HASATTÜRK GAZETESİ: HABERLERSİYASETTARIM “LİYAKATSİZLİK VE DEMOKRASİ KRİZİ, ÜRETİMİ ÇÖKERTİYOR!” - 21 NİSAN 2025

KESK Tarım ve Ormancılık Hizmet Kolu Kamu Emekçileri Sendikası (TARIMORKAM-SEN), TMMOB Çevre Mühendisleri Odası, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası, TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası, Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD), Veteriner Hekimler Derneği (VHD), DİSK Türkiye Gıda Sanayii İşçileri Sendikası (GIDA-İŞ), Tüketici Hakları Derneği (THD), Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF), Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER), Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SÜR-KOOP), Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET), Tarımsal Gelişme Eğitim ve Sosyal Dayanışma Vakfı (TARGEV), Tüm Üretici Köylü Sendikası (TÜM KÖY SEN), Türkiye Biyologlar Derneği (TBD), Türkiye Ormancılar Derneği (TOD) veTürkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği (TÜS-KOOPBİR)’nin oluşturduğu Tarım Platfomu, tarımdaki güncel gelişmelere yönelik görüşlerini yazılı olarak kamuoyu ile paylaştı.
Platform tarafından paylaşılan açıklamada şunlar ifade edildi:
“Cumhurbaşkanlığı Tarım ve Gıda Politikaları Kurulu Üyeleri belirlendi. Tarım ve Gıda Politikaları Kurulu’nuna ilişkin atama kararı Resmi Gazetede yayınlandı.
Tarım ve Gıda Politikaları Kurulunda görev alacak 12 üyenin beşini akademisyenler oluştururken, geri kalan kurul üyeleri arasında sanayici, perakendeci, kooperatif temsilcileri ve politikacılar yer alıyor.
Buradan çıkan sonuç genel anlamda bize gösteriyor ki sistematik bir politika uygulaması ile toplum yararını ve halkın çıkarlarını düşünen değil, kendi çıkarlarını düşünen bir iktidarın liyakatsız seçiminden ibarettir.
Tüm kamu kurum çalışanları, üniversitelerde yıllarca eğitim görmüş alanında uzman olarak mezun olanlar sınavlara ve mülakatlara tabi tutulurken, partili Cumhurbaşkanı’nın tek sözü ile alanında yetersiz ve ilgisi olmayan bireyler üst kademe kurumların başına getirilerek sistemin ağır aksak ilerlemesine yandaş tutumla sadece kendi çıkarları için çalışmasına neden olmaktadır.
Diğer taraftan, 657 sayılı Kanun başta olmak üzere diğer ilgili alt mevzuatta kariyer meslek mensuplarının mesleğe alınması, yetiştirilmeleri, yeterlilik süreçleri, yardımcılık süreçlerinde yerine getirmesi gerekli olan yükümlülükler (yabancı dil sınavı, yeterlilik sınavı ve tez vb.) de hükme bağlanmıştır. Ancak kamu kurum ve kuruluşlarının geneline bakıldığında Bakanlık merkez teşkilatlarında, hizmet birimlerinde, daire başkanı, genel müdür yardımcısı, genel müdür gibi unvanların büyük çoğunluğunda kariyer meslek mensuplarının yer almadığı görülmektedir. Doğal olarak diğer unvandaki personelin kariyer ve liyakat ilkesi dikkate alındığında yükselmesi ne kadar doğal ise aynı şekilde liyakat sahibi çok sayıda kariyer meslek mensubu da bu hakka sahiptir. Mesleğin teknik oluşundan mıdır yoksa ilgili kişilerin atanmaya isteksizliğinden midir bilinmez ama mevcut durum maalesef bu şekildedir.
Ne yazık ki demokratik atamadan söz edilmesine rağmen hala patronaj ilişkilerinin hüküm sürmesi, ilginç bir şekilde üst makamlarda bulunan liyakatsiz kişilerin görülmesine neden olmaktadır. Bunun sonucu olarak da iki taraflı ayna gibi nereye baksak aslında mevcut iktidarın yansımasını görmeye devam etmekle birlikte, bürokraside referanslı atama sonucunda işleyiş bozuklukları, temel mevzuat bilgisinden habersiz yöneticilerle asıl çözülmesi gereken sorunlar meşgul edilmektedir.
Tarımda Felaketin Adımları; Zirai Don, Zam, Kriz
Son 30 yılın en büyük zirai don felaketi ile karşı karşıyayız. Ani sıcaklık düşüşüyle yaşanan zirai don felaketi, birçok üründe ciddi zararlara yol açtı. Stratejik ürünler fındık, ceviz, elma, kayısı, kiraz, üzüm ve dut başta olmak üzere meyve bahçelerinde ciddi kayıpların yaşandığı gözlemlenmekte. Konya Akşehir’de kiraz, Samsun’da fındık, ceviz, çilek; Adıyaman’da üzüm, Sivas’ta vişne, Malatya’da kayısı, Niğde’de elma ve birçok üretim yapılan illerde bahçeler ağır hasar gördü.
İthalat ve ihracat açısından değerlendirildiğinde üreticilerin kaybının ne kadar olduğu belirlenemezken, üreticilerin sadece Nisan ayındaki hava olayı yüzünden ne kadar zarar ettiğinin Bakanlık tarafından tespit edilmesi gerekir. Bu zarar tespitini üreticilere bırakmak kolaya kaçmaktan ve ‘siz yapın biz bakalım’ demenin ötesinde bir yol değildir. Zarar eden üreticinin market raflarına yansıyacak tutarları da tüm tüketicilerin karşılaşacağı sorundur.
Zaten ülke ekonomisi uydurma enflasyon rakamları ile güllük gülistanlık gibi sergilense de, üretici ve tüketici açısından bakıldığında manzara hiç de göründüğü gibi değildir. Ekonomik anlamda geçim sıkıntısı yaşayanlar, birde nitelikli gıdaya erişimde güçlük çekmeye başlayacak, bunun için çözüm bulunması gerekirken hala sektörel kurul atamaları ile birilerinin cebini doldurma çabası sürdürülmektedir.
Tarımsal faaliyetlerin yanı sıra hayvancılıkla geçinen çiftçilerinde durumu da bu olumsuzluklardan nasibini almaktadır. Tarımı tek başına ekip-biçme olarak değerlendirmek tüketici için ne kadar yanlış ise yönetenler içinde o kadar vasıfsız bir yaklaşımdır.
Eti yurtdışından ithal etme araştırması yapan, birilerine rant alanı sağlamaya çalışan iktidarın kendi üreticisi ve tüketicisini düşünmediği ortadadır. Üreticilerin hava koşulları nedeniyle uğradıkları zararı karşılamak için hammadde, gübre, yem gibi üreticinin ihtiyacı olan ürünlere zam yapmak çözüm değil krizi daha da tetiklemektir.
Krize Neden Olmak Yerine Krize Çözüm Olmak!
Tarımda, hayvancılıkta, ormanlarımızda yaşanan ciddi sorunlar, iklim krizinin tetiklediği doğa olayları hakkında tek bir fikri dahi olmayan; aynı alanlarda mücadele eden çözüm bekleyen emekçilerin sorunlarının neler olduğu hakkında tek bir bilgisi olmayanların karar merci olarak karşımıza çıkmasının tüm sorunları ile karşı karşıya kalıyoruz.
Kulaktan dolma, yönlendirme ile yorum yapan çözüm bulduğunu sanan kurum ve kurul yöneticileri iktidarın maşası olmaktan vazgeçmeli, bulundukları makamı ve görevi hakkıyla yerine getirmek için çaba sarf etmelidirler. Ülkenin bulunduğu karmaşık ve zor zamanlardan çıkabilmek için kendi menfaatleri dışında halkın çıkarlarını düşünerek hareket etmeleri gerektiğini çok iyi biliyoruz. Kurulda yer alanların çoğunun tarım ve orman alanından habersiz kişilerden oluşmuş olması kendi egolarını tatmin etme arayışı ile bilgisiz, tecrübesiz kişilerin yönetici kadrolarını meşgul alanın işlevsizleşmesine ve rutin olarak yapılması gerekli işlerin dahi yapılamaz hale gelmesine sebebiyet verebilmektedir. Sorumluluk almak istemeyen, nereye atandığının dahi farkında olmayan kitlelerin zararı telafi edilemez düzeye gelmiştir. Hiçbir makam, koltuğa oturulduğunda işleri öğrenmeye başlama yeri olmadığını belirtmek isteriz.
Artık kamu yönetiminde yeni düzenlemelerin fiilen hayata geçirilme zamanı gelmiştir, bunun için alanında yeterli çözüm olabilecek kişilerden oluşmasının çalışmasının yapılması gerekmektedir. Alanında uzman STK’lar, yıllarını tarım ve orman çalışmalarına adamış uzmanlar, tarım ve ormancılık alanında bilimsel araştırma ve çalışmalar yapmış akademisyenler, bilim insanları dururken perakendeci, tüccar vb. kişilerin bu kurula atanmış olması kabul edilemez bir durumdur.
Sonuç olarak, bu atama kararının tekrardan gözden geçirilerek alanında yetkin, bilim ışığı çerçevesinde topluma ve doğaya yararına olabilecek, çözüm üretecek kişilerden yeniden oluşturulması gerektiğini hatırlatıyoruz.
Bizler TARIM PLATFORMU BİLEŞENLERİ olarak, tüm dünyaya ait olan toprağın, suyun, enerjinin, yeraltı ve yerüstü varlıkların sermayeye peşkeş çekilmesine karşı olan fiili ve meşru mücadelemize devam ediyoruz!”
Haberin kaynağına ulaşmak için lütfen TIKLAYINIZ.