İSTANBULUM GAZETESİ: ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI`NDAN TARIMSAL ÜRETİM SEFERBERLİĞİ ÇAĞRISI- 26 MART 2020

İSTANBULUM GAZETESİ: ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI`NDAN TARIMSAL ÜRETİM SEFERBERLİĞİ ÇAĞRISI- 26 MART 2020
MERKEZ
07.04.2020

"TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, Kıtlık ve Açlık Yaşamamak İçin derhal tarımsal üretim seferberliği ilan edilmesi gerektiğini söyledi."

 

Ziraat Mühendisleri Odası`ndan Tarımsal Üretim Seferberliği Çağrısı

VİRÜS İNSANI, AÇLIK İNSANLIĞI ÖLDÜRÜR 

Ülkemizde Mart ve Nisan aylarının; özellikle sebze tohumu ve fidesi ile pamuk, ayçiçeği, mısır gibi ürünler için ekim, dikim, gübreleme ve ilaçlama zamanları olduğunu belirten Suiçmez,

"Üreticilerimiz, çiftçilerimiz ise bugün maalesef önlerini görememekte. Unutmayalım ki, bir aylık ekim sezonunu kaçırırsak, bir yıllık mahsulü kaybederiz.  Üretmezsek beslenemeyiz. Üretemezsek tüketemeyiz. Üretemezsek kıtlık ve açlık yaşarız." dedi.

SU KAYNAKLARIMIZI KORUMAK VE TARIMSAL ÜRETİMİ ARTIRMAK ZORUNLULUK

Halen bakım çalışmaları yürütülen mevsimlik meyvelerin hasat zamanının  yaklaştığını ifade eden Suiçmez, "1 Mart Nevruz Bayramını kutladığımız bugünlerde, doğa ile birlikte Anadolu da uyandı. Meyvelerimiz çiçek açarken, meralarımız tüm biyoçeşitliliği ile hayvanlarımızı cezbederken, tohumlarımız ve fidelerimiz toprak ile buluşmayı beklerken, yurttaşlarımız Covid-19 salgını karşısında sağlığını koruma, yeterli ve dengeli beslenme telaşında. Çiftçilerimiz ise bir yandan sağlık tehdidiyle uğraşırken, bir yandan da geçimi için üretim telaşında.

Öncelikle, tüm dünyada ve ülkemizde yurttaş olarak alkışlarla destek verebildiğimiz özveriyle çalışan sağlık emekçilerini yürekten kutluyor, özlük hakları dahil tüm mesleki ve insani haklarına kavuşmalarını diliyoruz. Sağlığımızı korumanın tıbbi yöntemler dışındaki en önemli etkenlerinden ikisi, her insanın temiz ve sağlıklı su ile gıdaya ulaşma hakkıdır. Su ve gıda, günümüzde ve gelecekte dünyadaki en stratejik iki üründür. Bir yandan su kaynaklarımızı korurken, diğer yandan tarımsal üretimimizi artırmamız mutlak bir zorunluluktur.

Özellikle 1980’li yıllardan sonra uygulanan dış odaklara bağımlı, desteklerin kaldırılması ve azaltılmasına, dışalıma, özelleştirmelere dayalı tarım politikalarının ülkemizde kronikleşen tarım sektörü ve kırsal alan sorunlarını günümüzde de çözemediği ortadadır.  2006 yılında çıkarılan 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 21. maddesindeki tarımsal desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın milli gelirin 1’inden az olamayacağı hükmüne rağmen, verilen desteğin milli gelire oranı hiçbir yıl 0,6’nın üzerine çıkmamıştır." dedi.

20 YILDA 3,5 MİLYON HEKTAR İŞLENEBİLİR TARIM ARAZİSİ EKİLMİYOR

Baki Remzi Suiçmez yaptığı basın açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Tarımsal ürünlerde net dışa bağımlı hale gelen ülkemizde, tarım sektörünün ekonomideki ağırlığı her geçen yıl azalmaktadır. Tarımın milli gelire ve istihdama katkısı azalırken, çiftçinin yıllardır devletten alacağı büyümekte, desteklenmeyen çiftçi faizli kredilere başvurmakta, borç batağında tarlasını satmaktadır. Tarımsal örgüt enflasyonunda aslında örgütsüz olan çiftçilerimiz üretimden çekilirken, son yirmi yılda 3,5 milyon hektar işlenebilir tarım arazisini ekmekten vazgeçti.

KAYITLI ÇİFTÇİ SAYISI DÜŞTÜ

Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)`ye kayıtlı çiftçi sayısı 2003 yılında 2,8 milyon iken günümüzde 2,1 milyona düştü, yaklaşık 700 bin çiftçi son derece yetersiz olan tarım desteğini bile almayı bıraktı. Gerek üretim alanlarının daralması, gerekse çiftçi sayısındaki düşüş, tarımda bir üretim sorunu olduğunu açıkça göstermektedir. Tarım alanlarının, tarımsal üretimin, çiftçi sayısının, kırsal alan nüfusunun sürekli düştüğü bu süreçte, en büyük pay aracılara ve sözleşmeli tarımla çiftçiyi taşeronu olarak kullanan büyük şirketler ile ithalatçı firmalara gitmektedir. Tarımsal girdi fiyatları enflasyonun üstünde olurken, tarımsal ürünlerin tarladaki fiyatı enflasyonun altında, marketteki fiyatı enflasyonun üstünde kalmakta, üreten çiftçi para kazanamamakta, tüketiciler ise pahalı gıda tüketmektedir.

KORONAVİRÜS SALGINININ YIKICI ETKİLERİ OLACAK

Tarım sektörümüz yıllardır uygulanan yanlı ve yanlış tarım politikaları nedeniyle bu yapısal sorunlarını çözememiş iken, ülkemizi de yoğun olarak etkileyen koronavirüs salgınının sektöre yıkıcı etkilerinin olacağı açıktır. Bu süreçte; Covid-19 salgınının ülkemize en az zarar vermesi için, 18 Mart 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan “Ekonomik İstikrar Kalkanı”ndaki önlemler arasında tarım sektörüne yer verilmedi. 25 Mart 2020 tarihli ekonomik destek paketinde de tarım sektörü yer almadı.

FARK ÖDEMELERİ YENİ DESTEK ANLAMINA GELMİYOR

Tarım ve Orman Bakanı tarafından 19 Mart 2020 tarihinde açıklanan yakın dönem bitkisel üretim desteklemeleri kapsamında yer alan fark ödemeleri, iyi tarım uygulamaları ve organik tarım desteklemelerinin son başvuru tarihlerinin uzatılmasına ilişkin açıklamalar olumlu olmakla birlikte üreticilerimizin sorunlarını çözmeye yeterli olmadı. 20 Mart 2020 tarihinde açıklanan 1 milyar 572 milyon 500 bin lira  TL tarımsal destek ödemesi ise, önceki yıllardan kalan ödemeleri kapsayıp, bu yılki üretim sezonu için gerekli olan acil işletme sermayesine yönelik yeni bir destek anlamına gelmemektedir.

 

Haber kaynağına ulaşmak için lütfen tıklayınız. 

Okunma Sayısı: 90