İNEKLER AHIRLARA, GÖKDELENLER MERALARA!

İSTANBUL
15.09.2014
 

- Basın Açıklaması -   

İNEKLER AHIRLARA, GÖKDELENLER MERALARA! 

Samanın bile yurt dışından ithal edilir olduğu ülkemizde meralarımız kentsel dönüşüme açılıyor!

 

14.09.2014

 

Soma faciası sonrasında iş güvenliği ve işçi sağlığını daha iyi duruma getirme iddiası ile hazırlanan 6552 sayılı "İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun" Resmi Gazete`nin 11 Eylül 2014 tarihli mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. 

Özü ile bağdaşmayan birçok maddenin eklenmesiyle torba yasa statüsü kazanan bu yasa vasıtasıyla 4342 sayılı Mera Kanunu`nun 14. maddesinin birinci fıkrasına bir bent eklenmiştir. Buna göre "Bakanlar Kurulunca kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilen" yerlerin tahsis amacı değiştirilebilecek (mera amacı dışında kullanılabilecek), kentsel dönüşüm adı altında betonlaşacak, kentleşecek! Maddenin gerekçesi de bir o kadar ilginç; "Mevzuata uyum sağlamak"! 

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası`nın "Tarım, hayvancılık ve bu üretim dallarında çalışanların korunması" başlıklı 45. maddesi ile devlete tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek görevi verilmiştir. Anayasa`nın bu hükmüne uygun olarak da 1998 yılında Mera Kanunu yürürlüğe girmiştir. 

Mera Kanunu`nun 14. maddesinde "tahsis amacı değiştirilmedikçe mera, yaylak ve kışlaktan bu kanunda gösterilenden başka şekilde yararlanılamayacağı" belirtilmiştir. Tahsis amacı değişikliğinin ise sadece maden ve petrol arama ve işletme faaliyeti ile turizm yatırımları için zaruri olan; kamu yatırımları yapılması için gerekli bulunan; imar planlarının hazırlanması, toprak muhafazası, gen kaynaklarının korunması, milli park ve muhafaza ormanı kurulması, doğal, tarihi ve kültürel varlıkların korunması, sel kontrolü, akarsular ve kaynakların düzenlenmesi için ihtiyaç duyulan yerlerde yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. 

Mera Kanunu 2004 yılına kadar mevcut haliyle muhafaza edilmiştir. Kanunda 2004 yılında yapılan değişiklik ile "Geçici Madde 3" ilave edilmiştir. Bu madde ile belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera olarak kullanımı teknik olarak mümkün olmayan yerlerin tahsis amacının değiştirileceği hüküm altına alınmıştır. 

Kanunun "Mera, Yaylak ve Kışlakların Korunması" başlıklı 19. maddesi ve "Yükümlülükleri Yerine Getirmeyenler" başlıklı 27. maddesi ile gereği yapılacağı yerde, sağlanan imtiyazla düzen tanımazlara af getirilerek kaçak yapılar yasallaştırılmıştır. Tahsis amacı değişikliği daha önce ilgili bakanlığın Tarım ve Köyişleri Bakanlığı`na talebi, Maliye Bakanlığı`nın ve valiliğin uygun görüşü üzerine Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yapılabilirken, yapılan değişiklikle ilgili müdürlüğün talebi, mera komisyonunun ve defterdarlığın uygun görüşü üzerine valilikçe tahsis amacı değiştirilebileceği hükmü konmuştur. Konu daha bir baskıya açık hale getirilmiştir. 

2005 yılında yapılan değişiklikle "Geçici Madde 3"teki imtiyaz daha da genişletilerek tahsis amacı değişikliklerinin ot bedeli dahi alınmaksızın yapılması hükmü getirilmiştir. İşgalciler ve düzen tanımazlar bu yolla daha da ödüllendirilmiştir. 

Kanunda 2007 yılında yapılan değişiklikle meralar için sağlanan imtiyazlara "yaylak ve kışlaklar" da dahil edilerek imtiyaz alanı genişletilmeye devam edilmiştir. 

Kanunda 2008 yılında yapılan değişiklikle de tahsis amacı değişikliği imtiyazı içerisine elektrik faaliyetleri ile jeotermal kaynaklı teknolojik seralar için ihtiyaç duyulan mera, yaylak ve kışlak arazileri de dahil edilmiştir.

Mera alanları üzerindeki baskı sadece bu değişikliklerle sınırlı değildir. AKP hükümetinin 2011 yılında çıkardığı 648 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Bazı Kanun ve KHK`lerde Değişiklik Yapılmasına Dair KHK ile de meralar üzerinde bir takım tehdit unsurları oluşturulmuştur. Söz konusu KHK`nın 23. maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanunu`na "Ek Madde 4" eklenmiştir. 

Buna göre köylerde inşa edilecek yapılarla ilgili olarak daha önce sadece köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlar için geçerli olan "yapı ruhsatı aranmamasına" yönelik istisna, herkesi kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Ayrıca, geçici yerleşme yeri olarak uygun görülen mera, yaylak ve kışlakların ot bedeli alınmaksızın tahsis amacının değiştirilebileceği, bu alanların talep sahiplerine 29 yıla kadar tahsis edilebileceği, bu yerlerde inşa edilecek yapılara bodrum hariç 2 kata ve 200 metrekareye kadar da yapı inşaat alanına izin verileceği hükmü getirilmiştir. 

Neyse ki Anayasa Mahkemesi 2012 yılında bu değişikliği iptal etmiştir. Ancak, 2013 yılında çıkarılan 6495 sayılı Bazı Kanun ve KHK`lerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile bu istisnalar hemen hemen aynı şekilde tekrar getirilmiştir. 

Son olarak da 11 Eylül 2014 tarihli mükerrer Resmi Gazete`de yayımlanan kanun ile de Bakanlar Kurulunca kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilen mera, yaylak ve kışlakların tahsis amacı değişikliğinin önü açılmıştır. Yapılış şekli itibarıyla adı "rantsal dönüşüm" ile özdeşleşen "kentsel dönüşüm" artık meralara kadar girmiştir. Bundan böyle meralarımızda otlayan hayvanlarımızın yerinde binalar yükselecek! 

Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunda ülke yüzölçümünün %56`sını (44 milyon hektar) oluşturan mera, yaylak ve kışlaklarımızın oranı günümüzde %19`a (14,6 milyon hektar) kadar gerilemiştir. 

Ülkemizin yıllık kaba yem ihtiyacı 50 milyon tondur. Kaliteli kaba yem açığımız ise 14,3 milyon tondur. Türkiye 2012 yılında bir ilke imza atmış ve samanı dahi yurt dışından alır olmuştur. 

Meralarımızın imara açılmaya değil, ıslah edilerek otlatma kapasitelerinin artırılmasına ihtiyacı vardır. 

Anayasa Mahkemesi`nin bu olumsuzluğa dur dememesi durumunda çocuklarımız meralarda otlayan hayvanları ancak süt kamyonlarının üzerindeki resimlerde görebilecektir. 

Mera ile bağlantısı kalmayan hayvanların ürünlerinden sağlık beklemek de boş bir ümit olacaktır.

 

Ahmet ATALIK

Ziraat Mühendisleri Odası

İstanbul Şube Başkanı

Okunma Sayısı: 882