İLKSES GAZTESİ: DİTAP'TA KAYBEDEN ÇİFTÇİ OLACAK!-04.05.2020

İZMİR
04.05.2020

Şubemiz Yönetim Kurulu Üyesi Sayın İpek Topuzoğlu Dijital Tarım Pazarı(DİTAP) hakkında İlkses Gazetesine şube görüşlerimizi paylaştı.

 

DİTAP ile ilgili birçok belirsizliğin olduğunun altını çizen Yüksek Ziraat Mühendisi ve Tarım Ekonomisti Topuzoğlu, DİTAP’ta kaybedenin çiftçi olacağını söyledi

Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) geçtiğimiz hafta yapılan tanıtımla hayata geçti. Tarım ve Orman Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığının hayata geçirdiği projeyle ilgili İzmir Ziraat Mühendisleri Odası’ndan Ziraat Yüksek Mühendisi ve Tarım Ekonomisti İpek Topuzoğlu, kafalarda bir takım soru işaretlerinin bulunduğunu dile getirdi. Söz konusu projenin daha önce açıklanan ancak tepkiler nedeniyle geri adım atılan Tarımda Milli Birlik Projesi’nin bir türevi olduğunu düşündüklerine vurgu yapan Topuzoğlu, “Model, sözleşmeli üretimi, sistemin odağına koymaktadır. Bu modelde kaybedenin üretici olduğu yaşanan birçok olayla bilinmektedir” ifadelerini kullandı.

ÖZEL SEKTÖR DİNAMİKLERİ
Hedeflenen yapının sektörü tamamen özel sektör dinamiklerine teslim ederek çiftçiyi, köylüyü ve tarım işçisini değil de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğini (TOBB) bu yapıdan sorumlu kıldığını belirten Topuzoğlu, “Söz konusu projenin aslında daha önce açıklanan ancak tepkiler nedeniyle geri adım atılan Tarımda Milli Birlik Projesi’nin bir türevi olduğunu düşünmekteyiz. Tarımda Milli Birlik Projesi’nde ‘yalın sistem’ olarak adlandırılan ve bir piramitle sembolize edilen yapının en altında çiftçiler, onun üzerinde de bakanlık taşra teşkilatı ve tarım kredi kooperatiflerinin birleştirilmesiyle oluşturulan Milli Birlik Kooperatifi adı verilen bir yapı bulunmakta idi. Bu yapının hemen üzerinde çoğunluk hissesi özel sektörde olacak bir holdingin kurulması öngörülmekteydi. Yapılan açıklamalardan sonra Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) platformunun bu yapıdaki parçalarından birisi olduğu/olacağı kanısı oluşmuştur. Hedeflenen yapıyı tamamen özel sektör dinamiklerine teslim ederek, TOBB’u bu yapıdan sorumlu kılmak, biz tarımı gözden çıkardık demekle eş anlamlıdır ve bizlerin savunduğu değerlerden çok uzaktadır” diye konuştu.
KAYBEDEN ÇİFTÇİ OLACAK
DİTAP’ın çiftçiyi kendi toprağında işçileştireceğini de sözlerine ekleyen Topuzoğlu, şöyle devam etti: “Model, sözleşmeli üretimi sistemini odağına koymaktadır. Bu modelde kaybedenin üretici olduğu yaşanan birçok olayla bilinmektedir. Serbest piyasa koşullarına bırakılmış bir sözleşmeli tarımın çiftçiyi kendi toprağında işçileştiren bir uygulama olduğu söylenebilir. DİTAP ile sözleşmeli üretime mecbur bırakılması ve çıkabilecek herhangi bir sorunda TOBB’un herhangi bir sorumluluğunun bulunmaması ciddi bir sorundur. Sistemin önemli getirilerinden birisinin de üretim planlaması olacağı iddia edilmektedir. Ancak planlama hangi şartlarda, kim tarafından ve nasıl yapılacaktır bilgi verilmemiştir. Daha önceki yıllarda da benzer şekilde bakanlık tarafından ciddi emek, zaman ve para kaynağı aktarılarak oluşturulan Havza Bazlı Destekleme sisteminin üretim planlaması için kullanılacağı ifade edilmiş ancak sonuca varılamamıştır. Yapının gerek üretici gerekse tedarikçi anlamında herkese açık olduğu ifade edilmektedir. Güç dengesizliklerinin ve rekabet koşullarının olduğu bir ortamda eşitliksiz koşullarının nasıl ortadan kaldırılacağı bilinmemektedir.”
BİRÇOK BELİRSİZLİK MEVCUT!
DİTAP’ta birçok belirsizliğin mevcut olduğunun altını çizen Topuzoğlu, “Dijital bir platform kurgulanmış olup ilerleyen dönemlerde desteklemelerin dahi kaynağı olarak bu mecra işaret edilmektedir. Yaş ve erişim olanakları ve üretim kapasitesi itibari ile bu ortamı kullanma imkânı bulunmayan üreticilerin durumunun ne olacağı belirsizdir. Doğru girdi kullanımı, girdi temininden itibaren tedarik zincirinin optimizasyonu gibi hedeflere nasıl ulaşılacağı ise belirsizdir. Ürünlerin öncelikle üretildikleri yerde tüketilecek olmasından dolayı kayıpların azalacağı, küçük aile çiftçilerinin rekabet gücü kazanacakları, ürünlerini markalaşma sağlayacakları söylemlerinin nasıl gerçekleştirileceği, temin edilen gıdanın güvenliğinin nasıl temin edileceği belirsizdir. Sistem fiyat oluşum koşulları dikkate alınırsa üreticiler arasında rekabet ortamı oluşması, fiyatların piyasa koşullarına göre yüksek ya da düşük oluşması halinde taraflar arasında mağduriyetin nasıl giderileceği ya da oluşan fiyatın tüketiciye yansımasının nasıl olacağı konularında belirsizlik bulunmaktadır. Alt yapı olanakları mevcut ve daha önce denenmiş olmasına karşın ürün tescillerinde yaşanan aksaklıklar ve kullanıcı yetersizliği nedeniyle kullanılamamış bir VOB (vadeli opsiyon borsası) deneyimi mevcutken yeni sistemin nasıl işlerlik kazanacağı bilinmemektedir. Sistemin gerek kamu gerekse özel sektör kaynaklı finansman olanakları için kullanılacağı bunun yanında destekleme süreçleri ile entegre edileceği ifade edilmekte. Henüz özel sektör tarımsal finansman süreçleri sağlıklı denetlenebilir, ölçülebilir durumda değil iken, kamu ve özel sektör tarımsal finansman süreçleri benzer değil iken yapının nasıl kurgulandığı belirsizdir. Havza Bazlı Destekleme modeli için yıllarca kaynak aktarılmasına karşın bu sistem verimli kullanılamaz iken DİTAP’ı gerek destekleme şekli gerekse destekleme başarısı anlamında verimli kılacak koşullar nelerdir anlaşılamamaktadır” açıklamasında bulundu.
DOĞRU MODEL DEMEK MÜMKÜN DEĞİL!
Topuzoğlu, açıklamalarını şu şekilde tamamladı: “Yukarıda değinmeden geçemediğimiz, bu noktalara ilave edilebilecek pek çok soru işaretini içinde barındıran DİTAP modelinin tarımımız ve üreticimiz açısından doğru bir model olduğunu söylemek mümkün değildir. Sistemin en sıkıntılı tarafı son aşamada ülkenin neredeyse tüm tarım politikasını yönlendireceği iddia edilen sistemin yürütülmesinin tamamen TOBB’a bırakılmasının hedeflenmesidir. Bu hedef tek başına böyle bir sisteme karşı çıkılması için yeterlidir.”

Okunma Sayısı: 160