HAVADAN İLAÇLAMANIN YASAKLANMASI
YASAKLAMA İLE YAŞANACAK SIKINTILAR VE MİLLİ KAYIPLAR
03.08.2006
BASIN AÇIKLAMASI
HAVADAN İLAÇLAMA YASAKLANDI, SORUN ORTADAN KALKTI MI ?
T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü\'nün 26.5.2006 tarihli genelgesi ile havadan zirai ilaç ve gübre uygulamalarının kaldırılması kararı zaten bitmekte olan Tarım sektörüne vurulan son darbedir.
Türkiye’de havadan ilaçlama uygulamaları geniş alanlarda tek tip ürün deseninin yer aldığı üretim bölgelerinde, epidemi yaratma olasılığı bulunan pamukta yeşil kurt, yaprak kurdu, beyaz sinek ve kırmızı örümcek, mısırda koçan kurdu ve mısır sap kurdu, hububatta süne ve zeytinde zeytin sineğine yönelik olarak, 35 yılı aşkın süredir kullanılan bir ilaçlama tekniğidir.
Sözü edilen Bakanlık Olur’unda, her ne kadar, süne, zeytin sineği, mısır kurdu, mısır koçan kurdu, pamukta yeşilkurt ve pamuk yaprak kurduna karşı önerilen havadan ilaçlamaların Bakanlık Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün 2001 yılında aldığı grup ile kaldırıldığı belirtilmekte ise de, bir devlet mücadelesi olarak yürütülen süne ilaçlamalarının 2004 yılına kadar havadan yapıldığı, üretici ilaçlamasına konu olan diğer tüm alanlarda ise 2005 dahil olmak üzere havadan ilaçlamanın sürdürüldüğü bilinmektedir.
Avrupa Birliği’ne üye 25 ülkeden 22’sinde havadan ilaçlama, sınırlı alanlarda kontrollü olarak yapılmaktadır. Sözü edilen ülkelerin bitkisel üretim deseni ise, havadan ilaçlamayı gerektirir bir yapı sergilememektedir.
Buna karşın, herhangi bir geçiş süreci tanınmadan alınan yasaklama kararı, Türkiye’de sıklıkla görülen kolaycı kamu yönetimi anlayışına bir örnek oluşturmuş ve üretici açısından ciddi sıkıntılar doğurmuştur.
Pamuk, mısır ve karpuz tarlasına girilemeyen alanlarında, yerden mücadele olanağı bulunmamaktadır. Havadan ilaçlamanın yapılamaması durumunda, sözü edilen ürünlerde hastalık, zararlı ve yabancı ot gelişiminden dolayı, % 40’a yakın verim ve üretim kayıpları ortaya çıkacaktır. Havadan ilaçlamanın yasaklanmasıyla birlikte, yüzde 10 yer aletlerinin kullanılmasından, yüzde 30 da ilaçlama yapılamamasından dolayı ürün rekoltesin de yüzde 40\'a varan kayıp yaşanacaktır. Böylelikle sadece pamuk ve mısır ürünlerindeki ilaçlama sorunundan kaynaklanan maddi kayıp 1 milyar doları bulmaktadır. Bu hesaplamaya soya, buğday, karpuz, çeltik ve ayçiçeğinde yaşanacak kayıplar eklendiğinde ülkenin tarımsal üretimine ve Türk ekonomisine ne kadar büyük bir darbe vurduğu daha net ortaya çıkmaktadır.
2004 yılı da dahil olmak üzere bizzat devlet tarafından yapılan süne mücadelesinde kullanılan, 2005 yılı dahil olmak üzere 35 yıldır üretici tarafından kullanılan havadan ilaçlamanın, herhangi bir geçiş süreci tanınmadan yasaklanması doğru değildir. Çünkü mücadele şeklinin değişimi, üretimden başlayarak bir dizi alanda yapılacak yapısal değişiklikler ile mümkün olabilecektir.
Bu yaklaşım, havadan ilaçlama tekniğine uygun tarım ilaçlarının üretilmesi konusunda kurallar konularak ilaç üreten ve havadan uygulama yapan sektörün buna uygun davranmasının sağlanması, uygulamanın korunması gereken duyarlı alanlardan uzak bölgelerde gerçekleştirilmesi, uygulamanın ve sonuçlarının izlenip denetlenmesi konularında etkin çalışma üretilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. AB’ne üye ülkelerden 22’sinde yapılan uygulama da bu doğrultuda gelişmektedir.
Uygulamaya konulan yasak, zaten bitme noktasına getirilen Türk çiftçisinin tamamen ortadan kaldırılması yönündeki "Son Darbe" niteliği taşımaktadır. Çiftçimiz, ne yapacağını bilemez duruma gelmiş, sonrasında ortaya çıkacak çevresel etkileri hiçe sayarak "Her türlü yer aletiyle ilaçlamaya" yönelmiştir. İyi düşünülmeden kötü bir zamanlamayla uygulamaya konulan havadan ilaçlama yasağı, başta çevresel olmak üzere daha büyük tahribatlar yapabilecek niteliğe bürünmüştür. Sonuçları hesap edilmeden uygulamaya konulan yasağın tekrar gözden geçirilmesini,
Bu kapsamda, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nı, havadan ilaçlama yasağını kaldırarak konu ile ilgili gerekli hazırlıkları yapmak üzere bir geçiş süresi tanımaya; havadan ilaçlamaya yönelik etkin düzenlemeleri gerçekleştirmeye ve tüm bunları katılımcı bir yaklaşımla yaşama geçirmek üzere taraflarla ortak çalışmaya davet ediyoruz.
Abdullah MELİK
Başkan
(Yönetim Kurulu adına)