İSTANBULGERÇEĞİ: ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI: PANSUMAN ÖNLEMLERLE TARIM SEKTÖRÜNÜN KALICI SORUNLARI ÇÖZÜLEMEZ- 7 NİSAN 2020
"Koronavirüs önlemleri kapsamında açıklanan `Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketinde` yer almayan çiftçilerin borçlarına karşılık aldıkları desteklere bloke konulurken, ziraat ve çiftçi meslek örgütleri her geçen gün önlem çağrısı yapıyor."
Tarım ve Orman Bakanı, 5 Nisan 2020 tarihli ulusal basında yer alan bir basın söyleşisinde; üretimde bir aksama yaşanmaması için “bazı ürünlerde stok yapacağız” diyerek yazlık arpa, buğday ve kuru fasulye üretimini artırabilmek için bazı illerde hazine arazilerinin de tarıma açılacağı müjdesini verdi. Açıklamada en dikkat çeken konu ise “İstiklal savaşımız sırasında bile bir gram gıda ithalatı olmadı.” vurgusu oldu.
Tarım ve Orman Bakanı, 6 Nisan 2020 tarihinde Bakanlık internet sitesinde yer alan resmi açıklamasında ise; Bakanlık olarak “Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi” Programı’nı başlattıklarını, yazlık ekim yapılabilecek alanlarda ekilişlerin kesintiye uğramaması ve tüm ekilebilir arazilerin üretime katılması için bu proje kapsamında belirlenen 21 ilde üreticilere tohumların yüzde 75’ini hibe edeceklerini, bu doğrultuda gerek Bakanlığın tüm birimleri gerekse diğer kamu kurum ve kuruluşları nezdinde girişimlerde bulunmak suretiyle tedbirler almaya devam edeceklerini açıkladı. Program kapsamında, ekimi yapılacak ürünlerin buğday, arpa, kuru fasulye, mercimek, mısır, ayçiçeği ve çeltik olduğu belirtildi. Açıklamada; ekimi yapılacak tohumların sertifikalı olduğu ve miktarının 6 bin 700 ton olacağı, proje kapsamında 364 bin dekar alanda ekiliş yapılacağı, ilk aşamada ekilişleri yapılan ve hasat edilecek olan ürünün toplam rekoltesinin 80 bin ton olacağı, proje sonucunda elde edilecek bitkisel üretim değerinin 220 milyon TL, proje bütçesinin ise yaklaşık 20 milyon TL olduğuna yer verildi.
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez, illerin neye göre belirlendiğini sordu. Suiçmez, tohumdaki kolaylığın ne derece üretimi etkileyeceğinin açıklanması gerektiğini belirterek, “Tarımsal girdiler düşürülmeli, mazot 1 buçuk liradan verilmeli” dedi. Yapılan projelerin “pansuman” olduğunu söyleyen Suiçmez, “Pansuman önlemlerle tarım sektörünün kalıcı sorunları çözülemez. Toplam rekolte 80 bin ton olacak deniyor. Bu rekoltede alım garantisi var mı? Bunlar parçalı çözümler, neye göre projelendirildiği ve amaçlandığı açıklanmalı” dedi. Özel sektörün tohum fiyatlarını artırması durumunda maske üretenlere yapılması planlandığı gibi kamulaştırmanın söz konusu olması gerektiğini ifade eden Suiçmez`in açıklamaların öne çıkanlar şöyle:
-Yaşanan ve yaşanabilecek üretim sorunu büyük çaplı hazine ve TİGEM arazilerinin rant ekonomisi dahilinde yandaş kişi veya şirketlere kiralanması veya satışı ile çözülemez. Çözüm; hazineye ait tarım arazilerini rant amaçlı kontrolsüz bir şekilde üretime açmak gibi yeni gündelik arayışlar yerine, girdi maliyetlerini düşürerek, yeterli ve gerekli destekleri zamanında vererek 3.5 milyon hektar kendi arazisini ekmekten vazgeçen çiftçilerimizin tekrar üretime döndürülmesidir. Tarımsal nitelikli arazilerin tümü tarıma kazandırılmalı, hazine arazileri satışı için konulan 30 yıl tarımsal amaçlı kullanım sonrası dahil bu araziler kesinlikle imara açılmamalıdır.
- Tohum ve fide desteği özelinde, ulus ötesi tohum tekellerini ve tohum şirketlerini destekleme amaçlı değil, çiftçiyi destekleme amaçlı olmalıdır. Desteklerin yerine ulaşması için, ödemeler fatura karşılığı doğrudan üreten çiftçilerin hesabına yatırılmalıdır. Orta ve uzun vadede verimli yerli tohumlar üretilmeli ve çoğaltılmalıdır. Tohumda tamamen dışarıya bağımlılığın azaltılması için Ar-Ge yatırımları artırılmalı, Araştırma Enstitülerine daha çok önem verilerek daha fazla ödenek ayrılmalı, yerli çeşitler ıslah edilmeli ve yeterli miktarda üretilmelidir. Mısır ürünü benzeri, halen var olmasına karşın verim düşüklüğü gerekçesiyle çiftçilerce yeterince kullanılmayan yerli ve milli tohum çeşitlerinin dışa bağımlılığı azaltmak için tarlada kullanılmasına yönelik önlemler ivedilikle alınmalıdır.
-2018/19 sezonunda hububat genelinde kendimize yeterlik oranı % 92.4 ile yetersiz olup, yalnızca buğdayda %105, çavdarda %100 oranı ile kendimize yeterliyiz. Yeterlik oranı yulafta %99.9, arpada %94.7, mısırda %70.3’tür. Türkiye ayçiçeği yağında % 80, soyada net ithalata bağımlı bir ülkedir. Nohut hariç bakliyatlarda kendimize yeterli değiliz. Yeterlilik oranımız meyve ve sebzelerde ise genel itibarıyla iyidir.
-Soyut ya da yetersiz söylemler dışında somut olarak, tarım arazilerimizi koruyacak şekilde ülke düzeyinde arazi kullanım planlaması yapılmalı; korunan tarım arazilerimizde üretim miktarı artışı, ürün çeşitliliği ve üretim sürekliliğini sağlayan tarımsal üretim planlamasına geçilmeli; tarımsal ürün dışalımı kısıtlanmalı, girdi maliyetleri düşürülerek ürün desteklerinin artırılmasına yönelik çalışmalara derhal başlanmalıdır.
Çözüm; çiftçilerimizin tarım ürünlerini üretebileceği olanakların güçlendirilmesi ve yerli üretime geçilmesi, tüketicilerimizin de bu gıdalara uygun fiyatta sürdürülebilir bir şekilde ulaşmasının sağlanmasıdır.
Ziraat Mühendisleri Odası`nın kısa, orta ve uzun vadede somut çözüm önerileri ise şunlar:
- Dünyada etkili olan Covid-19 salgını nedeniyle ülkeler sınırları kapatmakta, üretim azalmakta, dış ticaret hacmi daralmakta ve korumacılık önlemleri artmaktadır. Bu süreçte ülkemizde derhal ülke ve bölgeler düzeyinde yapılacak ve somut desteklerle yönlendirilecek “tarımsal üretim planlaması” ile yerli üretim artırılmalıdır.
- 5488 sayılı Tarım Kanunu gereği, bütçeden tarıma ayrılan kaynak, 2021 yılı bütçesi ve sonraki yıllar için Gayrisafi Millî Hâsılanın en az %1’i düzeyine yükseltilmelidir.
- 2019 yılı destekleme ödemelerinin tamamı derhal ödenmeli, buna yönelik takvimlendirme ve icmallerin öne çekilmesi için tebliğ düzenlemesi yapılmalıdır.
- 2020 yılı destekleme tebliği ivedilikle yayınlanmalı, destekleme ödemelerinin yarısının avans olarak ödenmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalı, Bakanlık destek başvuru ve ödeme tarihlerini öne çekecek işlemlere ivedilikle başlamalıdır.
- Çiftçilerin borçları Tarım Kredi Kooperatifleri yanında Ziraat Bankası ve özel bankalarda uzun vadeli yapılandırılmalı, kredi anapara ve faiz ödemeleri 1 yıl faizsiz ertelenmeli, çiftçilere sıfır faizli kredi verilmelidir.
- Çiftçilerin BAĞKUR ve SSK borçları, 2020 yılı hasat sezonu sonuna ertelenmelidir.
- Kredi Garanti Fonu (KGF) kredileri tarım işletmelerini de kapsamalıdır.
- Sulama yatırımları artırılmalı, su tasarruflu sistemlere geçilmeli, sulanan alanlarda arazi toplulaştırma ve tarla içi geliştirme hizmetleri eşgüdümlü bir şekilde tamamlanmalıdır.
- Yaş sebze ve meyve pazarları ile hallerde aracılık sistemi devreden çıkarılmalı, kooperatifçilik yaygınlaştırılmalı, ürün sunumunda hijyenden ödün verilmemeli, etkin denetimler yapılmalıdır.
- Hayvancılığın gelişmesi sağlanarak, üreticinin gelir artışı yanında, vatandaşın sağlıklı et, süt ve süt ürünleri gibi hayvansal gıdaları tüketmesi için kalıcı özel önlemler alınmalıdır.
- Küçük çiftçiler ve aile işletmeciliği mutlaka desteklenmelidir.
- Kırsaldan kentlere yaşanan yoğun ve dengesiz göçün yarattığı sorunların kalıcı çözümü için üreticilerin üretimde kalmalarının ekonomik önlemlere teşviki yanında, kırsalın fiziki alt yapısının iyileştirilmesi, sosyal yapının geliştirilmesi, kadınların güçlendirilmesi, genç işgücünün üretime katılması, çevreye duyarlı yaşamın özendirilmesi ve örgütlenme bilincinin geliştirilmesi gibi temel konularda da ivedi çözüm önerileri geliştirilmelidir.
Ülkemizi yönetenlerin özellikle bu dönemde dışlayıcı değil, tarım ve gıda sektörünün tüm bileşenlerini sürece katarak, bütüncül yaklaşımlarla alınacak ekonomik ve bilimsel önlemlerle krizi yönetmeleri gerekmektedir.
Haber kaynağına ulaşmak için lütfen tıklayınız.