1 gün değil her gün topyekun mücadele şart

25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü…

Aslında çağdaş bir dünyada böyle bir günün olmaması gerekir…

Ancak ne yazık ki, var.

Kadına yönelik şiddet olayları her geçen gün artıyor.

Yalnızca ölümle sonuçlanan şiddet olaylarının oluşturduğu tablo bile çok korkunç…

2013 yılında cinayete kurban giden kadınların sayısı 438…

2024 yılının ilk 10 ayı geride kaldı. Bu sürede öldürülen kadınların sayısı 357…

Yılın bitmesine 2 ay var.

Umarız ki, sayı daha fazla artmaz…

Kadın cinayetlerinin oluşturduğu tablo gerçekte korkunç…

Kadına yönelik şiddet yalnızca cinayetlerle sınırlı değil…

Ne yazık ki, farklı türleri var.

Psikolojik ve ekonomik şiddet, cinsel şiddet ve benzeri şiddet biçimleri…

Onların yarattığı tabloyu ortaya koymak olanaksız…

Düşünmek bile insanı tüylerini ürpertiyor.

Kadına yönelik şiddet kabul edilemeyecek bir olay…

Ne yazık ki, şiddet yalnızca kadına yönelik olanlarla sınırlı da değil…

Şiddetin, insanı kahreden, vicdanları sızlatan bir hedefi var.

O da çocuklar…

Dünya Çocuk Hakları Günü daha yeni geride kaldı.

Çocuğa yönelik şiddet olaylarının oluşturduğu tablo da korkunç…

Yakın geçmişte gerçekleşen örnekler de tüyler ürpertici…

Göz bebeği gibi korunması gereken çocuklar, özellikle de kız çocukları akıl almaz şiddet türlerinin hedefi oluyor.

İnsan söyleyecek söz bulmakta zorlanıyor.

Bir insanoğlu nasıl olur da bu kadar canavarlaşabilir?

Şiddetin bir başka hedefi de sağlık çalışanları…

Derde derman bulmaya çalışıyorlar…

Korona virüs salgını sırasında net bir şekilde görüldü…

Can kurtarmak için canlarını ortaya koydular.

Baş tacı yapılmaları gerekir…

Ne yazık ki tam tersi bir davranışla karşılaşıyorlar.

Sağlık çalışanları şiddete hedef yapılıyor.

Aralarında ‘’şiddet kurbanı’’ olarak yaşamlarını yitirenler de var.

Sayıları da az değil…

Öfkelenmemek olanaksız…

Şiddetin bir başka hedefi de hayvanlar… Bir başka anlatımla da sokaklardaki can dostlar…

Yeterince sahip çıkılmadıkları, şiddete uğramaları bilinen acı gerçekti.

Yapılan bir yasal düzenleme ile top yekun şiddet hedefi oldular.

Bireysel şiddet örgütlü ve toplu şiddete dönüştü.

Can dostlar acımasızca toplu olarak katlediliyorlar.

İşin kötüsü toplu katliam yapanlar arasında, o can dostları korumakla yükümlü olan kurumlar da var.

Kamuoyuna yansıyan görüntüler karşısında ürpermemek elde değil…

‘’Bir canlıya bu yapılır mı’’ diye isyan etmemek olanaksız…

Şiddet… Şiddet… Şiddet…

Kadına, çocuğa, sağlık çalışanlarına, sokaktaki canlara yöneliyor.

Ne yazık ki, her geçen günde artıyor.

Şiddet artık toplumsal bir yara haline gelmiş durumda…

‘’Önlenemez’’ değil…

Elbette ki, önlenebilir…

Yapılması gerekenler de belli…

Öncelikle var olan yasaların tavizsiz olarak uygulanması, eksikliklerinin giderilmesi gerekiyor.

Bu, son derece önemli…

En az onun kadar önemli olan bir şey var.

O da şiddete karşı topyekun mücadele…

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde açıklama yapmayan kalmadı. Yürüyüş ve benzeri etkinlikler de gerçekleştirildi.

O günde bile ‘’bölünmüşlük’’ çok net olarak görüldü.

Her şeyden önce bu bölünmüşlüğün ortadan kaldırılması, yalnızca 1 gün değil sürekli şiddete karşı mücadele verilmesi şart…

Bu şart yerine gelirse şiddeti önlemek daha kolay olur.

Yazının Linki: https://www.istikbalgazetesi.com/makale/1-gun-degil-her-gun-topyekun-mucadele-sart-291930