HAYDİ GEL KÖYÜMÜZE GERİ DÖNELİM
- Basın Açıklaması -
HAYDİ GEL KÖYÜMÜZE GERİ DÖNELİM
29 Şubat 2016
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk ÇELİK, Ticaret Borsaları Konsey Toplantısı`nda, 35 yaş altı gençlere dönük 30 bin TL hibe ve 50 bin TL faizsiz kredi olduğunu, bunu köye dönüş projesine dönüştürmek istediklerini belirtti.
Bakan açıklamasında iki önemli soruyu da gündeme getirdi; "Ne oldu bizim köylerimize?" ve "Niye biz güzel meralarımızı terk ettik?"
Bakan haklı! Zira son 15 yıllık dönemde çiftçi yaklaşık 26 milyon dönüm tarım arazisini ekmekten vazgeçti, ki bu yaklaşık olarak Belçika`nın toplam yüzölçümüne yakın bir alandır.
Çiftçinin tarım desteklerinden ve kredilerinden yararlanabilmesi için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ilgili sisteminde kayıtlı olması gerekmektedir. Buna kapsamda, son 10 yıllık süreçte Çiftçi Kayıt Sistemi`nde kayıtlı çiftçi sayısı yaklaşık olarak 550 bin kişi azalarak 2,2 milyona geriledi.
Yeşil mercimek ekim alanımız son 25 yıllık dönemde %94 daralırken, kırmızı mercimek %71, tütün %69, nohut %60, soya %50, kuru fasulye %48, şeker pancarı %29, pamuk %28, patates %25, buğday ve arpa %18, ayçiçeği ekim alanı ise %4 daraldı. Hayvancılıkta da yaşanan gerileme sonucu ülkemiz canlı hayvan, kurbanlık, karkas et ve saman ithalatçısı durumuna geldi.
Çiftçinin tarla ve ahırlardan çekilmesi sonucu tarımsal üretimde yaşanan çöküşün getirdiği fiyat artışı, enflasyona etki eden önemli bir faktör olarak Merkez Bankası raporlarına girmeye başladı.
Gelelim Bakanın sorularına; ne oldu bizim köylerimize? Sayın ÇELİK`in de imzası bulunan 6360 sayılı yasa kapsamında 2014 yılında ülkemizdeki büyükşehir belediyesi sayısı 30 oldu. Belediye sınırı il mülki sınırına genişletildi. Ülkemizdeki 34 bin köyün 16 bininin tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle statüsünde ilçe belediyelerine bağlandı. Bu değişiklikle günümüzde halkımızın 72,5 milyonu kentlerde yaşarken, sadece 6,2 milyonu köylerde yaşamaktadır. Tarım sektörünün istihdama katkısı da 2014-2015 yılları arasında 26 bin kişi azaldı.
Büyükşehir statüsüne kavuşan Muğla`da, Bodrum İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü, şikayet nedeniyle belediye başkanlarına ve muhtarlara yazdığı yazı ile belde ve köy yerleşim alanı içindeki ahır ve kümeslerin ivedi olarak kaldırılarak yerleşim alanı dışına çıkarılmasını istedi.
Köylerimize ne mi oldu? Ülkemizdeki köylerimizin yarısı kentlerin mahallesi oldu. Şikayet olur ise oralarda ahır ve kümes yapmak, hatta tarlaya hayvan gübresi bile atmak artık mümkün değil.
Güzel meralarımızı niye terk ettiğimiz sorusuna gelince; sayın ÇELİK`in de imzası bulunan 5784 ve 6552 sayılı yasalar ile Mera Yasası`ndaki istisnalara yenileri eklendi ve
- petrol iletim, elektrik ve doğalgaz piyasası faaliyetlerinde bulunulan,
- kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilen yerlerdeki meraların da amacı dışında kullanılabilmesinin önü açıldı.
Oysa hayvancılığı krize girmiş, büyük miktarda yem sorunu yaşanan ülkemizde, amaç dışı kullanılmasını kolaylaştırmak yerine hayvancılığımızın en düşük maliyetli yem kaynağı meralarımızın korunması, ıslah edilmesi, Mera Yasamızın 14. maddesindeki istisnaların yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Eğitim tabi ki çok önemli. Ancak, taşımalı eğitim kapsamında köylerindeki okulları kapanan genç çiftçiler, çocuklarının okuluna yakın olabilmek için önce köylerini, sonra da kasabalarını terk ettiler.
Şimdi, boşalan köylere 35 yaş altı gençler dönsün diye 30 bin TL hibe ve 50 bin TL faizsiz krediler teklif ediliyor. Güzel, ama genellikle bu yaş grubu gençlerin ilkokul düzeyinde çocukları var. Köylerin boşalmasının önemli nedenlerinden bir tanesi de bu değil miydi?
Daha 2 ay öncesine kadar görev yapan ve 11 yıl bu görevini sürdürmüş olan bir önceki Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi EKER, %24 olan kırsal nüfusu sürekli tarım nüfusu olarak ifade edip, bu nüfusun AB`deki gibi %5-6`lara indirileceğini belirtiyordu. Konsey toplantısındaki konuşmasında Faruk ÇELİK ise çiftçi nüfusunu 3 milyon olarak ifade etmiştir. Bu da nüfusumuzun %3,8`ine karşılık gelmektedir. Ancak, tarımsal altyapı sorunlarını her yönüyle çözmüş olan AB dahi tarımdaki nüfus azalışını durdurmak için 2012 yılından bu yana genç çiftçileri ve geri kalmış bölgelerin çiftçilerini özellikle desteklemeye, aile tarımını yaygınlaştırmaya başlamıştır.
Gelinen noktada, üretimde yaşanan sorunlarda tarım nüfusumuzun azalmasının önemli payı bulunmaktadır. Ancak, ülkemizde tarımsal altyapı eksikliklerinin yanında kamu yönetimi ve serbest piyasa mekanizmalarında da çözülmesi gereken sorunlar vardır.
Bakanın talebi son derece isabetlidir ve tüm kesimlerce desteklenmelidir. Tarım nüfusu gençleştirilmelidir. Kamu otoritesi her an çiftçinin yanında olmalı, bilgiye dayalı planlı üretim yapılmalıdır. Çiftçi üretime dönük desteklenmeli, desteklerin üretime yansıması takip edilmelidir. Çiftçi örgütlenmesi gerçek anlamda sağlanmalı ve desteklenmeli, satış kanallarında örgütlü yapısı üzerinden çiftçiye kolaylıklar sağlanmalı, üretici ile tüketici arasındaki aracılar azaltılmalı/kaldırılmalıdır. Atıl durumdaki tarım arazilerimiz de üretime katılmalı, tarım arazilerimizin ve meralarımızın amaç dışı kullanılmalarının önüne geçilmelidir. Modern yöntemler kullanıldığı takdirde daha sulanabilecek 60 milyon dönüm tarım arazimiz hızlı bir şekilde suyla buluşturulmalı, üretimin miktarı ve kalitesi artırılmalıdır. Köylerimizi mahalle statüsüne çeviren yasalar yeniden ele alınmalıdır. Aileler köylerini terk ederek okulların yakınına değil, okullar çiftçi ailelerinin yakınına gelmelidir.
Açıklamamızda küçük bir kısmına değinilen, tarım arazilerimiz ile meralarımızın amaçları dışında kullanılmasına yol açan, aynı zamanda köyleri boşaltan olumsuzluklar düzeltilmedikçe, çoğunluğu çocuklarını okutmuş ve emekli olmuş 55 yaş üzeri insanlar 30 bin TL hibe krediyi ikinci bir ikramiye olarak kabul edip emekliliklerini geçirmek üzere köylere dönmeye talip olurlar.
Ahmet ATALIK
Başkan
(Yönetim Kurulu adına)