HAYVANCILIK SEKTÖRÜ CAN ÇEKİŞİYOR, TÜKETİCİ SAĞLIKSIZ ETE MAHKUM EDİLİYOR

HAYVANCILIK SEKTÖRÜ CAN ÇEKİŞİYOR, TÜKETİCİ SAĞLIKSIZ ETE MAHKUM EDİLİYOR
ANTALYA
27.10.2010
 

BASIN AÇIKLAMASI                                                                        26.10.2010

  

Hayvancılık Sektörü Can Çekişiyor, Tüketici Sağlıksız Ete Mahkûm Ediliyor.

 

Geçmişte bitkisel ve hayvansal üretimde kendine yeterli yedi ülkeden biri olan Türkiye‘nin bu gün içinde bulunduğu durum; tarım ve hayvancılık sektörünün ciddi bir çöküş içinde olduğunu ortaya koymaktadır.

Türkiye 2009 yılı içerisinde gerçekleştirdiği 2,7 milyar dolarlık tarım ürünleri ithalatı ile artık tarım ürünlerinde ithalatçı konumuna gelmiştir.

Hayvancılık sektörü ve üreticisi daha dramatik bir tablo ile karşı karşıyadır.1985 yılında 600 bin ton et üretirken bu gün bu rakam 412 bin tonlara kadar inmiştir. Aynı süreç içerisinde nüfusumuzun 25 milyon arttığı göz önüne alınırsa Türk halkının temel gıda maddeleri içinde olmazsa olmazı sayılan kırmızı et tüketiminden uzaklaştığı ortaya çıkmaktadır.

Uygulanan yanlış hayvancılık politikaları nedeniyle hayvan varlığı giderek azalmış, son 30 yılda toplam hayvan varlığımız %50 azalarak 85 milyondan 40 milyona inmiştir. Koyun varlığının 1/3 oranında azalması ,ucuz girdiyle üretilen keçi varlığının Orman Genel müdürlüğünün baskısıyla 1/7 oranında azalması da krizin artmasında önemli bir neden olmuştur 2007-2009 yılları arasında çiğ süt fiyatlarının dibe vurmasının yanında yem ve diğer girdi maliyetlerinin artması üreticiyi zarar etme noktasına getirmiş, bu süreç yaşanırken bu basın toplantısında imzaları bulunan meslek odaları ve üretici örgütleri ile ortak Antalya da bir miting düzenlenmiştir. Yerli üretici yok oluyor, gerekli önlemleri alın diyerek yetkilileri uyarmamıza rağmen gerekli önlemler alınmadığı için zarar eden üretici resmi rakamlara göre 900bin, gayri resmi rakamlara göre 1,5 milyon baş süt sığırını kesime göndermek zorunda kalmıştır. Bu sayıda kesilen damızlık hayvan Türkiye‘de en az 600bin baş erkek dananın başka bir ifadeyle 200 bin ton etin heba olması demektir.

 

Nisan 2010 tarihinden bu tarafa alınan 123 bin ton canlı et hayvanı, karkas ve donmuş et ithalatı kararları dikkate alındığında, önlemler alınarak süt sığırlarının kesimine engel olunsaydı, Türkiye‘nin et ithal etmesine gerek kalmayacağı ortaya çıkmaktadır.

Canlı kasaplık et ithalatıyla et fiyatları düşmeyince yetkililer donmuş ve karkas et ithalatına da gümrük vergi oranlarını düşürerek izin vermişlerdir.

Donmuş ve karkas et ithalatı, et fiyatlarını düşürmediği gibi beraberinde halk sağlığı açısında riskleri de getirir konuma gelmiştir. Diğer gıda maddelerine daha çok hastalık riski taşıyan et ve ürünlerinin mutlaka laboratuar analizinden geçirilmesine ihtiyaç vardır.

Gümrüğe gelen karkas ve donmuş etin analiz süresi içerisinde bozulması açısından risk gören Bakanlık yetkilileri bu etlerin sadece organoleptik(Göz, koku, vb. duyu organları ile yapılan) muayene ile Ülkemize girmesine izin vermektedirler. Birçok Avrupa Ülkesi bizdeki Şap Hastalığını bahane ederek ihracatımızı engellerken hatta İstanbul un Anadolu yakasından -Avrupa yakasına canlı hayvan geçişine izin verilmezken ne olduğu belli olmayan etlerin sadece duyu organları yoluyla muayenesi neticesinde ülkeye giriş izni verilmesi düşündürücü bir o kadarda halk sağlığı açısından risklidir.

6 Ekim 2010 tarihinde ilginç bir ithalat kararı da başka bir hayvansal ürün için alınmış olup 1 Ocak 2010 tarihinden geçerli olmak üzere 2500 ton süt tozu ile 2000 ton tereyağı ithalatına sıfır gümrükle izin verilmiştir. Ocak ayından 10 ay sonra çıkarılan bu geriye yönelik Bakanlar Kurulu Kararının fiili süttozu ithalatını kayıt altına alınmasını sağlamak amacıyla mı alınıp alınmadığını yetkililerin açıklaması gerekmektedir.

Bütün bu gelişmeler hayvancılığın ve yerli üreticinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını ortaya koymaktadır.

         Gelişmiş ülkeler nüfus hareketlerine dayalı olarak hayvansal üretimlerini ve stoklarını arttırırken, Türkiye‘nin geçmiş yıllarda hayvan kaçakçılığına göz yumarak et ihtiyacını karşılaması bu gün iflas etmiştir.

Yapılması gereken üretici ve tüketiciyi memnun edecek Ulusal Hayvancılık Politikası oluşturmaktır.

Bunun için de;

*Kesim büyüklüğüne ulaşmış canlı kasaplık hayvan ile donmuş ve karkas et ithalatı acilen durdurulmalıdır.

*Hayvancılık sektörü ve küçük üretici yeni yatırımlarla desteklenmeli, üretimi arttıracak kısa ve uzun vadeli planlamalar hayata geçirilmelidir.

*Üreticinin üretimden vazgeçmesini önleyecek, üreticiye güven verecek teşvik ve tedbirler acilen alınarak hayata geçirilmelidir.

*Et ve süt fiyatlarındaki dalgalanmaları önleyecek, girdi maliyetlerini azaltacak, üretici-sanayici-tüketici çıkarlarını gözetecek önlemler alınmalıdır.

Aksi takdirde Türkiye hayvancılığı bitecek, dışa bağımlı hale gelecektir.

Yetkilileri bu konudaki sesimizi duymaya ve gerekli tedbirleri almaya davet ediyoruz.

 

Saygılarımızla.

 

Antalya Veteriner Hekimler Odası

Ziraat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi

Antalya Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği

Antalya Hayvancılık Kooperatifler Birliği

Serik Süt Üreticileri Birliği

Manavgat Süt Üreticileri Birliği

Korkuteli Süt Üreticileri Birliği

Elmalı Süt Üreticileri Birliği

 

Okunma Sayısı: 1269
Fotoğraf Galerisi