikaları nedeniyle ülkemiz tarım sektöründe ciddi kan kaybı yaşarken, TÜİK’in en son yayınlanan Kasım 2020 verilerine göz atalım.

• Tarımda toplam 4.515.000 kişi istihdam edilirken, bunun %40’ı yani 1.782.000 kişi çalışan kadındır.
• Tarım sektöründe çalışan 3.745.000 kişi Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtlı olmayıp, tarımda çalışan kadın nüfusunun %94,1’i yani 1.677.000 kadının bir sosyal güvenlik kurumuna kaydı yoktur.
• Tarımda ücretli ve yevmiyeli çalışan kadın sayısı 209.000, işveren olarak çalışan kadın sayısı 4.000, kendi hesabına çalışan kadın sayısı 201.000, ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadın sayısı 1.369.000 kişidir.
• Tarımda çalışan kadınların %77’si aile işçisi olarak herhangi bir ücret almadan çalışmaktadır.
• 15-17 yaş grubunda, yani çocuk yaşta tarla ve bahçede çalışan kadın sayısı 42.000 kişi, toplam 176.000 kişi içindeki payı %25,4’dür.

HT: Tarımsal üretimde yer alan kadınlarımızın söz hakkı var mıdır?

BRS: Tarımsal üretimde yer alan kadınlarımızın söz hakkı olması gerekirken; ataerkil toplumsal yapı, eğitim yetersizliği, mülksüzlük ve güvencesizlik, yoksulluk ve yoksunluk, kadın emeğinin yok sayılması gibi nedenlerle, çözüm üretmeye ilişkin zeminlerin de olmadığı mevcut ortamda, maalesef tarımda kadınların kendi sorunlarını dile getirme, yeterince söz söyleme şansı bulunmamaktadır. Tarımda çalışan kadının söz hakkı olmadığı için tarımda çalışan kadınlar “sessizlerin en sessizi”dir. Resmi verilerin gösterdiği gibi tarımsal üretimin %40’ını kadınlar sırtlamış durumda, ancak %94,1’i kayıt dışı çalışıyor, %77’si ise ücretsiz aile işçisi. Bunların dışında miras hakkı yeterince yoktur. Kırsalda yaşamak zorunda olduğu için sosyal imkanlardan yeterince yararlanamazken, aile ve toplum baskısına en çok tarımda çalışan kadınlar maruz kalmaktadır. Kadınların birçok ülkede işgücünün en az yarısını oluşturduğu gerçeğini göz ardı eden gelişme stratejileri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yol açar ve böylece tarım sektörüne potansiyelini tam olarak kullanma fırsatını tanımaz. Bu durum yalnızca kadınlar için olumsuz koşulları ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda ülke için de bir olumsuzluktur. Bu nedenle sağlıklı bir ekonomiye ve dengeli bir kalkınma politikasına dayalı, insanların eşit ve özgür yaşadıkları bir dünya isteniyorsa öncelikle toplumsal cinsiyet eşitliği temelli bir ortak irade gereklidir.

HT: Tarımdaki kadınlarımızın eğitim, sosyal güvenlik gibi konular yönüyle değerlendirmesini yapabilir misiniz?

BRS: TÜİK Hanehalkı İşgücü İstatistikleri’ne göre; 2019 yılında kayıtdışı istihdam oranı genelde %34,5 iken, tarımda %86,6’dır. Toplam kadın istihdamında kayıt dışılık %45 civarında iken tarımda bu oran %90’ler düzeyindedir. Kayıt dışı çalışanların büyük bir çoğunluğu, çalışan nüfusun en ciddi eşitsizliklerle karşı karşıya kalan grubunu oluşturmaktadır. Ülkemizde halen tarımda çalışan kadın nüfusunun %94,1’inin hiçbir sosyal güvencesi yoktur. Kendi işlerinde çalışanlar dışında, mevsimlik tarım işçilerinin yaklaşık %60’ının geliri yoksulluk sınırının altındadır. Diğer kesimlere göre anne ölüm riski 10, bebek ölüm riski 5 kat fazla olan işçilerin kız çocuklarının dörtte biri okula hiç gidememektedir. 15-49 yaş arası mevsimlik kadın tarım işçilerinin %90’ı ilkokulu bitirmemiş durumdadır.

Bir toplumda her bir birey için eğitim imkanları eşit sağlanırsa, herkesin sosyal güvenliği varsa geleceğe umutla bakılabilir. Mevcut şartlarda ülkemizde bu konularda geleceğe umutla bakabilmek mümkün gözükmemektedir.

HT: Ülkemizin tarımının geleceği için kadınlarımız ile ilgili neler yapılabilir?

BRS: İnsan hakları merkezli, cinsiyet ayrımcılığının olmadığı, özgür ve eşit bir toplumda ve dünyada hep birlikte mutlu yaşayabilmek için; kadının güçlüklerin üstesinden gelme kapasitesi ve özgüveninin artırılması, istihdam dahil etkinlik alanının güçlendirilmesi, eğitim, sağlık, siyaset, hukuk, sosyal güvenlik ve diğer alanlardaki olanaklardan eşit düzeyde yararlanması, kadın ve erkeğe verilen hakların ve yüklenen sorumlulukların adil bir biçimde dağıtılması konularında gerekli yasal ve sosyal düzenlemelerin yapılması kadar, toplumsal hak arama mücadelesinin artarak sürdürülmesi gerekmektedir.

Ülkemizde de ivedilikle tarımda kadın emeği konusunda toplumda ciddi bir farkındalık yaratılmalı, toplumsal cinsiyete dayalı işbölümü modeli ciddi olarak sorgulanmalı, mülkiyet ilişkileri yasal ve toplumsal açıdan yeniden ele alınarak kadın mülksüzlüğü sorunu giderilmeli, kadınlara yönelik açık ya da gizli mobbing uygulamaları son bulmalı, tarımda kadın emeğinin işgücü içerisindeki görünmezliğini kaldıracak politikalar geliştirilmeli, kadın emeği kayıt içine alınmalı, tarımda çalışan kadınların küçük ölçekli üreticiler/aile çiftçiliği içerisinde temsiliyetlerini geliştirici kooperatif örgütlenmelerin önü açılmalı ve desteklenerek yaygınlaştırılmalı, tarımda çalışan kadınlar dayanışma ağları kurulmalı ve geliştirilmeli, cinsiyetler arası ücret eşitsizliğini gidermek için eşit işe eşit ücret politikaları yaşama geçirilmelidir. Özetle tarımda da kadın emeği sömürüsüne son verilmelidir.

Açılmamış kanatların büyüklüğünü hiç kimse bilemez. Bir imkân, bir ışık yeter pek çok hayatın kanat çırpması için… İlk kadın Ziraat Mühendisi Nezahat Süer’in nezninde; işçisinden, teknikerine, teknisyenine ve ziraat mühendisine kadar tarım sektörüne katkı koyan tüm kadınlarımıza saygılarımızı sunuyorum.

Okunma Sayısı: 845
Fotoğraf Galerisi