HAZIRLANMAKTA OLAN GIDA YASASI, KATILIMCI BİR YAKLAŞIMLA YENİDEN GÖRÜŞE AÇILMALIDIR!
HAZIRLANMAKTA OLAN GIDA YASASI, KATILIMCI BİR YAKLAŞIMLA YENİDEN GÖRÜŞE AÇILMALIDIR
Gıdaların üretimi, tüketimi ve denetlenmesi ile ilgili olarak 05.06.2004 tarihinde yayımlanan 5179 Sayılı Yasa; "AB‘ye uyum" söylemi ile hazırlanmış olmasına karşın; ne AB ile ne de ülke gerçekleriyle uyumludur. Yasa hazırlıkları sırasında verilen görüşler göz ardı edilmiş; Meclis görüşmelerinde yapılan itirazlar da dikkate alınmamıştır. Yayımlanan Yasa‘nın Avrupa Birliği‘nin ilgili mevzuatına uyumda yetersiz kaldığı, göreli iyileştirmelere karşın yetkiyi tek merkezde toplayamadığı, piyasa gözetimi ve denetimi konularında yeni belirsizlikler ortaya çıkardığı, gıda denetiminde özelleştirmenin ve yerel idarelere yetki devrinin kapısını araladığı ve yirmi bir konuyu çıkartılacak yönetmeliklere bırakarak sektörü sürprizlere açık bıraktığı Odalarımız tarafından yapılan bir açıklamayla kamuoyuna duyurulmuştur.
Ancak; ilgili Yasa‘nın yayımından çok kısa bir süre sonra Avrupa Birliği yetkililerinin de tespitleri aynı yönde olunca, aradan bir yıl geçmeden yasanın değiştirilmesi çalışmalarına başlanmıştır. Sıklıkla karşılaşıldığı gibi, durumun ciddiyeti ancak itiraz AB tarafından gelince kavranmış ve harekete geçilmiştir.
Yasa‘nın değiştirilmesine yönelik çalışmalar sonucunda; gıda güvenliği konusunun, "Gıda Kanunu", "Yem Kanunu", "Gıda Hijyeni ile Gıda ve Yemin Resmi Kontrolleri Kanunu" ve "Veteriner Hizmetleri Kanunu" olarak anılan dört ayrı yasa altında düzenlenmesi kararı alınmıştır. Dört farklı yasa tasarısının eş zamanlı olarak oluşturulması ve yayımlanması yönündeki karar, bu tasarıların birbirini tamamlayıcı nitelikte olmasını sağlama amacına yöneliktir. Ancak hazırlanarak ilgili tarafların görüşüne açılan dört yasa tasarısının bir bütünün parçaları olmaktan uzak, çelişen, çakışan ve kargaşa yaratan hükümlerle dolu olduğu görülmüştür. Sözde AB ile uyum amacıyla bu derece karmaşık hale getirilen tasarılar, üreticiden, tüketiciye, meslek mensuplarından ilgili diğer kamu kurumlarına kadar her kesimin yoğun eleştirilerini toplamıştır. Ayrıca AB ile de uyumlu değildir.
Yasa Paketi‘nin hazırlığı ve görüşe açılması süreçleri yeni endişelere neden olmuştur. Dörtlü Hijyen Paketi adıyla anılan yasa tasarılarının kabul edilmesi sürecinde AB sistemini yakınsayan, gelişmiş ülkelerin bu konudaki deneyimlerini ve dünyadaki bilimsel gelişmeleri göz ardı etmeyen; ancak mutlaka kendi yapımızı çok iyi tanıyıp değerlendirerek oluşturulan uzun vadeli stratejiler gerekmektedir.
Gıda güvenliğinin sağlanması, bitki ve hayvan sağlığı konularında kamunun sunduğu hizmetlerin etkinlik kazanması; ticarette yaşanmakta olan sorunların azaltılması ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi, gıda kontrol ve denetim faaliyetlerinde etkinliğin artırılması ancak bu şekilde mümkün olacaktır. Gıda güvenliği sisteminin tek merkezden izlenmesi ve gerektiğinde tüketici ve üreticiye yönelik uyarı sistemlerinin oluşturulması açısından yasal altyapı eksikliklerinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bunu sağlamak için gerek sistem kurmaya yönelik, gerekse teknik kriterler içeren mevzuatın -ki bunlar gıda güvenliğini sağlamanın temel araçlarıdır- katılımcı bir yaklaşımla oluşturulması ve ilgili taraflardan gelen her türlü görüş ve önerinin hassasiyetle incelenerek değerlendirilmesi zorunludur.
Kamunun ve Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nın yeniden yapılandırılması çalışmalarının da en az bu yasalar kadar önemli olduğu açıktır. Bu noktada; uygulamanın temel esasları ile yetki ve sorumlulukları disipline eden yasaların çıkartılması yeterli olmayacaktır. Gıda denetçilerinin tam yetkili olarak, siyasi baskıya maruz kalmadan ve iyi ücretlerle çalıştırılması, istihdam açısından da yeni düzenlemelerle gıda denetçisi sayısının arttırılması gerekmektedir. Ayrıca; orta vadede piyasa denetimine geçiş için yeterli altyapının oluşturulabilmesi açısından, analiz laboratuarlarının yeterliliğinin artırılması ve buralarda çalışan uzmanların çalışma koşullarının iyileştirilmesi de çok önemlidir.
Gıdaya yönelik düzenlemelerin tek yetkili birimden yapılması ve yetkili otoritenin taşra teşkilatına sahip olması kaçınılmaz bir zorunluluktur. Zaman zaman en yetkili ağızlardan AB‘de yaygın bir sistemmişçesine sunulmaya çalışılan; gıda denetiminde yetkilerin özele devri en gelişmiş ülkelerin dahi uygulamaya cesaret edemediği ve AB‘de de örneği olmayan bir sistemdir. Kısa vadede sadece tüketiciyi olumsuz yönde etkileyecek gibi gözüken bu yaklaşım, uzun vadede gıda sanayiinin de olumsuz etkilenmesine neden olacaktır.
Gıda güvenliği‘ni sağlamak; insan sağlığını, hayvan - bitki sağlığı ve varlığını korumak üzere hazırlanan taslak mutlaka ilgili tüm tarafların görüşüne açılmalı ve katılımcı bir yaklaşımla genel düzenleyici işlemler oluşturulmalıdır. Dörtlü paket için alınan görüşler, önemli ölçüde değiştirilerek tek metin haline getirilmiş yasa taslağı için alınmış kabul edilemez.
Yalnızca Bakanlık içinde ve kimi zaman kısır meslek çekişmelerinin egemen olduğu yaklaşımlarla oluşturulan tasarıların, bir önceki örnekte görüldüğü üzere yanlış - eksik sonuçlar ürettiği ve ülkeye zaman kaybettirdiği açıktır.
Unutulmamalıdır ki, Gıda Yasası tarım ve gıda sektörünün sosyo ekonomik bütününü ve başta insan sağlığı olmak üzere tüm canlı yaşamını yakından ilgilendirmektedir. ODA‘larımızın tüm uyarılarına karşın bu alanda ortaya çıkan ve halen doldurulamayan yasal - yönetsel boşlukların vakit geçirilmeksizin kapatılması, meslek kuruluşlarının deneyim ve birikimlerinin taslaklara içerilmesi ile olanaklıdır.
Aşağıda imzaları bulunan ODA‘lar olarak, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘nı taslakları görüşe açmaya, demokratik ve katılımcı bir tavır almaya çağırıyoruz.
Unutulmamalıdır ki sağlık; üzerinde deneme-yanılma politikaları uygulanarak doğruyu bulmaya çalışılamayacak derecede önemli bir konudur.
R. Petek ATAMAN Hasan KÜÇÜK Dr. Gökhan GÜNAYDIN
Gıda Mühendisleri Odası Kimya Mühendisleri Odası Ziraat Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Başkanı Yönetim Kurulu Başkanı Yönetim Kurulu Başkanı