İSTİKBAL GAZETESİ-TÜRKİYE'DE TARIM SEKTÖRÜ TEHLİKE ALTINDA-13 ARALIK 2024
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder, Türkiye'nin tarımsal potansiyelinin tehdit altında olduğunu belirterek, Ülkemiz tarım ülkesi bir ülkesiyken, bütün olarak baktığımızda tarımın ülke ekonomisindeki payı düşecek" dedi.
Türkiye'de tarım sektörü tehlike altında
Tarım ve gıda ürünlerinde yüksek miktarda pestisit kalıntısı (zirai ilaç), aflatoksin (küf hastalığı) bulunduğu için ihraç edilmeyen ürünlerin iç piyasaya sürüldüğü iddiaları vatandaşların gündeminde. Ülkemiz tarımsal ürün çeşitliliği ve üretim kapasitesiyle dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almasına rağmen, pestisit kalıntıları ve mikotoksin gibi önemli tehditlerle mücadele ediyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Eskişehir Şube Başkanı Selma Güder, mikotoksin ve pestisitlerin halk sağlığına ve ihracat ürünlerimize etkileri konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Selma Güder, mikotoksinlerin tarımsal ürünlerde üretim ve depolama süreçlerinde küfler tarafından üretilen doğal zehirler olduğunu belirterek, “Mikotoksinler öncelikle tahıllarda üretiliyor ve bu tahılları insanlar doğrudan tükettiğinde birinci zehirlenme gerçekleşiyor. Yüksek sıcaklık ve nemli iklim koşullarında bu toksinler daha hızlı bir şekilde ortaya çıkabiliyor” dedi. Güder ayrıca mikotoksinlerin yalnızca insan sağlığı değil, hayvancılık sektörü üzerinde de ciddi olumsuz etkileri olduğunu vurguladı.
“Türkiye AB’den ret alan ülkeler arasında birinci”
Pestisit kalıntılarının ihracat ürünlerine etkisine dikkat çeken Güder, “Türkiye'deki ürünler, Avrupa Birliği’nde geri dönen ürünlerde birinci sırada yer alıyor. Dünya’da bizden sonra Çin geliyor. Hindistan geliyor. Avrupa ülkeleri arasında birinci sıradayız. Bu çok acı bir durum. Türkiye çok güzel bir pazar, toprakları verimli. Hemen hemen her ürünün yetiştiği nadir ülkelerden. Bu ürünleri yetiştirirken biz çiftçimize yeterli bilinci veremiyoruz. Arada bulunan zincirin halkalarında vurdumduymazlığı aşamıyoruz. Ülkemiz tarım ülkesi bir ülkesiyken bunlara bütün olarak baktığımızda tarımın ülke ekonomisindeki payı düşecek. Yurtdışına bağımlı hale geleceğiz. Verimli topraklarımızda yetiştirdiğimiz, kendi başımıza yetebilecek bir ülke iken yetemeyeceğiz” şeklinde konuştu.
“Eskişehir’de sorun yok ama denetimler genişletilmeli”
Eskişehir özelinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi veren Güder, “Benim aldığım ifadelere göre Eskişehir piyasasında konuştuklarımıza göre, bu anlamda yüksek oranda olabilecek bir durum söz konusu değil. En doğru bilgiyi Tarım İl Müdürleri bilgilendirecektir. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından talimatlandırılan ve Eskişehir'in de dâhil olduğu 13 ilde yürütülen 'Biber, Turunçgil ve Yaprağı Yenen Sebzelerde Kalıntı Eylem Planı' ve '2024 yılı Hasat Öncesi Pestisit Denetim Programı Uygulama Talimatı' gereğince Mihalgazi İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü ile Sarıcakaya İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü'nde görevli ziraat mühendisleri tarafından 'Hasat Öncesi Pestisit Denetimleri' çerçevesinde açıkta ve örtü altı üretim alanlarında yaprağı yenen sebze ürünlerinden numune alma çalışmalarının devam ediyor. Eskişehir İl Tarım ve Orman Müdürlüğü'nce 2024 yılında, yaprağı yenen sebze ürünlerinde 234 üretici kontrol edildi. Konuyla ilgili yapılan açıklamada, denetimlerle hatalı pestisit kullanımı ve ürünlerde ilaç kalıntısı çıkmamasının amaçlandığı belirtildi. Tavsiye dışı ilaç kullanıldığı tespit edilmesi durumunda hasat geciktirme, ürün imhası veya idari para cezası yaptırımları uygulandığı ifade ediliyor” ifadelerini kullandı.
“Denetim yapılması gereken ürün yelpazesi genişletilmeli”
Denetimlerin yeterli olmadığını belirten Güder, “Bu denetimler yapılmadan önce o çiftçi ürününü aldı, pazarına götürmüş oluyor. Mihalgazi ve Sarıcakaya’da her gün özellikle yaz döneminde 15 TIR Ankara’ya, Bayrampaşa’ya ürün gönderiyor. Hal girişleri, Tarım Bakanlığı’nın kontrolünde. Orada da bu denetimler yapılmıyorsa, iç piyasaya bu ürünler belirli bir oranın üzerinde maalesef sürülüyor diyebiliriz. Bir de Eskişehir’de sadece yeşil yapraklı sebzeler üretilmiyor, daha fazlası var. Bu projede en çok üretimde olanlara öncelikler verilmeli. Denetim yapılması gereken ürün yelpazesi genişletilmeli. İnsan olarak beslenmemiz çok geniş. Her üründe denetimler sıklaştırılmalı. Bakanlıklar bu konuda şeffaflıkla açıklamalı” şeklinde konuştu. Güder, “Eskişehir’de yapılan denetlemelerde, bazı ithal ürünlerde dönem dönem gelen ürünler var. Bu ürünlerin denetimlerin de tam olarak yapılıyor olması lazım. İç piyasaya sürülmeden önce bu işin denetimi tarladan başlaması lazımken bugün marketlerde bulunan ithal ürünlerin de ne kadar denetlenebildiği ne yazık ki tartışılır” diyerek dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.
“Doğru zamanda, doğru miktarda, doğru ilaç”
Güder, çiftçilerin pestisit kullanımı konusunda eğitilmesinin önemine vurgu yaparak, “Doğru zamanda, doğru miktarda ve doğru ilacı kullanmak şart. Çiftçimiz, fazla ilaçlamanın ürün kalitesini artıracağını düşünüyor, ancak bu durum halk sağlığını riske atıyor. Hem kendi ekonomisini hem de ülke ekonomisini, yurt içinde veya yurt dışında gönderdiğimiz her üründe riske atabiliyor. Gıda krizi ve açlık var diyoruz. O zaman bizim kaynağında bunları tarlada bahçede hasattan önce hem denetlememiz lazım” dedi.
“Problem çıktığında imha edilir, geri getirilmez”
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı açıklamalarına değinen Güder, “Bakan, yurtdışında ret yiyen, geri dönen ürünlerin imha edildiğini açıkladı. Ama ne yazık ki hepsinin imha edilmediğini biliyoruz. İhracatı yapıldıktan sonra gittiği ülkede kalıntı, zararlı, hastalık gibi nedenlerle sorun yaşanan ürünlerin yüzde 90'ı ülkeye geri getiriliyor. Burada da iki ayrı ürün grubunda farklı uygulama var. Domates, çilek, kiraz, biber, salatalık ve benzeri yaş ürünler geri getirmek yerine, orada imha ediliyor. Yaş meyve ve sebze de ilaç kalıntısı, böcek ve benzeri nedenlerle ürün reddedilebiliyor. Ama bu ürünler ülkeye geri getirilmiyor. Bu mallar genellikle imha oluyor. Ürünle ilgili problem çıktığında orada imha edilir, geri getirilmez. Ürün imha edilirse imhanın da bir bedeli var, onun parası ödenir ve imha edilir. İmha şekline göre bu bedel değişir. Toprağa gömülürse ayrı, yakılırsa ayrı imha bedeli ödenir. 6 bin ton ürünün yurtdışından geri dönmesinden sonra imha işlemi kolay değil. Bunlar da iç piyasada tüketiliyor ne yazık ki” sözleriyle açıkladı.
Güder, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçesinin artırılması gerektiğini ifade ederek, tarım sektörüne daha fazla destek verilmesi gerektiğini belirterek, “Bütçe görüşmelerinde, bazı bakanlıkların bana göre bütçeleri azaltılmaması lazım. Tarım Bakanlığı da bütçesi azalmaması, kısılmaması gereken bir bakanlık. Eğitim gibi, sağlık gibi. Çiftçiye ve ziraata verilen destek çok önemli konu. Küçük çiftçi bu kadar masraf altında kendini kurtarmaya çalışırken, maliyetleri yükselirse, o çiftçi nasıl hayatta kalsın? Hepsi bağlantılı” diye konuştu. Selma Güder, Türkiye’nin tarım ülkesiyken bu avantajını kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Denetimlerin artırılması, çiftçilerin eğitilmesi ve tarımda şeffaflık sağlanması gerektiğini vurgulayarak, “Türkiye verimli topraklara sahip nadir ülkelerden biri. Ancak çiftçimize yeterli bilinci veremiyoruz. Denetimlerde zincirin her halkasında daha titiz çalışmalar yapılmalı” dedi.
Haber Merkezi