HAYVANCILIKTA YAŞANAN KRİZ VE KIRMIZI ET FİYATLARINDAKİ ARTIŞ

ADANA
20.02.2010
 

Son bir yılda kırmızı et fiyatlarındaki artış iki katına ulaştı. Bu gün kırmızı etin perakende kilogram satış fiyatı 30tl‘ye dayandı. Fiyatlardaki bu anormal artış, tüketicileri et gibi temel ve gerekli bir besini satın alma gücünden yoksun bıraktığı gibi at ve eşeklerin kaçak kesimini teşvik ederek halkın sağlığını tehdit etmekte, yasadışı para kazanmanın önünü açarak vurguncuyu memnun etmektedir.

Hayvancılık politikalarındaki yanlışların yıllardan beri ısrarlı bir şekilde sürdürülmesinin ortaya çıkardığı bu günkü tablo uzun yılların eseridir. Yakın dönem verilerine bakıldığında nereden nereye gelindiği açık bir şekilde görülebilir. 1990‘ların başında ülke nüfusu 56,5 milyon iken bu gün 72,5 milyona ulaşmış, küçük baş hayvan sayısı 51,2 milyondan 29,5 milyona, büyük baş hayvan sayısı 12 milyondan, 10,9 milyona gerilemiştir.1990‘ların başında 460 bin ton olan kırmızı et üretimi 2008 yılında 480 bin tona ancak çıkarılabilmiştir. 2009 yılına ait resmi rakamlar henüz kesinleşmemiş olmakla beraber, nüfusumuz bu sürede 16 milyon artmış olmasına rağmen kırmızı et üretiminin 1990‘lı yıların düzeyinde kaldığı belki bu düzeyin biraz altına düştüğü tahmin edilebilir. Et fiyatlarındaki bu artıştan üreticilerin büyük bir çoğunluğu yararlanamamıştır, hala yıllar öncesinin fiyatından canlı hayvan satmaktadır.

•Avrupalı yılda kişi başına 75 kg et tüketirken ülkemizde kişi bşına tüketim 8 kg dır.

•Bu fiyat artışı ve at ,eşek kesimi tüketimi dahada azltacaktır.

•Hayvancılığın yıllardan beri ciddi bir kriz içinde olduğu Odamızın da içinde yer aldığı ilgili kesimlerce dile getirilmekteydi. Bu kronik krizin bu gün çöküşe varmasının nedenlerini geçmişten bu güne şöyle sıralayabiliriz.

•Piyasaya kamunun düzenleyici anlamda müdahale aracı olan ve üreticiyi kısmen destekleyen Et Balık Kurumu ve SEK in özeleştirilmesiyle kamunun bu araçlardan yoksun kalması

•Hayvancılığın yeterli ve istikrarlı bir şekilde desteklenmemesi, üreticilerin piyasanın insafına terk edilmesi,

•Mera yasağı ve meraların amaç dışı kullanımıyla mera hayvancılığının gerilemesi

•Yem fiyatlarındaki artış,

•Son yıllarda üst üste yaşanan kuraklık nedeniyle kaba ve dane yem maliyetleri karşısında dayanamayan üreticilerin hayvanlarını yok pahasına kesime göndermesi,

•Piyasaya egemen olan büyük güçlerin yıllarca çiğ süt fiyatlarını baskı altında tutarak üreticiler için hayvancılığın karlı olmaktan çıkması ve buna bağlı olarak damızlık hayvanlarını kesime vermesi

•Lübnan Irak ve İran‘a yasal veya kaçak yollarla canlı hayvan ihracı

•Gıda denetimindeki yetersizlikler nedeniyle ucuz, niteliksiz ve kaçak hayvansal ürünlerin piyasada yer almasıyla doğan haksız rekabet

Bu gün yaşanan bu çöküşe önlem olarak, geçmişte denenen ancak deli dana hastalığı yüzünden yasaklanan canlı hayvan ve et ithalinin serbestleşmesi ithalat lobileri tarafından telkin edilmektedir. Gözünü kar hırsı bürümüş bu lobiler halkın gıda güvencesi ve güvenliğini umursamamaktadır. Yılların birikimi olan bu kriz ithalatla, geçici önlemlerle çözülemeyecek tam tersine durumu daha da ağırlaştıracaktır. Çözüm ülkenin hayvan varlığının ve hayvan veriminin artırılmasındadır. Bunun için hayvansal gen kaynaklarının geliştirilmesi, verimliğin artırılması,çiğ süt fiyatlarının makul ve istikrarlı olması,dişi ve damızlık hayvanların kesimine kısıtlama getirilmesi, meralardan akılcı yararlanılması, yem kaynakları işleme sanayi ve gıda denetimi gibi faktörlerin bir bütün olarak değerlendirilmesi, bu yaklaşımla hayvancılığın uzun süreli, istikrarlı ve yeterli oranda desteklenmesi gerekmektedir.

Kamuoyuna saygılarımızla duyururuz.

 

Okunma Sayısı: 1567