İMAR BARIŞI MERA VE YAYLALARI TEHDİT EDİYOR!

İMAR BARIŞI MERA VE YAYLALARI TEHDİT EDİYOR!
MERKEZ
31.07.2018

Çevre ve Şehircilik Bakanlığını duyarlı ve sorumlu olmaya çağırıyoruz.

 

 

31 Temmuz 2018

3194 sayılı İmar Kanununa, 7143 sayılı Torba Kanunla “Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacı” gerekçe gösterilerek Geçici 16 ncı madde eklendi. Bu maddeden yararlanmak için, 31 Aralık 2017 tarihinden önce imar mevzuatına aykırı yapılmış yapılara yönelik olarak, 31 Ekim 2018 tarihine kadar başvuruda bulunulması gerekiyor. Bu kapsamda yapılacak uygulamalarda, özellikle mera ve yaylalarda telafi edilemeyecek sonuçlara yol açabilecek hükümler yer alıyor.

Düzenleme kapsamında İmar Kanununa aykırı yapılan yapılara başvuru sonrası Yapı Kayıt Belgesi veriliyor. Yapı Kayıt Belgesi alınan yapılar için daha önce alınmış yıkım kararları ve tahsil edilemeyen idari para cezaları kaldırılıyor. Uygulama sadece özel mülkiyete sahip alanlarda olan yapıları değil, Hazineye ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olan yapıları da kapsıyor. Hazineye ait alanlardaki yapılar için Yapı Kayıt Belgesi alınması sonrası, Hazineye ait taşınmazlar öncelikle Çevre ve Şehircilik Bakanlığına tahsis ediliyor. Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin talepleri üzerine taşınmazların Bakanlıkça rayiç bedel üzerinden doğrudan satılması imkânı sağlanıyor.

Yapılan kanuni düzenlemenin uygulamasına ilişkin olarak, 6 Haziran 2018 tarihli Resmi Gazete’de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar tebliği yayımlandı. Tebliğin 7’nci maddesi Hazineye ve belediyeye ait taşınmazlar üzerindeki yapılar başlığını taşıyor. Maddenin birinci fıkrasında  “Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların Hazineye ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, bu taşınmazlardan özel kanunları kapsamında kalan ve bu özel kanunlara göre değerlendirilmesi gerekenler dışında kalanlar Bakanlığa tahsis edilir. Tahsis işleminden sonra, Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin talepleri üzerine bu taşınmazlar Bakanlıkça rayiç bedel üzerinden doğrudan satılır” hükmü yer alıyor.

Kendi özel kanunu bulunan, mera özel siciline kaydedilen meralara yapılmış olan yapılar için İmar Barışı uygulamasından faydalanmaya yönelik başvurular yapılmaktadır. 4342 sayılı Mera Kanunun 4 üncü maddesinde “Mera, yaylak ve kışlakların; özel mülkiyete geçirilemeyeceği, amacı dışında kullanılamayacağı, zaman aşımı uygulanamayacağı, sınırlarının daraltılamayacağı”, 20 nci maddesinde “Yaylak ve kışlaklarda ev, ahır ve benzeri inşaatlar yapılamayacağı”  hususları açıkça yer almaktadır. Aynı kanunun 14 üncü maddesinde, tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaktan Mera Kanununda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağı belirtilerek, tahsis amacının hangi durumlarda değiştirilebileceği sayılmaktadır. Mera ve yaylalara yapılan kaçak yapılar nedeniyle niteliklerinin değiştirilmesi, mera ve yaylalarla ilgili özel kanun olan Mera Kanununa aykırıdır.

26 Temmuz 2018 tarihli Hürriyet Gazetesinde yer alan bir haberde, Karadeniz yaylarında kaçak yapılan yapılar için Trabzon’da 1750, Giresun’da 1700, Rize’de 350, Gümüşhane’de 306 olmak üzere toplam 4106 yapı için yıkım kararı alındığı bilgisi yer alıyor. Bu haberdeki bilgi bile durumun önemi ve tehlikesini açıkça göstermektedir. Bundan daha kötüsü de İmar Barışı uygulamasından cesaret alınarak tüm yayla ve meralarda kaçak yapı inşaatlarının artmasıdır.  

Anayasanın Toprak mülkiyeti ile ilgili 44 üncü maddesindeki; Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunmasıyla ilgili 45 inci maddesindeki esaslar ile 4342 Sayılı Mera Kanununu dikkate alınarak, mera ve yaylardaki kaçak yapıların İmar Barışı uygulaması kapsamına alınmaması gerektiği bilgisini kamuoyu ile saygıyla paylaşıyor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığını bu konuda duyarlı ve sorumlu olmaya çağırıyoruz.

Saygılarımızla

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

 

Not: İmar Barışı uygulamasına ilişkin olarak ODA’mız tarafından Danıştay  14. Dairede E.2014/2807 sayı ile dava açılmıştır. Dava dilekçesi web sayfamız, Hukuki Çalışmalarımız bölümünde yer almaktadır.

 

Okunma Sayısı: 3920